Ehl-i Sünnet gövdeyi oluşturan ve bir önceki yazıda zikri geçen üç grup (Mâturîdî ve Eş’arîler, Ehl-i Hadis , Ehl-i Tasavvuf) arasında mevcut ihtilaflı alanı teşkil eden hususların başında Müteşabih dediğimiz –sıfatullah ile ilgili– bazı ayet ve hadislerin anlaşılma tarzı ile tevessül, rabıta gibi hususlar gelmektedir. Müteşabih nasslarla ilgili farklı yaklaşımlar, temelde Selef’in bu konulardaki tutumunun belirlenmesindeki ihtilaftan kaynaklanmaktadır. Mesela İmâmu’l-Harameyn el-Cüveynî, Selef’in tutumunu şöyle verir: “Te’vili terk, nassları zahirî üzere bırakmak ve anlamlarını Allah Teala’ya havale etmek.” … Devamını Oku
“Herşey İnsan İçindir; Din De”
Ülke seçime doğru gün sayarken bazı yerlere mesaj göndermek amacıyla mıdır, yoksa gerçekten öyle inandıkları için midir bilmem, bazı siyasetçilerin ağzından başlıkta okuduğunuz cümleyi sık işitir olduk. Buradaki “Din”den İslam’ın kastedildiğini varsayarak mezkûr yargı üzerinde düşünecek olursak şunları söylememiz gerekiyor: Bu cümlede vurgu “Din” kelimesine yapılıyorsa, cümle eksiktir. Çünkü malum olduğu üzere cinler de teklife muhataptır. Şu halde başlıktaki cümlenin mantıkî sonucu olarak “İnsan olmasaydı Din de olmazdı” dememiz gerekirdi ki, bunun doğru olmadığı açık. Eğer vurgu … Devamını Oku
Efendimiz (sav) ve Ramazan
Ramazan Yazıları Efendimiz Ramazan ayında neler yapardı, Ramazanı nasıl geçirirdi diye baktığımızda şunları görüyoruz: Sahur yemeği yemeye özen gösterir, ümmetini de sahur yemeği yemeye teşvik ederdi. Bir hadisinde “Sahura kalkın. Zira sahurda bereket vardır” buyurmuştur.[1]el-Buhârî, “Savm”, 20; Müslim, “Sıyâm”, 45. Bazı geceler, Mescid-i Nebevi’nin sofasında kalan Ehl-i Suffe ile birlikte sahur yaptığı olurdu. Bazen de onları bulunduğu yere davet ederdi. Bir keresinde Ashab-ı Suffe, günü oruçlu geçirdikten sonra yiyecek birşey bulamamıştı. Genellikle Sahabe’den durumu yerinde olanlardan her … Devamını Oku
Efendimiz ve Ramazan
Ramazan Yazıları Ramazan ayı geldiğinde Efendimiz (s.a.v)’in halinde bütünüyle bir değişiklik görülürdü. Oruç ibadetinin, hayatın her bucağına sirayet etmesi, bedenin her hücresine sinmesi gerektiğini biz, O’nun ahvalinde Ramazanla birlikte meydana gelen bu değişimde görüyor ve öğreniyoruz. Söz gelimi, zaten insanların en cömerdi olan Efendimiz (s.a.v), Ramazan ayı geldiğinde infak ve tasadduku zirve noktasına yükseltirdi. Bu durumu Abdullah b. Abbâs (r.a) şöyle anlatır: “Resulullah (s.a.v) insanların en cömerdi idi. Ramazan ayı girip de Cibril (a.s) kendisine geldiğinde, cömertliği … Devamını Oku
Ramazanı “Yaşamak”
Ramazan Yazıları Bir Ramazana daha kavuştuk elhamdülillah. Gündüzlerin ayrı, gecelerin ayrı ihya edildiği bir feyiz ve bereket mevsimindeyiz. Gündüzü oruç, geceyi teravih coşkusuyla yaşayacağız hep birlikte. Zekâtların hesaplanıp gerekli yerlere ulaştırıldığı, yetimlerin, fakirlerin, kimsesizlerin yüzünün güldüğü, toplumsal dayanışmanın zirvelere ulaştığı bir birlik ve bütünlük iklimindeyiz. Her zaman olduğu gibi yine sokaklara iftar çadırları kurulacak, muhtaç insanlar sıcak bir çorbanın buğusunda hatırlanmanın tadına varacak. Besmelelerle oruçlar açılacak; bizi yedirip içirene, barındırıp yaşatana hamdederek kalkacağız sofralarımızdan. Aklı ermeye başlayan … Devamını Oku
Hanefî Usulü – Mütekellim Usulü-1
Soru Hanefi usulüyle mütekellim usulü arasındaki fark nedir? Mütekellim usulü kısaca ne demektir ve nasıl ortaya çıkmıştır? Diğer üç mezheb usulüne mi mütekellim usulü denir yoksa bu usül farklı bir ekol müdür? Cevap Usul-i Fıkıh çalışmalarının tarihî seyri, İslam ilimler tarihi ile ilgilenenler için son derece verimli ve “kışkırtıcı” bir alanı teşkil eder. İmam eş-Şâfi’î’nin er-Risâle’sinin elimizde bulunan ilk Usul eseri olduğu ittifakla kabul edilen bir husustur. Bu eserden günümüze doğru gelindiğinde, bilhassa “taklid çağları” diye ifade … Devamını Oku
Kadının Mirastan Mahrum Edilmesi
Geçtiğimiz hafta sonu bir icazet merasimine iştirak etmek üzere Of’a gittim. Bölgenin Kur’an kursu ve hafızlık müessesesinin muhafazası konusundaki hassasiyeti malum. Bu hizmetlerin gelişerek devam ettiğini görmek insanın göğsünü kabartıyor. Milletimizin Kur’an’a hizmetteki gayreti gerçekten her türlü takdirin üzerinde. Gökdelenlerin içinde boğulmayı “uygar kent hayatı” olarak görenlerin gözlüğüyle baktığınızda Arsin’in Çiçekli’sini “dağ başı” olarak görürsünüz. Orada 9 katlı bir Kur’an kursunda 400 civarında –hem de yatılı– talebe okuduğuna gözlerinizle görmedikçe inanmanız çok zor. Emeği geçen herkesten Allah … Devamını Oku
İmam Hatipler Meselesi
İmam Hatip okullarının geçmişte icra etiği fonksiyon ve bugünkü durumu konusu tartışılıyor. Geldiğimiz noktada bu okulların misyonunu tamamladığı ve artık bunlara ihtiyaç kalmadığı tarzındaki yaklaşımlar, vakıayı esas kabul ettiği için isabetli değil. Geldiğimiz noktada İmam Hatip okulları seviye kaybına uğramışsa, yapılması gereken onları devre dışı tutmak değil, ihtiyacı karşılar kıvama ve seviyeye taşımaktır. Bu okullardan din alimi yetiştirmek gibi bir beklenti içinde olmak elbette doğru değil. Hatta İlahiyat fakültelerinden alim yetiştirmek de –tecrübelerin de ortaya koyduğu gibi– … Devamını Oku
Namazda Ayakların Durumu ve Cenaze Namazında Ellerin Salıverilmesi-2
Rükûda ve secdede ayakların nasıl bir pozisyonda tutulacağı konusunda Efendimiz (s.a.v)’den herhangi bir rivayet nakledilmediğini bir önceki yazıda belirtmiştik. Rükû ve secdede ayak topuklarının bitiştirilmesinin sünnet olduğunu kaydeden kaynaklarımızda da bu konuda herhangi bir rivayet nakledilmemiştir. Dolayısıyla bu konuyu abartıp, öyle yapmayanları kınamak doğru değildir. Okuyucu sorusunun ikinci kısmı, cenaze namazı kılınırken namazın sonunda ellerin çözülmesiyle ilgiliydi. Şöyle deniyordu soruda “- Son tekbir ile birlikte okuma / dua etme işi bittiğinden el bağlamak da son bulmuştur. Zira … Devamını Oku
Ahmed El-Kâtib’in Rüyası
Bugünlerde internette dolaşın bildirisinde Ahmed el-Kâtib hayli cesur bir duruş sergiliyor. Masum imam inancının temelsizliğinden Hz. Aişe (r.anha) validemiz konusundaki sakat anlayışa, velayet-i fakih teorisinden humus uygulamasına… varıncaya kadar aklınıza gelen ne varsa açık yüreklilikle tartışmaya açıyor el-Kâtib. Baştan sona okunduğunda adeta Şia’ya temel karakterini veren ne varsa yeniden gözden geçirilmesi çağrısı yapan bir “manifesto” özelliği taşıyor söz konusu bildiri. Elbette el-Kâtib bu sebeple, tabii olarak şii dünyadan yoğun tepkiler de alıyor. Hatırlanacağı üzere bir ara Lübnan … Devamını Oku