Allah Teala’ya Mekân İsnadı ve Bir Hadis-3

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Ağustos 2004, Ağustos Ayı 2004 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Bir önceki yazıda, Mu’âviye b. el-Hakem (r.a)’den Atâ b. Yesâr kanalıyla nakledilen rivayetin “muzdarib” olduğunu, mana ile rivayet edildiğini, dolayısıyla ihticaca (delil olarak kullanılmaya) elverişli olmadığını ortaya koymaya çalışmıştım. Zikrettiğim hususlardan, mü’min olup olmadığını tesbit için kendisine getirilen cariyeye Efendimiz (s.a.v)’in ne sorduğunu, tek başına o rivayeti veya onun varyantlarından sadece birisini esas alarak ortaya çıkarmak mümkün görünmemektedir. Öyleyse yapılması gereken şey, böyle durumlarda Efendimiz (s.a.v)’in, kendisine getirilen kişiye mü’min olup olmadığını tesbit için ne sorduğunu, benzer … Devamını Oku

Allah Teala’ya Mekân İsnadı ve Bir Hadis-2

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Ağustos 2004, Ağustos Ayı 2004 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Soruda metninin bir kısmı verilen ve literatüre “Eynellah hadisi” veya “cariye hadisi” olarak geçen rivayete dayanarak bir kısım Selefîler işi şu noktaya kadar vardırmıştır: Bir kimsenin mü’min olup olmadığını öğrenmenin yolu, ona “Allah nerededir?” diye sormaktır. Çünkü Efendimiz (s.a.v), rivayette geçen cariyenin mü’min olup olmadığını tahkik etmek için ona böyle sormuştur. Bu sorunun muhatabı olan kişi eğer “Allah göktedir” derse, mü’min olduğuna hükmedilir. Çünkü cariye Allah Teala‘nın gökte olduğunu söylemiş, Efendimiz (s.a.v) de bu cevap üzerine –kendisinin … Devamını Oku

Allah Teala’ya Mekân İsnadı ve Bir Hadis

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Ağustos 2004, Ağustos Ayı 2004 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Soru: “… O halde onu âzad etmeyeyim mi?” dedim. “Bana bir getir hele!” dedi. Ben de câriyeyi ona getirdim. Ona: “Allah nerde?” diye sordu. Cariye: “Semâda!” diye cevap verdi. Bu sefer: “Ben kimim?” diye sordu. O da: “Sen Resûlullah’sın!” diye cevap verdi. Bunun üzerine aleyhissalatu vesselam: “Onu âzad et, çünkü mü’mine’dir” buyurdu.” Müslim, Mesâcid 33, (537); Ebu Dâvud, Salât 171, (930, 931 ); Nesâî, Sehv 20, (3, 14-1 8). “Yukarısı bir hadisin son kısmıdır, kaynağıyla beraber görüyorsunuz. … Devamını Oku

Ehl-i Sünnet ve Ehl-i Beyt

Ebubekir Sifil[dosya], 2004, 2004 Yılı, Ağustos 2004, Ağustos Ayı 2004 OS, Ehl-i Beyt, Ehl-i Sünnet, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Soru: 1. Davud-u Zahiri ve İbn-i Hazm Ehli Sünnet midirler, Zahiri mezhebi firak-i dalleden midir? Eimme-i isna aşeriye denilen zatlar şii midirler, yoksa Ehl-i Sünnet midirler? Cevap.1: “Ehl-i Sünnet” tabiri, temel olarak “itikadî” meselelerdeki bir tavrı ifade eder. Bu, Sahabe‘nin (Allah hepsinden razı olsun) Efendimiz (s.a.v)’den ahz eylediği ve üzerinde bulunduğu yoldur ki, ilkeleri Akaid kitaplarında detaylarıyla belirtilmiştir. Elbette bu itikadî tercihin Fıkıh ve diğer sahalara da izdüşümleri olmuştur. İtikadî çizgi olarak Ehl-i Sünnet‘i benimseyenler, Edille-i Şer’iyye … Devamını Oku

Başörtüsü

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Ağustos 2004, Ağustos Ayı 2004 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Soru: Başörtüsünün imanî ve amelî ağırlığı nedir? Cevap: Bu soru, başörtüsü meselesinin iki ayrı veçhesini gündeme getirdiği için önemlidir: Başörtüsünün ilahî bir emir olup olmadığı. İlahî bir emir olduğu kabul edildiğinde, terkinin hükmü. İlkinden başlayalım: Çok iyi bilindiği gibi Müslüman kadının örtüsü ile ilgili olarak Kur’an‘da yer alan 24/en-Nûr, 31 ayeti açık ve kesin bir hüküm bildirir. Bu ayet, başörtüsünün bağlanma biçimini de tasrih etmiş, sadece başın değil, cahiliye döneminde tatbikatı bulunmayan “boynun ve göğsün örtülmesi”ni de … Devamını Oku