Okuyucu Soruları 24 İmam Ebû Hanîfe Ve Hadis İmamları-2

Ebubekir Sifil2010, 2010 Yılı, Ebû Hanîfe, Gazete Yazıları, Haziran 2010, Haziran Ayı 2010 OS, Okuyucu Soruları, Şahıslar

Kütüb-i Sitte müelliflerinin İmam Ebû Hanîfe’nin rivayetlerine yer vermemesinin son derece önemli teknik boyutları vardır. Böyle meselelerin herkes tarafından ve uluorta konuşulması büyük zararlara sebebiyet verir. Bizler, bütün mü’min kardeşlerimiz hakkında, ancak özellikle de bu ümmetin rehberleri olan o imamlar hakkında konuşurken, onların hemen yanı başımızda durduklarını farz ederek ve ağzımızdan onlar hakkında çıkan her sözün mahkeme-i kübrada mutlaka karşımıza dikileceğini bilerek konuşmalıyız. Belki sıradan bir insanın hakkına girmenin zararı kendimizle sınırlı kalır; ama o büyük insanların … Devamını Oku

İmam Ebû Hanîfe Ve Hadis İmamları-1

Ebubekir Sifil2010, 2010 Yılı, Ebû Hanîfe, Gazete Yazıları, Haziran 2010, Haziran Ayı 2010 OS, Okuyucu Soruları, Şahıslar

Soru “Sayın hocam dün bir mesele oldu. Arkadaşın biri dedi ki, Kütüb-i Sitte müellifleri İmamı Azam’a güvenmedikleri için ondan hadis nakletmemişler. Bu konuyu biraz geniş şekilde izah ederseniz duacınız olurum.” Cevap İmam Ebû Hanîfe hakkında Hadis imamlarından bazılarının menfi bir kanaat taşıdığı doğrudur. Bunun sebepleri üzerinde ayrıntılı olarak durmak gerekir. Şimdilik şu kadarını söyleyelim: Bu menfi kanaat, İmam Ebû Hanîfe hakkında “bizzat” gözlemlenmiş ve tecrübe edilmiş “gerçeklere” değil, ya birtakım yanlış anlamalara veya önyargılara dayanmaktadır. Kütüb-i Sitte … Devamını Oku

Cemaat Psikolojisi, Cariyeliğin Mahiyeti-4

Ebubekir Sifil2010, 2010 Yılı, Gazete Yazıları, Haziran 2010, Haziran Ayı 2010 OS, Okuyucu Soruları

Okuyucu sorusunun ikinci kısmı, “Mahmud Efendi”, “Süleyman Efendi” gibi somut isimler üzerinden sorulmuştu. Adı zikredilen zatların, bu Din’e, bu Ümmet’e son derece büyük hizmetleri olan kimseler olarak bilinmesi ve hürmette kusur edilmemesi gerekir. Halkımızın bu gibi güzel insanlarla münasebeti, onların kılavuzluklarından azami istifadeye gayret etmek şeklinde olmalıdır. Özellikle Osmanlı’nın tarih sahnesinden çekildiği dönemden itibaren ulema ve suleha bu Ümmet’e yol gösteren kandiller olarak son derece kritik bir misyon üstlenmiştir. “Bu alimdir, öbürü mürşiddir” gibi –tabir yerindeyse– “üstad … Devamını Oku