Efendimiz (sav) ve Ramazan

Ebubekir Sifil2012, Ağustos 2012, Gazete Yazıları, Konularına Göre, Peygamber Efendimiz, Ramazan

Ebubekir Sifil

Ramazan Yazıları

Efendimiz Ramazan ayında neler yapardı, Ramazanı nasıl geçirirdi diye baktığımızda şunları görüyoruz:

  1. Sahur yemeği yemeye özen gösterir, ümmetini de sahur yemeği yemeye teşvik ederdi. Bir hadisinde “Sahura kalkın. Zira sahurda bereket vardır” buyurmuştur.[1]el-Buhârî, “Savm”, 20; Müslim, “Sıyâm”, 45.

Bazı geceler, Mescid-i Nebevi’nin sofasında kalan Ehl-i Suffe ile birlikte sahur yaptığı olurdu. Bazen de onları bulunduğu yere davet ederdi. Bir keresinde Ashab-ı Suffe, günü oruçlu geçirdikten sonra yiyecek birşey bulamamıştı. Genellikle Sahabe’den durumu yerinde olanlardan her biri Ashab-ı Suffe’den birini misafir ederdi. Ama o gün kimse gelmemişti. Vâsile b. el-Eska’ (r.a)’ı Efendimiz (s.a.v)’e gönderdiler. Efendimiz (s.a.v), Hz. Aişe (r.anha) validemizin yanındaydı. Kendisine, odasında yiyecek bir şey olup olmadığını sordu. O da birkaç parça ekmek bulunduğunu söyledi. Efendimiz (s.a.v) ekmeği aldı, bir kaba boşalttı, üzerine biraz tirit ilave etti ve Vâsile (r.a)’a, arkadaşlarını onar kişilik gruplar halinde getirmesini söyledi. Her on kişilik grup o kaptan doyana kadar yiyip kalktıktan sonra diğer grup geliyordu. Böylece 40 kişi aynı kaptan yemek yiyerek karnını doyurmuştu. Ancak kaptaki tirit hiç eksilmemişti. Efendimiz (s.a.v), son grup da yiyip kalktıktan sonra kabın Hz. Aişe (r.anha) validemize götürülmesini söyledi.[2]Ebû Nu’aym, Hilyetu’l-Evliyâ, II, 22-3.

Bir diğer hadisinde de Efendimiz (s.a.v), sahurun geciktirilmesini, iftarın ise vakit girer girmez yapılmasını tavsiye buyurmuştur.

“Ümmetim, iftarda acele ettiği ve sahuru geciktirdiği sürece hayır üzere olacaktır”[3]Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, V, 147. buyurmuştur. Hatta bunun peygamberlerin uygulaması olduğunu belirtmiştir.[4]Ebû Dâvud et-Tayâlisî, el-Müsned, 346.

  1. Orucun, titizlikle muhafaza edilmesi gereken bir “emanet” olduğunu söylemiş ve ümmetini şöyle uyarmıştır:

“Oruç ancak bir emanettir. Öyleyse her biriniz emanetini iyi muhafaz etsin.”[5] el-Harâitî, Mekârimu’l-Ahlak’ta rivayet etmiştir. el-Irâkî, Tahrîcu Ahâdîsi’l-İhyâ’da (191) hasen olduğunu söylemiştir.

Oruçlunun orucunu zedelememek için nasıl bir hassasiyet göstermesi gerektiğini beyan sadedinde de,

“Oruç kalkandır. Oruçlu kimse kötü söz söylemesin, kavga etmesin. Birisi kendisine sataşacak olursa “Ben oruçluyum” desin” buyurmuştur. [6]el-Buhârî, “Savm”, 9; Müslim, “Sıyâm”, 163.

7 Ağustos 2012 – Milli Gazete

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 el-Buhârî, “Savm”, 20; Müslim, “Sıyâm”, 45.
2 Ebû Nu’aym, Hilyetu’l-Evliyâ, II, 22-3.
3 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, V, 147.
4 Ebû Dâvud et-Tayâlisî, el-Müsned, 346.
5  el-Harâitî, Mekârimu’l-Ahlak’ta rivayet etmiştir. el-Irâkî, Tahrîcu Ahâdîsi’l-İhyâ’da (191) hasen olduğunu söylemiştir.
6 el-Buhârî, “Savm”, 9; Müslim, “Sıyâm”, 163.