Hz. Peygamber Ve Kadınlar-2

Ebubekir Sifil2008, 2008 Yılı, Aralık 2008, Aralık Ayı 2008 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Okuyucu sorusunda, “Bana dünyanızdan 3 şey sevdirildi: güzel koku, kadın ve gözümün nuru namaz” şeklinde zikredilen hadise gelince, İmam el-Gazzâlî[1]Bkz. İhyâ, II, 31; III, 214; IV, 289. ve ez-Zemahşerî[2]Bkz. el-Keşşâf, I, 195. tarafından böyle zikredildiği için midir, yoksa başka sebepten midir, yaygın olarak okuyucu sorusundazikredildiği ibi biliniyor olsa da, bu ifadelerle sabit değildir. İmam Ahmed b. Hanbel, en-Nesâî, el-Hâkim, et-Taberânî ve daha başkaları tarafından zikredilen lafız[3]Bkz. el-Müsned, III, 128, 199, 285; en-Nesâî, “İşretu’n-Nisâ”, 1; el-Hâkim, el-Müstedrek, I, 174; et-Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat, VI, 54… şöyledir: “Bana (dünyadan/dünyanızdan) kadın ve güzel koku sevdirildi. Gözümün aydınlığı ise namazdadır.” Buradaki “dünyadan/dünyanızdan” ifadesi hadisin bazı tariklerinde mevcut iken bazılarında yer almamaktadır. Bu sebeple parantez içinde zikrettim.

Bu hadis üzerinde düşünürken dikkate almamız gereken öncelikli nokta şudur: Zikredilen hususlar Efendimiz (s.a.v)’e “sevdirilmiş”tir. Dolayısıyla burada normal bir insanın sıradan zevkleri, beğenileri, tercihleri değil, bir “peygamber”e, Kur’an’ın ifadesiyle “namazı, ibadetleri, hayatı ve ölümü Allah için” olan bir peygambere ve şüphesiz peygamberlik göreviyle bağlantılı olarak “sevdirilmiş” şeyler söz konusudur.

İsmet Özel’in Kırk Hadis Şerhi’ni ve bu eserde mevzumuzu oluşturan hadisle ilgili söylenenleri okumanızı tavsiye ederek devam edelim: Hadisin mana ve maksadını doğru anlayabilmek için nüfuz etmemiz gereken ilk husus şudur:

Burada zikredilen üç şeyi, kadın, güzel koku ve namazı aynı bağlam içine dahil eden ne olabilir? Neden dünyanın “görülen” (en geniş anlamıyla tabiat), “tadılan” (yenilen ve içilen şeyler), “başkaları tarafından beğenilmesi hoşa giden” (elbise, binit, mesken, eşya)… güzellikleri değil de “güzel koku” ve “kadın”? Bir de bunların yanında ve üstünde “namaz”!

Hemen belirtelim ki, burada “namaz”ın, “Efendimiz (s.a.v)’e sevdirilmişler” cümlesinden olarak değil de, ayrıca ve ayrı bir vurguyla zikredilmiş olması, zihnimizde şöyle bir kestirme hükmün yer etmesine mani olmalıdır: Efendimiz (s.a.v)’e üç şey sevdirilmiş: Kadın, güzel koku ve namaz. Hayır, hadisin ifadesi ve namaz hakkındaki özel vurgu böyle düşünmenin yanlış olduğunu açık seçik gösteriyor. Efendimiz (s.a.v)’e iki şey sevdirilmiş: Kadın ve güzel koku. Namaz’a gelince, evet diğerleriyle aynı bağlam içinde zikredilmesinden, onun da “sevdirilenler”le bir şekilde bağlantılı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ancak hemen ardından namazın, Efendimiz (s.a.v)’in gözünün aydınlığı kılınmış olduğu vakıasını dikkate almak durumundayız. O halde şöyle düşünmek doğru olsa gerek: Namaz bir yönüyle Efendimiz (s.a.v)’e sevdirilen şeyler cümlesindendir; ama bir yönüyle de onlardan çok ayrı, onların çok üstünde bir mevkie sahiptir Efendimiz (s.a.v) için.

Güzel koku, bize Efendimiz (s.a.v)’in melekler alemiyle irtibatını hatırlatan, Efendimiz (s.a.v)’e de bu irtibatı kolaylaştıran bir unsurdur. O’nun, sarımsak gibi kötü kokulu şeyler yemekten uzak durması sadece cibillî bir tercih değil, aynı zamanda meleklerle irtibatıyla alakalı bir tercihtir. Kendisine, içine kötü kokulu bitki katılmış bir yemek getirildiğinde, kokuyu alınca yanındaki sahabîye verilmesini istemiş ve ona dönerek, “Sen ye. Zira ben senin görüşmediğinle görüşüyorum” buyurmuştur.[4]el-Buhârî, “Sıfetu’s-Salât”, 76; “İ’tisâm”, 24; Müslim, “Mesâcid”, 73, “Eşribe”, 171… Efendimiz (s.a.v)’in burada kasdettiği melekler ve hususan Cebrail (a.s)’dır. Nitekim bir başka rivayette Efendimiz (s.a.v), meleklerin de insanlar gibi kötü kokudan rahatsız olduğunu haber vermiştir.[5]Müslim, “Mesâcid”, 74; en-Nesâî, “Mesâcid”, 16. (Allame el-Aynî’nin de dikkat çektiği gibi, buradaki “melekler”den kasıt, belli yerler/vakitler dışında insandan ayrılmayan hafaza melekleri dışındakilerdir.)

Buradan da kolaylıkla anlaşılacağı gibi Efendimiz (s.a.v), günlük hayatı sadece bir “insan” olarak değil, aynı zamanda bir “peygamber” olarak yaşamaktadır ve bunun gereklerini, yansımalarını O’nun hayatının her safhasında görmek mümkündür. Güzel koku konusundaki hassasiyetini de bu noktadan değerlendirmek gerekir. Meleklerle görüşmesi esnasında halin icabatını gözetmesi eşyanın tabiatındandır.

“Kadın”a gelince, –her ne kadar modern parametreler ekseninde çalışan akıl burada hemen cinsellik çağrışımı arasa da–, “güzel koku” ve “namaz”la aynı bağlam içinde zikredilmiş olması, burada cinsellik aramanın çok anlamlı olmadığını gösteriyor. Burada söz konusu olan, “anne”yi, “kız kardeş”i, “kız”ı, “hala”yı, “teyze”yi… de içine alan, en geniş anlamıyla “kadın”dır. Öyleyse burada cinselliğin ötesinde, “insanın kadın yarısı”nı düşünmek durumundayız. İnsanın kadın yarısının, ahiretin tarlası olan bu hayatta ifa ettiği fonksiyonu, onun şefkat, merhamet, duygu, incelik… hisleriyle örülü dünyasıyla birlikte ele almazsak, Modernitenin hayatî yanlışını tekrarlamış, Efendimiz (s.a.v)’in bu çok özel vurgusunu kadının cinselliğine indirgemiş oluruz.

Son olarak soru sahibi kardeşimin, “burada nasıl bir savunma yapmalıyız” tarzındaki yaklaşımının barındırdığı sakıncalara dikkat çekelim. Biz “savunma” psikolojisini terk edip, hakikati hiçbir komplekse kapılmadan ifade etme yetisine, bunun gerektirdiği bilgi, donanım ve özgüvene sahip olmadıkça birileri saldırmaya devam edecek. Kimin doğrularını merkeze alarak savunacağız? Eğer kendi doğrularımız ise, yapılması gereken “savunma” değil, anlatma, ifade etme, duyurmadır. Eğer başkalarının doğrularıysa, savunma yapmanın hiçbir anlamı yok!

Milli Gazete – 28 Aralık 2008

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 Bkz. İhyâ, II, 31; III, 214; IV, 289.
2 Bkz. el-Keşşâf, I, 195.
3 Bkz. el-Müsned, III, 128, 199, 285; en-Nesâî, “İşretu’n-Nisâ”, 1; el-Hâkim, el-Müstedrek, I, 174; et-Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat, VI, 54…
4 el-Buhârî, “Sıfetu’s-Salât”, 76; “İ’tisâm”, 24; Müslim, “Mesâcid”, 73, “Eşribe”, 171…
5 Müslim, “Mesâcid”, 74; en-Nesâî, “Mesâcid”, 16.