Nesh

Ebubekir Sifil2005, Gazete Yazıları, Nisan 2005

Okuyucum soruyor: “Kuranı Kerimde neshin envaı vardır. Sorum bu çeşitlerden hükmü mensuh tilaveti baki olan ayetler hakkındadır. Şimdi mensuh olan ayetler ile amel edilmez, peki bu mensuh ayetler ile kıyamete kadar mı amel edilmez, yoksa şartlar mucib olursa mensuh olan ayet ile de amel edilir mi? Misal “lekum dinukum ve liyedin” ayeti kerimesi için mensuh deniyor. Lakin bazı kesim bu ayetler İslam’ın ilk zamanlarında devlet olmadığı ve güçsüz olduğu zamanlara münhasır idi. O zaman herkesin dini kendisine … Devamını Oku

Teşbih ve Tecsim

Ebubekir Sifil2005, Gazete Yazıları, Nisan 2005

Birer Kelamî kavram olarak her ikisi de –daha çok akademik metinlerde– “antropomorfizm” kelimesi ile karşılanıyor olsa da, “teşbih” ile “tecsim” arasında aslında birçok noktada farklılık vardır. İlki “Allah Teala‘yı herhangi bir yönden mahlukata benzetme”yi ifade ederken ikincisi Allah Teala‘ya cisimlere mahsus özellikler atfetme”yi anlatır. Bir diğer deyişle “antropomorfizm” tabirinin karşılığı olan “tecsim“, tamamen “maddî/fizik” özellikler bağlamında yapılan bir benzetmeyi içerdiğinden, “teşbih“e göre daha dar kapsamlıdır. Bu iki kavram Kelam literatüründe bilhassa “müteşabih” dediğimiz nassların anlaşılmasıyla ilgili olarak … Devamını Oku

Kavramların Kökeni

Ebubekir Sifil2005, Gazete Yazıları, Nisan 2005

“Din dili” dendiğinde aklımıza ilk gelen nedir? Din‘in hayata, eşyaya ve olaylara açıklama getirirken, anlam verirken kullandığı “kendine mahsus” dil elbette. Ancak bu yazının konusu biraz daha özel ve teknik bir alanla sınırlı olacak. Dolayısıyla buradaki “dil”den kasıt, üslup ve söylem biçimi değil; başlıkta ifadesini bulan “kavramsal zemin”dir. Acaba Kur’an ve Sünnet, ilk muhatabın dinî tasavvuruna biçim ve muhteva verirken “dil”in enstrümanlarını olduğu gibi mi kullanmıştır, yoksa burada da bir “yeniden inşa” faaliyetinden söz etmek gerekir mi? … Devamını Oku

Doğru Bilgilenmek

Ebubekir Sifil2005, Gazete Yazıları, Nisan 2005

Kitap okumanın zararlarından bahsetmemi garipseyenlerin tepkilerini dikkate aldığımda, zaman zaman bu konuda ek izahat yapılmasına ihtiyaç bulunduğunu görüyorum. “Kitap okuma” dediğimiz faaliyeti birtakım parantezlere almazsak, zararı faydasından fazla bir faaliyeti teşvik etmiş olacağımızda ısrarlıyım; vakıa da ne yazık ki beni yalanlamıyor. Ama öncelikle ben de bu yazıyı bir paranteze alayım ve kasdımın bahusus İslamî ilimlere taalluk eden bir okuma faaliyeti olduğunu belirteyim. Sözünü ettiğim parantezler nelerdir? Herhangi bir mesele hakkında birbirine muhalif görüşlerle karşılaştığı zaman hangisini tercih … Devamını Oku

Yeni Papa

Ebubekir Sifil2005, Gazete Yazıları, Nisan 2005

“Bu çağda böyle tutuculuk olmaz; Vatikan onu dünyanın ücra bir köşesine gönderecektir…” diyenleri fena halde yanıltan, “O seçilirse Vatikan içine kapanacaktır…” türünden yorumlar yapanları da fena halde yanıltacak olan Vatikan Kardinaller Kurulu, kardinal Joseph Ratzinger‘i 265. Papa olarak seçti. Kendisini bundan böyle “XVI. Benedict” olarak anmamızı isteyen yeni papanın seçiminin Vatikan politikalarına ve Müslümanlar‘la ilişkilere nasıl bir biçim ve muhteva getireceğini şimdiden keskin çizgilerle belirlemek zor. Ancak Engizisyon‘un bir devamı niteliğinde olduğu söylenen Dinsel Öğretiler Kurulu‘nun başkanlığını … Devamını Oku

Başörtüsü

Ebubekir Sifil2005, Gazete Yazıları, Nisan 2005

Bir önceki yazıda zikrettiğim sorulardan ikincisi başörtüsü meselesinde yaşadığımız bir ikilemi dile getiriyordu: Eşinize bayan doktor arıyorsunuz. Kızlarımız başlarını açıp okumazsa bayan doktoru nereden bulacaksınız? Ölüm ile sıtma arasında tercihe zorlanmak… Buna mecbur muyuz? Sorunun yanlış sorulmasına itiraz etmediğimiz takdirde evet. Peki sorunun “doğrusu” ne? Türkiye‘de başörtülü doktor bulmak, Tıp Fakültesi’ne giden kızlarımızın başlarını açmalarına mı bağlıdır? Bunun başkaca mümkünü yok mudur? Bana kalırsa bu noktada başörtüsü gibi bir gündemi bulunan müslümanlar bir “samimiyet sınavı”ndan geçiyor. Her … Devamını Oku

“Zaman Tarikat Zamanı Değil”

Ebubekir Sifil2005, 2005 Yılı, Gazete Yazıları, Nisan 2005, Nisan Ayı 2005 OS, Okuyucu Soruları

“Okuyucu Soruları”na ara vermiştim. Ama internet üzerinden gelen sorular bitmek bilmiyor. Hatta “artık yetişemiyorum” desem yalan olmaz… Bir de soru soran kardeşlerim “en kısa zamanda” cevap isteyince trafik iyice karışıyor. Bizde de Osmanlı Şeyhülislamları gibi her soruya anında cevap verecek kudret ve birikim olmadığı için zaman zaman soru sahibi kardeşlerim uzun süre beklemek durumunda kalıyor. Bu kardeşlerimden helallık diliyorum… Bu satırları yazarken aklıma el-Muhibbî‘nin “Hulâsatu’l-Eser“inde (IV, 168) anlattığı bir olay geldi. Önce teberrüken ona zikredeyim: Sultan III. … Devamını Oku

Güneş Kültü ve Namaz Vakitleri-2

Ebubekir Sifil2004, 2005, Gazete Yazıları, Nisan 2005

Bir önceki yazıda namaz vakitlerinin tesbitinde güneşe tapanların ibadet saatlerinin gözetildiği tesbitine itiraz etmiş ve şöyle demiştim: “Namaz kılmanın yasaklandığı vakitlerin, güneşe tapanların ibadet saatleri dikkate alınarak tesbit edildiğini söyleyebilmek için, öncelikli olarak bunu açık ve kesin bir şekilde gösteren delil bulunmalıdır. Böyle bir delilin bulunmadığı ise, yukarıda alıntılanan ifadelerden rahatlıkla anlaşılmaktadır. Zira müellifin konu hakkında söyledikleri, öncelikle yine kendi kurgusuna istinat etmekte, ikincil olarak da İslam alimlerinin konuyla ilgili tesbitine atıf yapılmaktadır..” Soru sahibi kardeşim beni … Devamını Oku

Güneş Kültü ve Namaz Vakitleri-1

Ebubekir Sifil2005, Gazete Yazıları, Nisan 2005

Erzurum‘dan yazan Selim Aztekin kardeşim, “Hadis Tetkikleri Dergisi“nin ilk sayısında yer alan bir yazıda tanıtımı yapılan bir Doktora tezinden (Nevzat Tartı, “Hadislerin Tarihsel Boyutu“, Erzurum-2001) uzun bir alıntı yapmış ve ardından iki soru yöneltmiş. Önemli bulduğum için konuyu buraya taşımayı uygun gördüm: Nevzat Tartı‘nın mezkûr tezini okuma imkânım olmadığı için vereceğim cevaplar sadece soruda alıntılanan kısımla sınırlı olacak. Dolayısıyla burada bu eksiklikten kaynaklanan yanlışlıklar olursa, Tartı’dan peşinen özür ve helallık dilediğimi, herhangi bir izah ve düzeltme göndermesi … Devamını Oku

Tasavvuf ve Pasifizasyon-3

Ebubekir Sifil[dosya], 2005, Gazete Yazıları, Nisan 2005, Tasavvuf Dosyası

Tasavvuf ehlinin, toplumun sadece ruhî ve ahlakî eğitimine katkıda bulunmakla kalmayıp, aynı zamanda, yeri geldiğinde düşmanla savaşa (cihada) da fiilî olarak katıldığını gösteren pek çok örnek vardır. Bugün bunlara dair bazı örnekler zikredeceğim. Okuyacağınız isimlerden birçoğu, sınır boylarında bulunan “ribat“larda yaşamış, bir yandan mücahidleri teşci ederek savaşa hazırlarken, bir yandan da onların ruhî hayatlarının inkişafına gayret göstermişlerdir. Hâtem el-Asamm: Katıldığı bir seferde, bir dağ üzerinde nöbet tutarken hayatını kaybetmiştir. Seriyy es-Sekatî: “Ey iman edenler! Sabredin, (düşman karşısında) … Devamını Oku