Tekfir meselesi uzun zamandan beri gündemdeki yerini koruyor. Daha önce metninin bir kısmını verdiğim okuyucu mektubunu vesile edinerek bu mesele hakkında izahat yapmak, kaçınılamayacak bir borç oldu. Bu senenin 29 Haziran’ında bu köşede İmam el-Gazzâlî’nin el-İktisâd fi’l-İ’tikâd’ından tekfirle ilgili mutlaka okunması gereken bir nakil yapmıştım.[1]Bkz. http://www.ebubekirsifil.com/index.php?sayfa=detay&tur=gazete&no=771. Burada onu tekrar etmeyeceğim. Yine İmam el-Gazzâlî, Faysalu’t-Tefrika’da tekfirle ilgili olarak bir tavsiye, bir de kural zikreder. Tavsiyesi şudur: “Lâ ilâhe illallâh Muhammedun Resûlullâh dedikleri ve buna aykırı davranmadıkları sürece Ehl-i Kıble … Devamını Oku
Tekfir Meselesi-1
13 Temmuzda bu köşede okuduğunuz “Bazı İtikadî Meseleler-4” başlıklı yazı üzerine, adını Ebu Zahid Muhammed Tekamul olarak yazan bir muhterem zattan, “Samimi Bir Nasihat” başlıklı bir e-posta aldım. Mesajında, “Ben Türkiye’de alim bir kimse tanımıyorum bugün hayatta olan. Dikkat edin yoktur demiyorum, tanımıyorum diyorum. Ancak tanıdıklarımın içine yazılarından tanıdıklarımı da dahil ediyorum. Sizi de yazılarınızın bir kısmını okuduğumdan bunların içine dahil ettiğimi açıkça söylemekten çekinmiyorum. Her ne kadar sizin yazılarınızda başkalarına nisbetle tutarsızlık ve çelişkilerin nisbeten az … Devamını Oku
Sünni-Şii İhtilafı-3
İctihad ehli ulemaya, ictihadında isabet etmesi halinde iki, hata etmesi halinde bir sevap verileceğini anlatan rivayet –ki (el-Buhârî, Müslim, Ahmed b. Hanbel ve daha başkaları tarafından nakledilmiş) sahih bir rivayet olduğunu bir önceki yazıda belirtmiştim–, fer’i meselelerdeki ihtilaflara dairdir. Burada, ictihadî bir mesele hakkında neticeye ulaşmak, Allah Teala’nın muradına uygun hükmü elde etmek için bütün gücünü sarf etmek durumunda bulunan müçtehid bahis konusudur. Evet, bu durumda müçtehid, Allah Teala’nın muradına götüren delile uygun hüküm verirse, biri içtihad … Devamını Oku
İmam Et-Tahâvî ve Şerhu Ma’âni’l-Âsâr’ı
Kütüb-i Sitte müellifleriyle çağdaş olan İmam et-Tahâvî, Hadis, Fıkıh ve Akaid sahalarında bu ümmetin medar-ı iftiharlarındandır. Önceleri Şafiî iken, bilahare Hanefî mezhebine intikal eden İmam et-Tahâvî, ülkemizde ne yazık ki yeterince tanındığını söyleyemeyeceğimiz bir müctehid alim. Günümüze intikal eden eserlerine yüzeysel bir bakış bile onun ilmî kişiliği hakkında gerekli fikri vermeye fazlasıyla yeterlidir. Fıkıh sahasında Muhtasar’ı ve İhtilâfu’l-Ulemâ’sı, Hadis sahasında Şerhu Müşkili’l-Âsâr’ı, İmam eş-Şâfi’î’den, el-Müzenî kanalıyla ahzeylediği rivayetlerini naklettiği es-Sünenu’l-Me’sûre (Sünenu’ş-Şâfi’î), Hadis fıkhı sahasında Şerhu Ma’âni’l-Âsâr’ı, Tefsir … Devamını Oku
Sünni-Şii İhtilafı-2
Sünni biri namazda Şii imamına uya (iktida ede) bilir mi, bu caiz mi? Buna cevaz veren (caizdir söyleyen) alimlerin isimlerini söyleyebilir misiniz? Fıkıh kitaplarında yaygın olarak zikredilen hüküm şudur: Kişinin benimsediği inanç, küfre varan aşırılıkta değilse, arkasında namaz kılmak kerahetle caizdir. Gerek Şia içinde, gerekse diğer fırkalar arasında küfre varan inançlar benimseyenler olmuştur. Din’den olduğu zaruretle bilinen (mesela tevatürle sabit olan) bir hususu inkâr edenler, “Aliallahîler” ve “Gurabiyye” böyledir. Birinciler, Hz. Ali (r.a)’a –haşa– ilahlık atfetmiş, ikincilerse … Devamını Oku
Zekâta Hakkını Vermek
Hakkı verilerek yerine getirildiğinde modern dünyanın ızdırap ve bunalımlarının bir kısmını doğrudan, bir kısmını da dolaylı etkileriyle ortadan kaldırabilecek bir ibadet zekât. Toplumsal dayanışma, yardımlaşma, fedâkârlık… işin sadece görünen yüzü. Görünmeyen tarafta ise bireyiyle toplumuyla bir bütün olarak “insan”ı kucaklayan bir gerçeklikle karşı karşıya geliyoruz. Kurumsal yapıdan ve sistematikten mahrum bulunduğu, sadece kişisel hassasiyetlerle yürütüldüğü halde bireysel ve toplumsal planda bizi ne türlü badirelere düşmekten kurtardığını gördüğümüz zekât, hiç şüphesiz ait olduğu “bütün” içinde kavuşur kâmil anlam … Devamını Oku
Sünni-Şii İhtilafı-1
Soru “Bismihi Taala es-Salamu aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh. Muhterem Hocam! Sizleri Azerbaycan’dan selamlıyoruz. Rica ediyoruz ki, aşağıda yer alan sorularımızı cevaplayasınız. Bu soruların cevaplarını ‘Vahdet’ ile ilgili kitabımızda yayınlamak istiyoruz. Konu ile ilgili olarak diyeceğiniz sözler, vereceğiniz fetvalar veya vermek istediğiniz İslam alimlerinin fetvası, Sünni-Şii kardeşlerinin birleşmesine sebep olabilir. Bizler araştırmacı gençler olarak sizlere teşekkür ederiz. SORULAR Sünni biri namazda Şii imamına uya (iktida ede) bilir mi, bu caiz mi? Buna cevaz veren (caizdir söyleyen) alimlerin … Devamını Oku
Sünnî-Şii İhtilafı ve “Mezhepçilik”
Sünnî dünyanın siyasî, ekonomik ve ilmî alanda kurumsal yapıdan mahrum olması anlamında korunaksız bulunması Şii yayılmacılığı için son derece elverişli bir zemini işaret etmektedir.
Misyonerlik Diye Bir “Mesele”miz Var Mı?
Büyük bir rahatlık içinde böyle bir meselemiz olmadığını söyleyenlere bir tek soru soracağım: Bu ülkede bir tek kişi dahi misyoner propagandasına kapılarak imanında şüpheye düşse, bunun vebalini kaldırabilir misiniz? Bu ülkede yaşayan her bir ferdin sarsılmaz bir dinî bilinç sahibi olduğuna dair elinizde bir garanti mi var? Böyle olsa bile bu bilincin sonraki kuşaklarda aynen devam edeceğini söyleyebilir misiniz? Adı ve nereden yazdığı bende mahfuz bir genç kardeşimin aşağıda okuyacağınız mesajı sadece bu ülkenin yarınları hakkında değil, … Devamını Oku
İki Mesele-2
“Adetten kesilmiş kadınlarınız hakkında şüpheye düşerseniz, onların iddeti üç aydır; adet görmeyenler de öyledir. Hamilelerin (iddet) süresi ise doğum yapmalarıdır…” mealindeki 65/et-Talak, 4 ayetinde geçen “adet görmeyenler” ifadesi genel olduğu için hem Mevdudi’nin, hem de Muhammed Esed’in söylediklerini kapsamına alır. Hatta onların ifade etmediği durumlar da bu ayetin şümulüne girer. Dolayısıyla Elmalılı merhumun bu ayetin delaletinin kapsamı konusunda söyledikleri –Allahu a’lem– en doğrusu olsa gerektir: “Gerek onyedi yaşından küçük olup henüz büluğa ermemiş olduklarından dolayı hayız görmemiş … Devamını Oku