Kur’an’da geçen “hikmet” kavramının “gayba ıttıla”ı da içerdiği, hatta “vahiy” kavramının yine Kur’an tarafından sadece peygamberlere mahsus olarak kullanılmadığı gibi argümanlar[1]Tartışması için bkz. İlyas Çelebi, İslam İnancında Gayp Problemi, 149 vd. konuyu sadece peygamberlerle sınırlandırmanın tartışmalı olduğunu göstermektedir. Hatta bir önceyi yazıda da ifade etmeye çalıştığım gibi 72/el-Cinn, 26-8 ayetlerinin, Allah Teala’nın gaybı sadece Hz. Peygamber (s.a.v)’e bildirdiği tarzında anlaşılmasının isabetli olmadığı ortadadır. Peygamberler dışındaki insanların gaybî haberlere muttali kılınma vasıtalarından biri “ilham” ise, diğeri de, bizzat Hz. … Devamını Oku
Gayb Bilgisi-3
Bir önceki yazıda, peygamberler dışında da gayba muttali kılınan insanlar bulunduğuna delalet eden bazı ayetlerden bahsetmiştim. Bu noktayı biraz daha açmak istiyorum. ez-Zemahşerî, “O bütün gaybı bilir. Gaybına kimseyi muttali kılmaz. Ancak seçtiği bir elçi bunun dışındadır” (72/el-Cinn; 26-8) ayetlerini meşrebi doğrultusunda tefsir etmiş ve ayetlerin “evliyaya izafe edilen kerametleri iptal” ettiğini ileri sürmüştür.[1]ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, IV, 619-20. Fahruddîn er-Râzî onun bu istidlalini zikrettikten sonra, bu ayette geçen “gaybına” sözcüğünün “kıyametin kopuş vakti”ni anlattığını söyler. Yani ayet, kıyametin … Devamını Oku
Gayb Bilgisi-2
“Gaybı Allah’tan başkası bilmez” ifadesi, hangi anlamda kullanıldığına bağlı olarak hem doğrulanabilir, hem de yanlışlanabilir. Şöyle ki: Eğer bu ifade ile Allah Teala’nın bildirmesi olmaksızın gaybı hiç kimsenin bilemeyeceği kastediliyorsa; doğrudur. “Allah, gaybı hiç kimseye bildirmez, dolayısıyla hiç kimse gaybı bilemez” anlamında kullanılıyorsa yanlıştır. Zira bir önceki yazıda soru sahibinin zikrettiği iki ayet, konuyu, “Allah’ın seçtiği elçiler” istisnasıyla çerçevelemektedir. Keza yine bir önceki yazıda dipnotta gönderme yaptığım ayetler Hz. İbrahim, Hz. Yusuf ve Hz. İsa’nın (hepsine selam … Devamını Oku
Gayb Bilgisi-1
Soru “Allah, pisi temizden ayırıncaya kadar mü’minleri içinde bulunduğunuz durumda bırakacak değildir. Allah size gaybı bildirecek de değildir. Fakat Allah peygamberlerinden dilediğini seçer (gaybı ona bildirir). O halde Allah’a ve peygamberlerin iman edin. Eğer iman eder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız sizin için büyük bir mükafat vardır.” (Al-i İmran suresi, 179) “O gaybı bilendir. Hiç kimseye gaybını bildirmez. Ancak seçtiği resuller başka (Onlara bildirir.) Fakat O rasulün önünde ve arkasında gözetleyici (melek)ler yürütür ki resullerin, Rablerinin vahiylerini … Devamını Oku
Resim Yasağının Mahiyeti ve Çerçevesi-3
İslam’ın resim ve heykel sanatlarına bakışını, bir önceki yazıda işaret ettiğim rivayetler belirlemiştir. Konuyla ilgili olarak Sahabe’den gelen fetvalar da aynı istikamettedir.[1]Bu konuda Sahabe’den gelen fetvalar için bkz. İbn Abdilberr, el-İstizkâr, XXVII, 170 vd. Meseleyi detaylandıran Fıkıh kitaplarımızda, duvarda asılı olmayan veya duvara dayalı yastık gibi nesneler üzerinde bulunmayan, yere serili, üzerine basılan yaygılardaki cansız resimlerinin veya deforme edilmiş canlı resimlerinin bir mahzuru olmadığı belirtilmiştir.[2]Mesela bkz. İbn Âbidîn tercümesi, II, 586 vd. Öyle anlaşılıyor ki, resmin bulundurulmasına … Devamını Oku
Resim Yasağının Mahiyeti ve Çerçevesi-2
Yazının hemen başında bir tesbiti kaydedelim: Konusunu cansız veya hareketsiz varlık ve nesnelerin oluşturduğu “manzara” yahut “natürmort” tarzı resimlerin haram olmadığında ittifak vardır.[1]Sa’dî Ebû Ceyb, Mevsû’atu’l-İcmâ’, II, 667. Burada nakledildiğine göre Sadece Tabiun’dan Mücâhid bu tür resmin mekruh olduğunu söylemiştir. Dolayısıyla burada sözünü edeceğimiz resim ve heykel, insan, hayvan gibi canlı/zî-ruh varlıklarla sınırlı olacaktır. Efendimiz (s.a.v)’den, resim ve heykel yapımını kötüleyen/yasaklayan birçok sahih hadis rivayet edilmiştir. Bunları şu şekilde gruplandırabiliriz: Resim ve heykel yapanlara ahirette azap edileceğini ifade … Devamını Oku
Resim Yasağının Mahiyeti ve Çerçevesi-1
Soru: Resim ve heykelin, şu yaşadığımız zamanda diliminde toptan caizdir-değildir denmeyecek kadar dallı budaklı bir mesele olduğunu düşünüyorum. Tasnif edecek olursak: Hikmet-illet Risale-i nurlarda, İslamî hükümlerin “taabbudi” ve “makul-ul mana” olmak üzere ikiye ayrıldığını okumuştum. Bu çerçevede, resim ve heykel, belli bir hikmet ve maslahata binaen yasaklanan hükümler cümlesinden olsa gerek… Zira, hadislerde Allah’ın yaratmasına benzemeye çalışmak ve mahlukat tasvirlerini hürmet-ta’zim makamında tutmanın yanlışlığına işaret ediliyor: “Her kim bir canlı resmi yaparsa Allah ona o resme can … Devamını Oku
Bazı Hadisler-2 (Efendimiz’in Doğduğu Gece Meydana Gelen Olaylar)
et-Taberî, Ebû Nu’aym, el-Beyhakî, İbn Asâkir, İbn Kesîr, el-Kastallânî ve daha birçok alim tarafından nakledilen bir rivayette zikredildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v)’in dünyayı teşrif ettiği gece Kisra’nın sarayı sarsılmış, sarayın ondört tane balkonu bu sarsıntıdan yıkılıp düşmüş, Mecusiler’in 1000 yıldır hiç sönmeden yanmakta olan ateşi sönmüş, Sâve (el-Kastallânî’de “Taberiyye”) gölünün suyu çekilmiştir.[1]et-Taberî, Târîhu’r-Rusul ve’l-Mülûk, II, 166-7; Ebû Nu’aym, Delâilu’n-Nübüvve, 96-9; el-Beyhakî, Delâilu’n-Nübüvve, I, 126-7; İbn Asâkir, Târîhu … Continue reading Dipnotta adını verdiğim kaynaklarda bu hususların arkasından Mûbizân (veya … Devamını Oku
Bazı Hadisler
Soru Bir okuyucu, aşağıdaki rivayetlerin durumunu soruyor: “Ümmetimin âlimleri ben-i İsrail’in nebileri gibidir.” “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz.” “Ölmeden önce ölünüz.” “Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım.” Efendimiz doğduğu gece kisranın sarayının sallanması ve ondört tane sütunun düşmesi Farsların bin yıllık sönmeyen ateşinin sönmesi ve diğer olaylar Cevap Yukarıdaki sırayla cevaplandıracak olursak; “Ümmetimin alimleri Beni İsrail’in nebileri gibidir.” Bu rivayetle ilgili olarak bu yılın 13 Mart’ında bu köşede yazılanlara bakılabilir. Özeti şu: Anlam olarak doğru olsa da, bu rivayetin … Devamını Oku
Akaid
Soru Akaidin bir bütün olduğunu, tamamını bilmek ve tamamına inanmanın zorunlu olduğunu biliyoruz. İmam-ı Azam’ın Fıkh-ı Ekber’inin Aliyyül Kari şerhinde, itikadla ilgili bir meselede tereddüde düşen kişinin bunu hemen araştırıp öğrenmesi gerektiğini aksi halde imanının tehlikeye gireceğini okudum. Akaidle ilgili mevzular bizim gibi avamın kolayca okuyup anlayamayacağı mevzular ihtiva ediyor. Burada avamın mesuliyeti nedir? Akaid bilgisi muteber kitaplardan okuyarak öğrenilebilir mi? Yoksa mutlaka bir hocadan mı tedris edilmelidir? Yukarıdaki araştırma ve öğrenme mecburiyetinin muhtevası nedir? (Yine avam … Devamını Oku