Gayb Bilgisi-2

Ebubekir Sifil2006, 2006 Yılı, Gazete Yazıları, Haziran 2006, Haziran Ayı 2006 OS, Okuyucu Soruları

“Gaybı Allah’tan başkası bilmez” ifadesi, hangi anlamda kullanıldığına bağlı olarak hem doğrulanabilir, hem de yanlışlanabilir. Şöyle ki: Eğer bu ifade ile Allah Teala’nın bildirmesi olmaksızın gaybı hiç kimsenin bilemeyeceği kastediliyorsa; doğrudur. “Allah, gaybı hiç kimseye bildirmez, dolayısıyla hiç kimse gaybı bilemez” anlamında kullanılıyorsa yanlıştır. Zira bir önceki yazıda soru sahibinin zikrettiği iki ayet, konuyu, “Allah’ın seçtiği elçiler” istisnasıyla çerçevelemektedir. Keza yine bir önceki yazıda dipnotta gönderme yaptığım ayetler Hz. İbrahim, Hz. Yusuf ve Hz. İsa’nın (hepsine selam olsun) gayb alanına giren kimi hususlara muttali kılındığını açık bir şekilde bildirmektedir.

Peki bir kısım gayba peygamberler dışında muttali kılınan başka insanlar da var mıdır?

18/el-Kehf, suresinde geçen Hz. Musa-Hz. Hızır kıssası (65-82), peygamberler dışında da bir kısım gaybî bilgilere muttali kılınan insanlar olduğunu kabul etmemizi gerektirmektedir.

Bu istidlale, Hz. Hızır’ın peygamber olduğu söylenerek itiraz edilebilir. Ancak peygamberlerden bahseden ayetler üzerinde bir parça düşünürsek görürüz ki, Kur’an’da zikri geçen peygamberlerin tamamının ya peygamber olduğu tasrih edilmiş, tebliğinin serencamından kesitler sunulmuş yahut peygamberlerin isimlerinin peşpeşe zikredildiği dizgede adı geçmiştir. Buna bir de Hz. Peygamber (s.a.v)’in verdiği haberleri eklemek gerekir. Kur’an’da şu veya bu tarzda zikredilmiş peygamberlerin peygamberliği konusunda hadislerde daha fazla detay bulunduğu izahtan varestedir.

Bunun tek istisnası Hz. Üzeyr (a.s)’dir. Kur’an’da bir tek yerde adı geçen ve Yahudiler tarafından –haşa– “Allah’ın oğlu” olarak nitelendirildiği haber verilen[1]9/et-Tevbe, 30. Hz. Üzeyr (a.s)’in de peygamber olduğu kesin değildir.[2]İsmail Yiğit, Peygamberler Tarihi’nde (560) Hz. Üzeyr (a.s)’in peygamber olmadığı görüşünü, İbn Kesîr’in Kasasu’l-Enbiyâ’sını referans göstererek … Continue reading Esasen onu zikreden ayetin ifadesi ve bağlamı da yukarıda verdiğim kriterlere uymamaktadır.

Hz. Hızır hakkında ise Kur’an’da, “katımızdan rahmet verilmiş ve ilim öğretilmiş bir kul” ifadesi geçmekte ve Hz. Musa (a.s) ile olan ibretamiz yolculukları anlatılmaktadır. Bunun dışında onun peygamberliğine, tebliğine, gönderildiği kavme… vs. dair hiçbir ayrıntı yoktur.[3]İbn Kesîr, adı geçen eserinde (II, 200-24) onun peygamber olduğu görüşünü destekler ve günümüze (kendi dönemine) kadar yaşadığı kanaatini çürütmek için pek çok delil ileri … Continue reading Efendimiz (s.a.v)’den de onun peygamber olduğunu ifade eden açık ve kesin bir ifade nakledilmemiştir.

Dolayısıyla onun gayba dair bilgi sahibi olması, gayba muttali kılınma özelliğinin peygamberlere mahsus olmadığını açıkça göstermektedir.

Yine Hz. Süleyman (a.s)’a, Belkıs’ın tahtını göz açıp kapayıncaya kadar getirebileceğini söyleyen ve dediğini yapan –”Kitap’tan bir ilim sahibi olan”– kimsenin de[4]Bkz. 27/en-Neml, 40. peygamber olmadığı açıktır.

Meselenin Kur’an temelinde değerlendirilmesi sonucunda ortaya çıkan manzara kısaca budur. Bir de “rivayetler” vadisine baktığımızda, başta Sahabe tabakası olmak üzere gayba muttali kılınan salih ve veli kullardan nakledilenler hayli fazladır.

Milli Gazete – 5 Haziran 2006

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 9/et-Tevbe, 30.
2 İsmail Yiğit, Peygamberler Tarihi’nde (560) Hz. Üzeyr (a.s)’in peygamber olmadığı görüşünü, İbn Kesîr’in Kasasu’l-Enbiyâ’sını referans göstererek Abdullah b. Abbas (r.a), Atâ b. Ebî Rabâh ve el-Hasenu’l-Basrî’ye nisbet etmişse de, İbn Kesîr’in adı geçen eserinde Hz. Üzeyr (r.a) kıssasının anlatıldığı yerde (II, 324-30) bunu doğrulayacak herhangi bir ifadeye rastlayamadım. İbn Kesîr, Ebû Hureyre ve İbn Abbâs (r.anhuma) tarikiyle Hz. Peygamber (s.a.v)’in, Hz. Üzeyr (r.a)’in peygamber olup olmadığını bilmediğini söylediğini nakletmiş (II, 324), ilgili bölümün sonlarına doğru da (II, 328), “meşhur olan görüşe göre Hz. Üzeyr (r.a) İsrailoğulları peygamberlerinden bir peygamberdir” demiştir.
3 İbn Kesîr, adı geçen eserinde (II, 200-24) onun peygamber olduğu görüşünü destekler ve günümüze (kendi dönemine) kadar yaşadığı kanaatini çürütmek için pek çok delil ileri sürer.
4 Bkz. 27/en-Neml, 40.