Bazı Hadisler-2 (Efendimiz’in Doğduğu Gece Meydana Gelen Olaylar)

Ebubekir Sifil2006, 2006 Yılı, Gazete Yazıları, Mayıs 2006, Mayıs Ayı 2006 OS, Okuyucu Soruları

et-Taberî, Ebû Nu’aym, el-Beyhakî, İbn Asâkir, İbn Kesîr, el-Kastallânî ve daha birçok alim tarafından nakledilen bir rivayette zikredildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v)’in dünyayı teşrif ettiği gece Kisra’nın sarayı sarsılmış, sarayın ondört tane balkonu bu sarsıntıdan yıkılıp düşmüş, Mecusiler’in 1000 yıldır hiç sönmeden yanmakta olan ateşi sönmüş, Sâve (el-Kastallânî’de “Taberiyye”) gölünün suyu çekilmiştir.[1]et-Taberî, Târîhu’r-Rusul ve’l-Mülûk, II, 166-7; Ebû Nu’aym, Delâilu’n-Nübüvve, 96-9; el-Beyhakî, Delâilu’n-Nübüvve, I, 126-7; İbn Asâkir, Târîhu … Continue reading Dipnotta adını verdiğim kaynaklarda bu hususların arkasından Mûbizân (veya Mûbezân) isimli bir Fars liderinin gördüğü bir rüya ve bu rüyanın yorumuyla ilgili uzun bir anlatı da yer almaktadır.[2]Diğerlerinin aksine el-Kastallânî sadece yukarıda zikrettiğim hususları senetsiz olarak vermiş, rivayetin diğer kısmına değinmemiştir.

Mezkûr müelliflerin hiç birisi bu rivayetin sıhhatiyle ilgili olumlu ya da olumsuz bir değerlendirme yapmamıştır. Hatta İbn Hacer gerek Fethu’l-Bârî’de, gerekse el-İsâbe’de bu rivayeti muhtasar olarak zikretmiş ve hakkında herhangi bir şey söylememiştir.[3]Bkz. Fethu’l-Bârî, VI, 584; el-İsâbe, VI, 524. Onun, özellikle Fethu’l-Bârî’de, zikrettiği rivayetlerin sahih veya hasen derecesinden aşağıda olmamasını iltizam ettiğini biliyoruz.[4]Hedyü’s-Sârî Mukaddimetu Fethi’l-Bârî, 4.

Abdülfettâh Ebû Gudde merhum, Ali el-Karî’nin el-Masnû’ isimli eserine yazdığı takdim yazısında[5]el-Masnû’, 18 vd. bu rivayete değinmiş ve sahih olmadığını söylemiştir.[6]Bu türlü eserlerde “sahih değildir” sözünün “Batıldır, asılsızdır” anlamında kullanıldığını bir önceki yazıda belirtmiştim. Ne var ki, bu hükmü desteklemek için İbn Hacer ve es-Süyûtî’den yaptığı alıntılar özel olarak bu rivayet hakkında söylenmiş sözler değildir. Mesela İbn Hacer’den yaptığı alıntı, münhasıran “nübüvvet mührü”nün mahiyeti ile ilgili şeyler olup, konumuzla doğrudan ilişkisi yoktur.

Keza es-Süyûtî’nin, dipnotta adını verdiğim eserinden yaptığı alıntı da böyledir. Orada es-Süyûtî üç rivayet zikretmiş, üçüncüsünün ardından şöyle demiştir: “Bu rivayette ve bundan önceki ikisinde şiddetli nekâret (bilinen, sahih ve güvenilir rivayetlere aykırılık) vardır. Bu kitabımdan nekâret bakımından bu rivayetlerden daha şiddetlisini zikretmedim. İçim bu konuda rahat değil. Ancak hafız Ebû Nu’aym’a tabi olarak bunları zikretmiş oldum.”

es-Süyûtî’nin kasdettiği rivayetlerin hiç birisinin, yazının başında özetlediğim rivayetle en küçük bir muhteva benzerliği mevcut değildir.

Yine Ebû Gudde merhum, ez-Zürkânî’nin İbn Hacer’e nisbet ederek verdiği bazı ifadeler zikretmektedir ki, Fethu’l-Bârî’nin ilgili yerinde[7]Fethu’l-Bârî, VI, 563. o ifadeleri bulmak mümkün olmamaktadır.

Geriye ez-Zehebî’nin, “Bu, garib, münker bir rivayettir” sözü kalıyor ki, Ebû Gudde merhumun dayandığı, bahse konu rivayete doğrudan taalluk eden tek hüküm budur. Eğer bu hüküm olmasaydı Ebû Gudde merhumun bu rivayet hakkında söylediklerinin son derece tartışmalı olduğunu ayrıca belirtmeye gerek kalmazdı. Yine de tamamı Hadis hafızı olan müelliflerin –ki Ebû Gudde merhumun zikrettiği isimler, yazının başında benim zikrettiklerimden daha fazladır– bu rivayet hakkında sükût emiş olması, ez-Zehebî’nin hükmünün tartışmaya açık olduğunu gösterir kanaatindeyim.

Doğrusunu Allah Teala bilir.

Milli Gazete – 22 Mayıs 2006

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 et-Taberî, Târîhu’r-Rusul ve’l-Mülûk, II, 166-7; Ebû Nu’aym, Delâilu’n-Nübüvve, 96-9; el-Beyhakî, Delâilu’n-Nübüvve, I, 126-7; İbn Asâkir, Târîhu Dimaşk, XXXVII, 361-2; İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, II, 249-50; el-Kastallânî, el-Mevâhibu’l-Ledünniyye, I, 131; es-Süyûtî, el-Hasâisu’l-Kübrâ, I, 87-8.
2 Diğerlerinin aksine el-Kastallânî sadece yukarıda zikrettiğim hususları senetsiz olarak vermiş, rivayetin diğer kısmına değinmemiştir.
3 Bkz. Fethu’l-Bârî, VI, 584; el-İsâbe, VI, 524.
4 Hedyü’s-Sârî Mukaddimetu Fethi’l-Bârî, 4.
5 el-Masnû’, 18 vd.
6 Bu türlü eserlerde “sahih değildir” sözünün “Batıldır, asılsızdır” anlamında kullanıldığını bir önceki yazıda belirtmiştim.
7 Fethu’l-Bârî, VI, 563.