Okuyucu sorusunun recmle ilgili kısmına gelince Genellikle recm bağlamında ileri sürülen bir argüman soru metninde de yer almış: “Kur’an’da Yüce Allah zinadan bu kadar söz ederken recmden niye söz etmiyor? Sonuçta 100 sopa cezası da varken bu durumda Kur’an’da olmayan birşey sünnette nasıl var olabiliyor? Allah’ın Kelamı eksik olamayacağına göre bunun mantığı nedir? “ İlk bakışta “mantıklı” gibi duran bu soru, Usul açısından Kur’an-Sünnet ilişkisi bağlamında çok anlamlı değil. Zira neyin Kur’an’da yer alacağına ve neyin Sünnet’e … Devamını Oku
Muhtelefun Fih-2
İtikadî konularda “muhtelefun fih”lerden bahsetmenin son derece tehlikeli, yerine göre ucu küfre kadar varabilecek yanlış tutumlara kapı aralamak anlamına geldiğini, buna mukabil fıkhiyyat alanında ihtilafın bu ümmet için rahmet olduğunu bir önceki yazıda izah etmeye çalışmıştım. Ağırlıklı olarak IV ve V./X ve XI. asırlardan sonra görülmeye başlayan bir olgu, zaman zaman Ehl-i Sünnet kesimler arasında bir ayrışma ve fırkalaşma konusu olarak öne çıkartılıyor: Hadislerin, sened sistemi dışında keşif, rüya vb. gibi vasıtalarla tashih/taz’ifi meselesi. Hadislerin sened kritiğine … Devamını Oku
Muhtelefun Fih
Bir Müslüman için, fikirler, olgular, durumlar ve hükümler üç kategoride toplanır: “Doğrular”, “Yanlışlar ve “Muhtelefun fih” olanlar. Eğer itikadî bir mesele söz konusu ise bu üçlü kategori şöyle bir mahiyet arz eder Delaleti ve sübutu kesin nasslara dayanan meselelerin kabulü şarttır. Bu türlü nassların kabul edilmesini istediği hususları kabul, reddedilmesini istediği hususları reddetmek temel ve tabii bir mü’min tavrı olarak ortaya çıkar. Aksi istikametteki inanış ve tutumlar kişinin iman iddiasını boşa çıkartır. Bu türlü nasslarla sabit hususlara … Devamını Oku
“Osmancık”tan Sonra
Bizimki gibi son derece zengin ve bir o kadar önemli bir tarihe sahip olup da ona bizim kadar ilgisiz kalan, hoyratça davranan, hakaret eden, hatta “ihanet” eden bir başka toplum var mıdır acaba? Osmanlı, tarihte eşine az rastlanan bir cihan devleti olarak İslamlığımıza ve insanlığımıza unutulmaz hizmetler yaptı. Gerek kendi döneminin, gerekse modern zamanların kalbur üstü devletleriyle kıyaslandığında hemen anlaşılıyor ki Osmanlı, agılarımızı zorlayan, ufuklarımızı çok çok aşan bir azamete, derinliği ve ufka sahip bir devlet. Böyle … Devamını Oku
Darb Ve Recm-3
“Darabe” fiilinin hakiki ve mecazi anlamlarına bağıl kullanımları bağlamında lugatlerin dikkatimizi çektiği bir husus var: Bu kelimenin hakiki anlamı “vurmak”tır. Mecazi kullanımlarının tamamında “vurmak”la mutlaka bir biçimde ilişkili bir durum vardır.[1]Mesela bkz. Mütercim Âsım, Kamus Tercemesi Okyanus, I, 186. Bir önceki yazıda zikrettiğim örneklerden bir kaçı üzerinden bu durumu tahkik edebiliriz: Söz gelimi “Darabe bi nefsihi’l-ard” tabiri “bir yerde ikamet etti, kaldı” anlamındadır. Bu tabirin birebir kelime anlamı: “Kendisini yere vurdu”dur. Kişi herhangi bir mekânda kendisini yere … Devamını Oku
“Arap Baharı” Üzerine Sesli Düşünceler
“Arap Baharı” diye ifade edilen süreç kafaları hayli karıştırmış durumda. Libya’da neler oluyor, Mısır’da gelinen nokta ne? Suriye için ne düşünmeliyiz? Bütün bu süreçte Batılı ülkelerin rolü ne kadar? Yönetimlerin devrildiği yerlerde neler oldu, yönetimlerin direndiği yerlerde neler oluyor?… Hemen her gün muhatap olduğumuz bu ve benzeri sorulara şöyle mukabele edilmesinin doğru olduğunu düşünüyorum: Bu süreci bir bütün olarak görmek ve bütün o coğrafyayı içine alan homojen bir durumdan bahsetmek doğru değil. Her ülkenin kendine mahsus özellikleri … Devamını Oku
Darb Ve Recm-2
“Darabe” fiilinin “çok anlamlı” bir fiil olduğu doğrudur. Kur’an’da muhtelif kipleriyle 59 yerde geçen bu kelimenin, geçtiği yerlerde bağlama göre farklı anlamlar ifade ettiği de doğrudur. Ancak bu, mezkûr kelimenin geçtiği her bir yerde ifade ettiği anlamın “kafamıza göre” tayin edilebileceği anlamına gelmez. Soru metninde Prof. Dr. Mehmet Dağ’a atfen yer verilen tesbit gerçeği ifade etmektedir. Sadece “darabe” fiili değil, Arapça’daki kelimelerin hemen tamamı, farklı edatlara veya mef’ullere/tümleçlere göre farklı anlamlar ifade eder. Bunların kimi hakikat, kimi … Devamını Oku
Teknoloji Bağımlılığı
Günümüzü tarihten farklı kılan ne var? Ahir zamanı diğer zamanlardan farklı kılan neye, o! Müslümanlar olarak yaşadığımız her hadiseyi “ahir zaman” bilinci ile değerlendirmek durumundayız. Olup bitenlere külli bir bakış geliştirebilmek için öncelikle o bilinci kuşanmak zorundayız tabii. Medyaya yansıdığı kadarıyla haberdar oldum; İstanbul’da bir hastanede internet bağımlılığının tedavisi için özel bir bölüm açılmış. Önemli bir toplumsal problemin işaret fişeği bu haber. Hepimiz şu veya bu biçimde/miktarda teknolojiyle içli-dışlı olmuş durumdayız. Hatta öyle durumlar oluyor ki, işinizi … Devamını Oku
Kesintili Eğitim
4+4+4 formülüyle duyurulan yeni eğitim sistemine ilişkin kanun tasarısı, farklı kesimlerin farklı tepkilerine yol açtı. Süreç devam ediyor. Devam ederken de tasarı üzerinde kimi oynamalar yapıldığını görüyoruz. Söz gelimi başlangıçta birinci 4 yıldan sonra dileyen öğrencilerin açık öğretim sistemine devam edebilmesine imkân sağlanmışken, süreç içinde bundan geri adım atıldığına ve birinci 4 yıldan ikinci 4 yıla geçişin zorunlu hale getirildiğine ilişkin haberler basına yansıdı. Bu haberlerin gerçeği ne ölçüde yansıttığını bilmiyoruz. TÜSİAD, CHP vd. “blok muhalefet”in bunda … Devamını Oku
İnsanlığın Vicdanı Olmak
Batılı dillerde “vicdan” kelimesinin karşılığının bulunmadığı malum. Bu kelimeyi karşılamak üzere kullanılan “conscience” kelimesinin daha çok “bilme” vurgusu taşıyan, dolayısıyla sanki daha bireysel ve seküler duran bir yapısı var. Belki bu kelimenin “vicdan”ın anlam alanındaki küçük bir bölgeye karşılık geldiğini söyleyebiliriz. “Vicdan”; sorgulama, değerlendirme, acıma, merhamet etme, şefkat gösterme, uyarma, adil olma, cezalandırma, hakkaniyet gösterme, diğerkâmlık… gibi kelimelerin bir araya gelerek aynı anda oluşturdukları his, bilinç ve davranış tarzının kolektif adıdır. Tarif edilmese de çok iyi bildiğimiz … Devamını Oku