Son yıllarda akademik dergiciliğin nicelik ve nitelik olarak göz doldurduğu bir vakıa. İlahiyat fakülteleri ile sınırlı konuşursak, sadece fakülte bünyesinde –bir anlamda “kapalı devre” yayın yapan dergiler vardı ve gerek görsel bakımdan, gerekse başka açılardan kamuoyunun çok fazla dikkatini/ilgisini çekmeyen bir anlayışla neşrolunuyorlardı. Bir fakülte bünyesinde tek dergi neşredilir, İslamî ilimlerin muhtelif branşlarında kaleme alınmış makaleler bu dergide yayımlanırdı.. Bundan da genellikle sanki sadece akademik kariyer için zorunlu olan bilimsel çalışma/makale neşretmiş olmak murad olunurdu. Şimdi durum … Devamını Oku
Bu Hal-i Pür-Melal’e Ağlanır Mı, Gülünür Mü?-8
Ka’b el-Ahbâr’ın –hem de senedi arızalı– bir sözünü büyük bir aymazlıkla “hadis-i şerif” mertebesine çıkaran, sonra da hiç alakası olmadığı halde o sözden Hatemu’l-Evliya çıkaran ve buradan da “zat-ı muhterem”in Hatemu’l-Evliya olduğuna istidlal eden acemi yazarın devirdiği çamlar hakkında bu kadar izahatın yeterli olacağını umarak sözü bugün noktalayacağım. Konu hakkında okuduğunuz yazılardan ortaya çıkan sonucu şöyle toparlayabiliriz: “Bayraklılar ve Kinde’li topal adam” rivayeti Hz. Peygamber (s.a.v)’in hadisi değil, Ka’b el-Ahbâr’ın sözüdür. Bu zat İsrailiyat nakilcisi olduğu için, … Devamını Oku
Bu Hal-i Pür-Melal’e Ağlanır Mı, Gülünür Mü?-7
“Ka’b -radiyallahu anh- gibi güvenilir bir tabîin bu bilgiyi kendisi mi uydurmuştur?” diyen acemi müdafiimiz, anlaşılıyor ki bu sözün “hükmen merfu” olabileceğini anlatmak istemekte, fakat seviyesi ancak bu kadarına yetmektedir. Onun yerine meseleyi ben tavzih edeyim: Sahabe veya Tabiun’dan birisinin, içtihada açık olmayan bir meselede söylediği söz Usul kitaplarında ve Hadis şerhlerinde “hükmen merfu” olarak nitelendirilir. Efendimiz (s.a.v)’e açıkça izafe edilmediği halde bu söze “merfu” hükmü verilmesi, Efendimiz (s.a.v)’den başkasından alınmış olabileceğini gösteren bir delil veya karine … Devamını Oku
Bu Hal-i Pür-Melal’e Ağlanır Mı, Gülünür Mü?-6
Perişanlığını her bahiste devirdiği çamlarla daha da katmerli hale getirmede hayli mahir olan bedbaht, akıllara durgunluk verecek bir soğukkanlılık ve aymazlıkla, Mehdi hakkında eser vermiş birkaç müellife, Ka’b el-Ahbâr’ın bu sözünü “hadis-i şerif” olarak niteledikleri iftirasında bulunuyor. Ne Nu’aym b. Hammâd’ın Kitâbu’l-Fiten’inde, ne Ebû Amr ed-Dânî’nin es-Sünenu’l-Vâride fi’l-Fiten’inde, ne de daha sonraki kaynaklarda mezkûr sözün Ka’b tarafından Hz. Peygamber (s.a.v)’e nisbet edildiğini görmek mümkün. Bütün bu müelliflerin bu söze “hadis” dediğini ispatlamak yerine, onu eserlerinde zikretmiş olmalarını … Devamını Oku
Bu Hal-i Pür-Melal’e Ağlanır Mı, Gülünür Mü?-5
“Mürsel Hadis “Tâbiîn’in, Sahâbe’nin ismini yâd etmeksizin rivâyet ettiği” Hadis-i şerif’lerdir.” buyurarak Ka’b el-Ahbâr’ın malum sözünün “mürsel hadis” olarak görülmesi gerektiğini ima eden, ardından da mürsel hadisi delil olarak kabul eden imamların isimlerini zikreden çapsız kahraman, bu müthiş tesbitini taçlandırmayı da ihmal etmemiş: “Sifil “Mürsel Hadis”in ne demek olduğunu bilmeyecek kadar câhil midir, yoksa sırf inkâr etmek için hakikati gizleyecek kadar gözünü karartmış bir kimse midir?” Sifil mürsel hadisin ne demek olduğunu bilmeyecek kadar cahil değil hamdolsun. … Devamını Oku
Bu Hal-i Pür-Melal’e Ağlanır Mı, Gülünür Mü?-4
İslam kaynaklarında bulunan bir kısım İsrailiyat’ın Ka’b el-Ahbâr’ın eseri olduğunu söylememe fena halde bozulan çapsız kahraman, “Hatemu’l-Evliya” konusundaki ezberinin alt-üst olmasına tahammül edemediği için çözümü bana saldırmakta buluyor. Ne var ki saldırdığı aslında Ebubekir Sifil değil; o, Donkişot’un yel değirmenlerine saldırması gibi, Ka’b el-Ahbâr’ın İsrailiyat’la ilişkisini bize aktaran kaynaklara ve alimlere tosluyor. Ka’b hakkındaki değerlendirmemi,” … imân etmeden önce yahudi olduğu için “Ehl-i İslam’a ait rivayetler arasına girmiş birçok İsrailiyat onun eseridir” diyerek iftirâ etmiştir” ifadesiyle sözüm … Devamını Oku
Bu Hal-i Pür-Melal’e Ağlanır Mı, Gülünür Mü?-3
“… Buna göre kendisinin (…) böyle bir zâtın nesebini diline dolaması sebebiyle, gerçekte kendisinin nesebine dair araştırılması gereken noktalar bulunduğu anlaşılmıştır.” Sadece “zat-ı muhterem”in değil, herhangi bir insanın nesebini “dile dolama”yı düşkünlük, acziyet, hatta “ahlaksızlık” sayarım. Benim söylediğim şey şu: “Zat-ı muhteremin dedesinin Kinde kabilesinden olduğunu nereden bileceğiz? Ortada sadece kendi beyanı var. Bu beyan da delile, hüccete, bürhana şiddetle muhtaç. Aksi halde ayağı topal olan ve bu işlere az-buçuk merakı bulunan herkesin, “Benim dedem Kinde kabilesindendir” … Devamını Oku
Bu Hal-i Pür-Melal’e Ağlanır Mı, Gülünür Mü?-2
Hakikat dergisinin Ağustos sayısında, yıllardır tekrarladıkları teraneleri aktararak bana mukabele ettiğini düşünen kapasite fukarasının beni itham ettiği hususlara tek tek cevap vereceğim. Ta ki cehalet ve taassubun insanı ne hallere sürüklediği ibretle izlensin! “… Ebubekir Sifil, “Hâtemü’l-evliyâ”nın zuhûruna delâlet eden bir Hadis-i şerif’i inkâr etmiş…” İnkâr ettiğim söylenen “hadis-i şerif”(!), daha önce de vurguladığım gibi Ka’b el-Ahbâr’a aidiyeti dahi şüpheli olan bir söz! Bu yazının ilerleyen bölümlerinde bu söz üzerinde yine duracağım. Peki bu söz hatem-i evliyaya … Devamını Oku
Bu Hal-i Pür-Melal’e Ağlanır Mı, Gülünür Mü?-1
Geçtiğimiz ayın 9, 10 ve 15’inde bu köşede, kendisini “Hatem-i Evliya” ilan eden bir zatla ilgili üç yazı okudunuz. Hatem-i Evliya meselesiyle hiç alakası olmadığı halde bu “zat-ı muhterem”in, Ka’b el-Ahbâr’ın bir sözünde geçen “siyah bayraklılar”ın başındaki “ayağı sakat adam” olduğu iddiası üzerine, Ka’b el-Ahbâr’ın bu sözü üzerinde durmuştum. Dikkat çekmeye çalıştığım noktalar kısaca şunlardı: Hatem-i Evliya meselesi ile Ka’b el-Ahbâr’ın “siyah bayraklılar” ve başlarındaki topal kişiden bahseden sözü arasında herhangi bir ilişki yoktur. Bahse konu “siyah … Devamını Oku