Bu Hal-i Pür-Melal’e Ağlanır Mı, Gülünür Mü?-8

Ebubekir Sifil2006, Ağustos 2006, Gazete Yazıları

Ka’b el-Ahbâr’ın –hem de senedi arızalı– bir sözünü büyük bir aymazlıkla “hadis-i şerif” mertebesine çıkaran, sonra da hiç alakası olmadığı halde o sözden Hatemu’l-Evliya çıkaran ve buradan da “zat-ı muhterem”in Hatemu’l-Evliya olduğuna istidlal eden acemi yazarın devirdiği çamlar hakkında bu kadar izahatın yeterli olacağını umarak sözü bugün noktalayacağım. Konu hakkında okuduğunuz yazılardan ortaya çıkan sonucu şöyle toparlayabiliriz:

  1. “Bayraklılar ve Kinde’li topal adam” rivayeti Hz. Peygamber (s.a.v)’in hadisi değil, Ka’b el-Ahbâr’ın sözüdür. Bu zat İsrailiyat nakilcisi olduğu için, kimden aldığını belirtmediği sözleri ihtiyatla karşılamak durumundayız.
  2. Bu sözde Hatemu’l-Evliya ile ilgili en küçük bir ima dahi yoktur. Esasen Hatemu’l-Evliya meselesi el-Hakîmu’t-Tirmizî’den önce dile getirilmiş bir husus değildir.
  3. Mehdi (a.s) öncesi vuku bulacak olaylara el-Berzencî’nin kurgulaması ile bakılacak olursa Şam’dan çıkacak olan Süfyanî ile, aynı dönemde Batı’dan “topal adam” (A’rac), Arap Yarımadası’ndan “kızıl” (Asheb) ve Mısır’dan “alacalı” (Ebka’) çıkacak, aralarında şiddetli savaşlar olacaktır. (Bkz. el-İşâ’a, 92.) Bu anlatıma göre Kinde’li topal adam, tıpkı diğerleri (“kızıl” ve “alacalı”) gibi, savaşan bir grubun liderinden başka bir şey değildir.
  4. Yine Ka’b’a göre bu topal adam batı tarafından gelecek ve Mısır’ı ele geçirecektir. Yani –ille de itibar edilecekse– Ka’b’ın sözü, batı tarafından gelip Mısır’ı istila edecek muharip bir kitleyi anlatmakta ve başlarında da Kinde’li topal bir adam bulunacağını belirtmektedir ki, bu haliyle bu zatın Hatemu’l-Evliya ile uzaktan yakından ilgisi olmadığı açıktır!
  5. Konu hakkında eser verenler arasında Ka’b el-Ahbâr’ın sözünün Hatemu’l-Evliya’yı anlattığını, Hatemu’l-Evliya’nın Kinde kabilesine mensup topal birisi olacağını söyleyen kimse bulunduğunu şahsen bilmiyorum.
  6. Bu söz Hatemu’l-Evliya’yı anlatsaydı ve onunu tayininde belirleyici olsaydı, başta İbn Arabî olmak üzere kendisinin veya başkasının Hatemu’l-Evliya olduğunu söyleyenler bunu mutlak surette dikkate alırdı.
  7. Keza Hatemu’l-Evliya’nın özelliklerini zikredenler arasında, onun ayağının topal olacağını söyleyen birisinin bulunduğu da meçhulümüzdür.

Son olarak bu tartışmadaki üslubumu yadırgayan okuyucular için bir noktayı açıklığa kavuşturmak istiyorum: Mesele Efendimiz (s.a.v)’e ait olmayan bir sözü O’ndan uzak tutma meselesidir. Benim bu tartışmadaki bütün hassasiyetim, öncelikle bu sorumluluğu ifaya yöneliktir.

Bizler herhangi bir kimsenin “veli” olup olmadığını bilmekle mükellef değiliz. Allah Teala bir kimseyi bu mertebeye layık görmüşse kimsenin bir diyeceği olamaz.

Ancak Efendimiz (s.a.v)’e ait olmayan bir sözün O’na nisbet edilmesi karşısında sessiz kalmak, meseleden haberdar olanlar için hoş görülebilecek, cevaz verilecek bir husus değildir.

Şimdiye kadar hiçbir muhatabımın dinine, şahsına, haysiyetine, namusuna  ve –her ne kadar karşı tarafca benimki söz konusu edilmiş ise de– nesebine dil uzatmadım; uzatmam. Ancak tartışmada muhatap durumundaki kişinin konuştuğu dilin, anladığı dil olduğunu da unutmamak gerekir.

Ortada bütün müslümanları ilgilendiren bir mesele varsa –ki burada “bir” değil “birçok” mesele var–, sessiz kalmam, alttan almam ya da idare-i kelam etmem söz konusu olamaz.

Dolayısıyla “sürç-ü lisan ettimse affola” riyakârlığına sığınarak, yazdıklarımın arkasından çekilecek değilim.

Vesselam

Not: İslam alemine hayır, bereket ve esenlik getirmesi niyazıyla Miraç kandilinizi tebrik ederim.

Milli Gazete – 20 Ağustos 2006