Bu Hal-i Pür-Melal’e Ağlanır Mı, Gülünür Mü?-4

Ebubekir Sifil2006, Ağustos 2006, Gazete Yazıları

İslam kaynaklarında bulunan bir kısım İsrailiyat’ın Ka’b el-Ahbâr’ın eseri olduğunu söylememe fena halde bozulan çapsız kahraman, “Hatemu’l-Evliya” konusundaki ezberinin alt-üst olmasına tahammül edemediği için çözümü bana saldırmakta buluyor. Ne var ki saldırdığı aslında Ebubekir Sifil değil; o, Donkişot’un yel değirmenlerine saldırması gibi, Ka’b el-Ahbâr’ın İsrailiyat’la ilişkisini bize aktaran kaynaklara ve alimlere tosluyor.

Ka’b hakkındaki değerlendirmemi,” … imân etmeden önce yahudi olduğu için “Ehl-i İslam’a ait rivayetler arasına girmiş birçok İsrailiyat onun eseridir” diyerek iftirâ etmiştir” ifadesiyle sözüm ona eleştiren bu çapsıza faydası olmaz biliyorum; ama Ka’b hakkında söylediklerimi belgelendirmiş olmak için sadece iki iktibasa yer vereceğim:

ez-Zehebî: “Hz. Ömer (r.a) döneminde Yemen’den Medine’ye geldi. Hz. Peygamber (s.a.v)’in ashabının meclislerinde bulundu. Onlara İsrailî kitaplardan nakiller yapardı…” (Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, III, 489)

İbn Kesîr: (Hz. Mu’âviye (r.a)’ın İmam el-Buhârî tarafından nakledilen, bir önceki yazıda aktardığım sözü üzerine): “Bunun anlamı şudur: Ka’b’dan, lugat anlamıyla ve kasdî olmaksızın yalan sadır olurdu. Çünkü o, haklarında hüsn-ü zan beslediği (İsrailî) kitaplardan nakiller yapardı. Oysa bu kitaplarda uydurma ve düzmece şeyler vardı…” (Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, III, 416.)

  1. Yine Ka’b el-Ahbâr hakkında, “Her ne kadar şahsında güvenilir ise de, sonuçta böyle bir meselede Ka’b el-Ahbâr’ın sözünün herhangi bir kimsenin sözünden daha değerli olmasının hiçbir sebebi yoktur” şeklindeki sözlerim üzerine şöyle diyor: “… Nitekim kendi yazısında bu çelişkisini ele vermiştir (…) Hem bu kıymetli “Tâbiîn”i herhangi biri gibi göstermeye çalışıyor, hem de güvenilir olduğunu itirâf ediyor. Bu ifâde ancak ifâde sahibinin “Tâbiîn”i küçük gördüğüne ve kibrine delâlet eder.”

Donkişotumuz ya “çelişki” kelimesinin anlamını bilmiyor, ya da ne söylediğinden habersiz! Ka’b el-Ahbâr’ın –Hz. Peygamber (s.a.v) adına yalan uydurmama anlamında– şahsında güvenilir olması ile sözünün “bağlayıcı dinî kaynak” hüviyetinde olmaması iki farklı doğrudur; dolayısıyla aralarında çelişki bulunduğu söylenemez. Bunu, “Tabiun’u küçük görmek” olarak takdim etmek ise “laf ebeliği”nden başka bir şey değildir. Zira Tabiî sözünün “ahkâm” sahasında bile delil olup olmayacağı Usul’de tartışılmış bir mesele iken, Ka’b el-Ahbâr’ın “Efendimiz (s.a.v)’e nisbet etmeksizin” (burası önemli!) gaipten verdiği bir haberi “nass” seviyesine çıkarmak neyle izah edilebilir?

Üstelik burada Ka’b el-Ahbâr’ın “özel” bir konumu var: O, İsrailiyat nakilcilerinden birisidir. O, “Yeryüzünde tek karış toprak yoktur ki Allah Teala orada kıyamete kadar cereyan edecek hadiseleri Musa (a.s)’a indirdiği Tevrat’ta zikretmiş olmasın” (İbn Abdilberr, el-İstî’âb, III, 1287; İbn Hacer, el-İsâbe, V, 465) diyen, İsrailiyat kitaplarında haber verildiğini öne sürerek Hz. Ömer (r.a)’in şehid edileceğini önceden söyleyen (oysa kendisi Hz. Ömer (r.a)’e suikast düzenleyenlerle birlikte görülmüştü; el-Kevserî, Makâlât, 39) birisidir! Dolayısıyla onun söylediği sözün dinî bakımdan bir kıymet ifade etmesi için behemehal ya kimden aldığının bilinmesi veya İslamî nasslar’ın tasdikinden geçmiş olması gerekir!

  1. Donkişotumuz, “Sifil’in inkâr ettiği hadis-i şerif” şeklinde bir arabaşlık koymuş ve altında Ka’b el-Ahbâr’ın malum sözünü yine “hadis-i şerif” diye aktararak şöyle devam etmiş: “… Sifil bu Hadis-i şerif’i inkâr edebilmek için Hadis ilminin en temel kurallarını hiçe saydığı gibi; en meşhur ve muteber muhaddisleri, aslında Hadis olmayan bir sözü Hadis kitaplarına almakla itham etmiştir…”

Hemen akabinde üç madde halinde bize “mürsel hadis”in ve “tahric”in ne olduğunu bir güzel öğreterek, Ka’b’ın sözünü eserlerinde “hadis” diye zikreden ulemadan örnekler zikrederek ve bu sözün teknik olarak Efendimiz (s.a.v)’e ait olarak görülmesi gerektiğini ileri sürerek çapsızlığına bir de “ukalalık” ekleyen çokbilmişin bu iddialarını da ilerleyen yazılarda mercek altına alacağım.

Devam edecek.

Not: 7 Ağustos Pazartesi günkü yazının Gazete’de çıkan nüshasında bir karışıklık olmuştur. Yazının doğru şekli aşağıdaki adreslerde görülebilir:

http://www.milligazete.com.tr/index.php?action=show&type=writersnews&id=7650

http://www.ebubekirsifil.com/index.php?sayfa=detay&tur=gazete&no=520

Milli Gazete – 12 Ağustos 2006