Eminevim’in, insanları faize bulaşmadan ev/otomobil sahibi yapmak amacıyla ortaya koyduğu “Elbirliği” sistemi hakkında bir okuyucu sorusuna cevaben yazdıklarım, konu hakkında daha önce olumsuz görüş beyan etmiş bazı hocaların yazdıkları gerekçe gösterilerek tereddütle karşılandı. Konu hakkında daha önce fetva mahiyetinde görüş belirtenler, “Elbirliği” sisteminin “şartlı borçlanma” ya da “madumun satışı” gibi hususlar ihtiva ettiği, dolayısıyla caiz olmadığı gerekçesiyle bu sistemin meşru/caiz olmadığını söylemişler. Herşeyden önce şunu belirtelim ki, bugünkü ekonomik şartlar altında insanların ev ve araba sahibi olması … Devamını Oku
İsrail’in Gazze Saldırısı Ve Suriye Meselesi Üzerine
Suriye’de yaşananlar konusunda ne düşündüğümü daha önce muhtelif yazılarda ifade etmeye çalıştım. Genetik katil İsrail’in Gazze’ye düzenlemekte olduğu son saldırılar dolayımında mesele bir kere daha ve farklı bir veçhesiyle gündeme geldi. İddia şu: Bir kere şunu hatırlatalım: İsrail 1967 savaşında sınırlarını hayli genişletti ve bu cümleden olarak Golan tepelerini de işgal etti. 1970’ten bugüne kadar 40 küsür yıldır Suriye’yi yöneten Esed ailesi bu işgali sona erdirmek ve kaybettikleri vatan toprağını geri almak için hiçbir şey yapmamıştır. İkinci … Devamını Oku
Dayanışma Sandığı Uygulaması Ve Eminevim Örneği
Eminevim tecrübesinin, ekonomik pek çok aktüel problemin çözümüne ilham kaynağı olmaktan öte, fiilî bir örneklik teşkil edebileceğini, ettiğini söylemek gerçeğin ifadesi olacaktır. Bu yazıyı yazmadan önce kendilerinden istediğim dokümanı esas alarak bu son derece önemli tecrübe hakkında, konuya duyarlı kamuoyunun bilmesinde fayda mülahaza ettiğim hususları maddeler halinde ifade edeyim: “Elbirliği” adını verdikleri sistemi 1991 yılında hayata geçirmişler. Öncelikli faaliyet alanını, Eminotomotiv iştirakçilerinin araba ihtiyacını karşılamak oluşturmuş. 2005 yılına kadar bu çalışmayı örnek bir titizlikle sürdürmüşler. 2005 yılında … Devamını Oku
Hicret 1434
Bizim büyük yürüyüşümüz aslında Hz. Adem (a.s) ile başladı. Peygamberlerin tamamı Müslüman olduğu, ilk insan da bir peygamber olduğu için, insanlığın tarihi, aynı zamanda İslamlığın tarihidir. Dolayısıyla umumî anlamda İslam tarihinin inişli-çıkışlı seyri, tıpkı varlığımızı kuşatmış bulunan oluş-bozuluş yasasının tezahürleri gibi düşe kalka Efendimiz (s.a.v) zamanına kadar geldi. Hususi anlamda İslam tarihi O’nunla birlikte başladı. Tıpkı umumi anlamdaki tarihimizde olduğu gibi, hususi anlamdaki tarihimizde de inişler-çıkışlar oldu. Mekke döneminin çileli yılları, demire şekil vermek için ısıtılıp dövülmesi … Devamını Oku
Dayanışma Sandığı Uygulaması Ve Eminevim Örneği
Ramazan’la birlikte ara verdiğimiz Okuyucu Soruları faslına kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bu arada hayli birikmiş bulunan soruların cevaplarının 2013 yılına sarkacağını da haber vermiş olayım. Soru “Hocam ben evli, iki çocuk babası bir kardeşinizim. Yıllardır babamlarla aynı evde oturuyoruz. Tabi haliyle birtakım sıkıntılar yaşadığımız oluyor maddi manevi bakımdan. Evimi ayırıp herkesi rahat ettirmek istiyorum. Bir yandan da yağmurdan kaçarken doluya tutulma durumu var. Yani ev alalım derken hiçbir şekilde içime faiz şüphesi gelmesini istemiyorum. Sizce ne yapmalıyım? … Devamını Oku
Rü’yet Mi, Hesap Mı? – 2
Allah Teala kâinata bir nizam koymuştur. Yıldız kümeleri, galaksiler, samanyolları gibi dünya da, ay ve güneş de o nizam doğrultusunda hareket ve deveran ederler. Bu çerçevede ayın, hangi zaman diliminde hangi menzile uğrayacağı, dünyadan görünüşünün hangi zaman diliminde ne şekil alacağı ve hilal halinin dünyanın neresinden ne zaman görülebileceği de hesapla ortaya konulabilir. Hilalin tesbitinin rü’yete (çıplak gözle görmeye) gerek olmaksızın, hesap ve astronomik gözlemle şaşmaz bir şekilde yapılabileceğini söyleyenler özetle bu argümandan hareket ediyor. Ama hemen … Devamını Oku
İran’la Derdim Ne?
“Arap Baharı” denilen süreç başladığında, İslam Dünyası’na nizamat verme hedefinden vazgeçmeyen ABD ve Batı’nın metot değiştirip postmodern bir “ikna süreci” başlattığı ve bundan sonra daha “yumuşak” manipülasyınlarla karşılaşmaya hazır olmamız gerektiği doğrultusunda yazılar yazdığımı okuyanlar hatırlayacaktır. Hatta İslam Dünyası’nın “kendi zaliminden kurtulma” iradesini bile gösteremediğini, bizi bizim zalimlerimizden Batılıların kurtarması gibi bir zilletin hiçbir izahının olamayacağını yazmıştım. Geldiğimiz noktada samimi kanaatim şudur: Libya’da ve Tunus’ta neler olduğu ve gidişatın nereyi gösterdiği konusunda hala mutmain değilim. Yeni yönetimlerin … Devamını Oku
Rü’yet Mi, Hesap Mı?
Bu sene de İslam Dünyası bu tartışmayı tekrar yamamak durumunda kaldı ne yazık ki. Bildiğim kadarıyla Türkiye ve birkaç Balkan ülkesi 25 Ekim Perşembe gününü Kurban bayramı olarak ilan ederken, 22 civarında ülke 26 Ekim Cuma’yı, yine birkaç ülke de 27 Ekim Cumartesi’yi Kurban Bayramının birinci günü olarak ilan etti. İhtilafın 1 gün olması artık alıştığımız bir durumdu. Hilalin tesbininin 2 günlük bir fark gösterebildiğine!! bu sene muttali olduk! Meseleye geçmeden önce bir noktanın altını kalın bir … Devamını Oku
Ulemanın “Usul” Çalışmalarını Nasıl Algılamalı?-4
DİB toplantısı için hazırladığım müzakere metninin özetinin son kısmını arz ederek bugün bu seriyi tamamlayacağım. Zira sırada bekleyen önemli hususlar var… C ve D. İcma ve Kıyas üzerinde bizzat kimi “klasik” alimler tarafından ortaya konmuş farklı görüşler bulunduğu malum olduğuna göre, tebliğin ortaya çıkarmayı hedeflediği yapı içinde bu ihtilafların da tatminkâr izahı bulunmalıydı diye düşünüyorum. Öte yandan tarihte ortaya çıkmış olan ve bugün de kendisini yeni söylemlerle ifade eden birçok Kelamî fırka, yukarıdaki 4 husus üzerinde şu … Devamını Oku
Ulemanın “Usul” Çalışmalarını Nasıl Algılamalı?-1
Başlığı “Klasik Anlama Usullerini…” diye de koyabilirdim. Ancak her konuda olduğu gibi bu konuda da “klasik-yeni” şeklindeki kategorizasyonun aldatıcı olabileceğini düşünüyorum. Gerekçesi, “Kur’an ve Sünnet’in Anlaşılması ve Yorumlanmasında Yöntem Meselesi” başlıklı konuyu tartışmak için oluşturulan İhtisas Toplantısı’na hazırladığım müzakere metninde mevcut. Bu metnin kısaltılmış halini birkaç yazı halinde görüşlerinize sunacağım: Dr. Tahsin Görgün’ün tebliğini, “Klasik Anlama Yöntemlerinin İmkân ve Sınırları” meselesinin “zemini” üzerine kurgulaması, oldukça isabetli bir yaklaşım. Zira tebliğ sahibinin de ısrarla altını çizdiği gibi bu … Devamını Oku