Dayanışma Sandığı Uygulaması Ve Eminevim Örneği

Ebubekir Sifil2012, 2012 Yılı, Ekonomi, Gazete Yazıları, Kasım 2012, Kasım 2012 OS, Konularına Göre, Okuyucu Soruları

"Okuyucu Soruları" fazlında Eminevim tarafından ortaya konulan "Elbirliği" sistemi üzerine yazdıklarım tartışılıyor. Lehte ve aleyhte görüş beyan edenler, açıklama isteyenler ve muallakta kalanlar var. [fotoğraf: hecpharm.com]

Ramazan’la birlikte ara verdiğimiz Okuyucu Soruları faslına kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bu arada hayli birikmiş bulunan soruların cevaplarının 2013 yılına sarkacağını da haber vermiş olayım.

Soru


“Hocam ben evli, iki çocuk babası bir kardeşinizim. Yıllardır babamlarla aynı evde oturuyoruz. Tabi haliyle birtakım sıkıntılar yaşadığımız oluyor maddi manevi bakımdan. Evimi ayırıp herkesi rahat ettirmek istiyorum. Bir yandan da yağmurdan kaçarken doluya tutulma durumu var. Yani ev alalım derken hiçbir şekilde içime faiz şüphesi gelmesini istemiyorum. Sizce ne yapmalıyım? Bana bir yol gösterin. Allah razı olsun.”

Cevap


Öncelikle bu kardeşimize ve onun durumunda olanlara Allah yardım etsin diyelim.

En sık karşılaştığım sorulardan birisi bu. Ev veya araba (ki günümüzde ortalama bir araba da artık “havaic-i asliyeden” sayılmalıdır) sahibi olmak isteyen insanlar iki seçenekten birini tercih ediyor genellikle: Ya faizle çalışan bankalardan kredi alıyorlar, yahut katılım bankalarına gidiyorlar.

İslamî hassasiyetini kaybetmemiş kesimler faizli bankalara bulaşmak istemiyor tabii olarak. Dolayısıyla katılım bankaları tek seçenek olarak duruyor gibi. Elbette katılım bankaları günümüz şartlarında faizsiz bankacılığın pekala mümkün olabileceğini göstermeleri bakımından son derece önemli bir fonksiyon ifa ediyor.

Yeri gelmişken bazı kardeşlerimizin aklına takılan bir hususa kısaca değineyim: Katılım bankalarının “kâr payı” oranlarının faizli bankaların verdiği faiz oranlarıyla genellikle aynı seviyelerde seyretmesi, “aralarında ne fark var?” gibi bir istifham doğuruyor. Ancak bu durum katılım bankalarının faizle çalıştığını göstermez. Katılım bankaları ayrı bir ekonomik sistemde çalışmıyor. Onlar da faizli bankalarla aynı ekonomik şartlarda çalışmak, ayakta kalmak ve rekabet etmek zorundalar. Dolayısıyla bu tablo onların çalışma sistemlerinden şüphe etmek için makbul bir gerekçe teşkil etmez.

Ancak burada da birtakım problemler bulunduğunu söylememiz lazım. Leasing sistemiyle çalışan katılım bankalarının gözettiği kâr oranları kimi zaman faizli bankaların aldığı kredi faizi oranlarının çok üstüne çıkabiliyor. Bu durum da faize bulaşmama hassasiyetiyle katılım bankalarına koşan mütedeyyin insanları gerçekten zor durumlara sokuyor.

Yine de günümüz şartlarında katılım bankaları hiç yoktan elbette iyidir; yaşamalı ve yaşatılmalıdır.

Ancak burada faize bulaşmak istemeyen insanların tek seçeneklerinin katılım bankaları olmadığının altını çizelim. Önümüzde yılların tecrübesiyle çok başarılı işlerin altına imza atmış bir EMİNEVİM tecrübesi var.

Önümüzdeki hafta bu tecrübeden ayrıntılı olarak bahsedeceğim inşaallah.

11 Kasım 2012 – Milli Gazete