Abdülaziz Bayındırın bu konuşmada delil olarak gösterdiği ayetleri aşağıda zikredeceğim. Kur’an-ı Kerim’de onlarla benzer muhtevada başka pek çok ayet mevcuttur. Onları da bu bağlamda zikrederek meselenin mahiyetini tahlile geçeceğim.
Sünnet İnkârcılarının Zihniyet Ataları
Modern zamanlar, pek çok İslamî hüküm, değer ve inancın bizzat Müslümanlara tartıştırıldığı zaman dilimleri olarak kayda geçiyor. Her ne kadar biz benzer bir durumun Sahabe kuşağı henüz hayattayken yaşandığını görüyor isek de, arada önemli bir fark var: O dönemlerde bu meseleleri tartışanlar, Müslüman toplum tarafından hiçbir zaman benimsenmemiş, hep eğreti durmuş, hep “heretik/sapkın” olarak değerlendirilmiştir. Bugünse bilhassa Osmanlı’nın tarih sahnesinden çekilmesiyle birlikte, bir devlet gücünü, bir sermaye birikimini arkasına alan bu tür yapılanmalar, elde ettikleri imkânlarla bid’atlarının … Devamını Oku
Yine Suriye – 3
“Suriye’de yönetime kaşı ayaklananları Batı silahlandırıyor ve destekliyor” şeklindeki argümana gelince, birkaç kere yazmıştım, tekrar edeyim: Suriye’de bugün yönetime karşı silahlı mücadele veren halk, “Arap Baharı” sürecinin başlangıcında silah kullanmamak için hayli direndi. Sadece Esed yönetiminin yıllardır vaat ettiği reformları hayata geçirmesi talebiyle gösteri yapan insanlar vardı meydanlarda. Ancak yönetimin bu gösterilere mukabelesi kan dökmek şeklinde olunca ve bu tahammül edilemeyecek boyutlara ulaşınca silah kullanmak zorunda kaldılar. Suriye’de yönetime karşı direnenlerin Batı tarafından silahlandırıldığı meselesine gelince; yönetime … Devamını Oku
Yine Suriye–2
Geldiğimiz noktada, bilhassa İslamî değerleri hayata aktarmak gibi bir hedefi olan ve bunu Allah’ın izniyle ve arkasına aldığı büyük halk desteğiyle yapabilecek konumda bulunan Mısır, İran’ın, “İslam dünyasında Batı’ya kafa tutan tek ülke” söylemini boşa çıkartması dolayısıyla dikkatle takip edilmelidir. Bu aşamada gerek içeriden, gerekse dışarıdan Mısır’ı köşeye sıkıştırmaya çalışan güçlerin tezgâhlarına özellikle dikkat edilmelidir. Öte yandan BOP, eğer ABD’nin bölgedeki hâkimiyet alanlarını güçlendirmesi ve genişletmesi anlamına geliyorsa şu soruyu kendimize tekrar tekrar sormamız lazım: ABD’nin, Irak’ı, … Devamını Oku
Yine Suriye
Suriye’de yaşananlar bağlamında, mazlumun yanında zalimin karşısında durmamız gerektiğini yazdıkça/söyledikçe bazı okuyucuların ithamkâr tutumlarıyla karşılaşıyorum. Suriye muhalefetini birleştiren bu mesele bizi birbirimizden ayırıyor. İçler acısı bir durum… Şu anda Suriye’de olanları “ABD/Batı oyunu” olarak niteleyenlerin hareket noktaları şunlar: Bölgede öteden beri bilinen ve adım adım uygulamaya konulan bir BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) var. Suriye olayları bu planın bir aşamasından başka bir şey değil. BOP’un nihai hedefi ise büyük İsrail. Merhum Hocamız yıllar evvel bu gerçeğe işaret etmiş … Devamını Oku
“Amâ’ Hadisi”
Bir kardeşimiz, Allah Teala’ya mekân isnadı anlamına gelen ve “amâ’ hadisi” diye bilinen rivayetin durumunu sormuş. Ebû Rezîn’den (R.A.) nakledildiğine göre kendisi şöyle demiş: “Ya Resulûllah” dedim, “Gökleri ve yeri (veya mahlûkatı) yaratmadan önce Rabbimiz neredeydi?” Şöyle buyurdu: “Bulutta idi; (bulutun) altında da hava yoktu, üstünde de. Sonra Arş’ını su üzerinde yarattı.” Genellikle böyle tercüme edilen bu hadis et-Tirmizî ; İbn Mâce , Ahmed b. Hanbel, İbn Hibbân , et-Taberânî ve daha başkaları tarafından rivayet edilmiştir. İmam … Devamını Oku
İlmî Hassasiyet ve Holiganlık
Özellikle son çeyrek asır içinde din adına icra-i faaliyet eden bazı kesimlerde aslî varoluş zeminimizden uzaklaşma, giderek kendi tarihine, kültürüne ve kimliğine yabancılaşma eğilimi gözleniyor. Bu süreç, bu topraklarda asırlar içinde vücut bulmuş muazzam müktesebata yabancılaşmanın neticesidir. Osmanlı’nın hüküm sürdüğü geniş coğrafyayı gözünüzün önüne getirin. O kadar farklı etnik ve dinî yapıyı bir arada tutmak elbette pek çok unsrun yanında muazzam bir zihnî, ilmî performansa ihtiyaç gösterir. Bunun neticesi olarak Osmanlı, o geniş coğrafyada bu coğrafyaya mahsus … Devamını Oku
“Süt meselesi”nin Farklı Boyutları
Perşembe gecesi Diyanet TV’de, bir AB dayatması olduğu söylenen Süt Bankası meselesini konuştuk. Ne kadar iyi niyetle gündeme getirilmiş olursa olsun ve ne denli sıkı denetim altına alınırsa alınsın, “Süt Bankası” uygulamasının toplumsal bilinç oluşmadıkça mutlaka mahzurlu sonuçlara yol açabileceğini konuştuk, konuşuyoruz. Buna toplumumuzda çok da ihtiyaç olmadığını düşünüyoruz. Nesil emniyetini ihlal edeceği endişesini taşıyoruz. Birbiriyle evlenmesi haram olan insanlar asında evlilikler oluşmasına sebebiyet verebileceğini düşünüyoruz. Bütün bunlar doğru. Ama meselenin bir de şöyle bir yönü var: … Devamını Oku
“Müçtehit” Muhammed Abduh ve “Sir” Muhammed İkbal
70’li ve 80’li yılların, bu coğrafyanın İslam’la irtibatını yeniden keşif “macerasında” önemli bir yeri vardır. Bu, kimi artıları yanında, telafisi hayli zor bir “savrulma”yı da beraberinde getirmiştir. Keskin bir “redd-i miras” anlamına gelen Cumhuriyet’le birlikte kendi köklerimizle irtibatımızın kesildiği bir vaka. Ama bütün sorumluluğu Kemalist ideolojiye yükleyip hedef saptırmanın da bir anlamı yok. Tercüme furyasının son derece kontrolsüz biçimde alıp başını gittiği o dönemlerde bu toprakların müktesebatının Risale-i Nur’dan ibaret olduğu gibi bir kanaatin oluşmasına kimler vesile … Devamını Oku
“Levlâke” Rivayeti ve “Nur-u Muhammedî” Meselesi – 12
Serinin bu son yazısında muhtemel bir itiraza kısaca değineyim: Denebilir ki: “Kur’an’da Efendimizin (S.A.V.), kendisine vahiy gelmeden önce, ‘Kitap nedir, iman nedir bilmediği’ , ‘yolunu şaşırmış bir halde olduğu’ haber verilmektedir. Bu ve benzeri nasslar, Efendimizin (S.A.V.) ‘peygamberlik’ vasfını ancak 40 yaşında haiz olabildiğini açık biçimde göstermektedir. Eğer Efendimiz (S.A.V.), Hz. Âdem’e (A.S.) henüz ruh üfürülmeden önce peygamber olmuş olsaydı, Kur’an tarafından bu şekilde zikredilmesi söz konusu olmazdı. Bu durumda O’nun Hz. Âdem (A.S.) yaratılış sürecini tamamlamadan … Devamını Oku