Soru Harun Yahya, Cennet Cehennem adlı kitabında insanların cehenneme girdikten sonra (bir daha) çıkamayacağını ve cehennemin ebedi olduğunu söylüyor. Bunu ayetlerle kanıtlıyor. İnsanların, günahlarının cezasını çektikten sonra cennete gireceği (inancı)nin bir hurafe olduğunu söylüyor. Bu konuda bilgi verir misiniz? Cevap Harun Yahya’nın, soruda yer aldığı gibi Cennet Cehennem adlı bir kitabının varlığından haberdar değilim. Ancak onun Ölüm Kıyamet Cehennem adlı bir kitabının bulunduğunu biliyorum ve soruda yer alan hususlar, yaklaşık olarak aynı ifadelerle bu eserde geçmektedir. Önce … Devamını Oku
Müteferrik
Soru Altın ve ipek (erkeklere) niçin haram kılınmış olabilir? Tek sayıların çift sayılara ve sağın sola üstünlüğünün mantığı nedir? (Örneğin helaya sol, mescide sağ ayakla girmek vs.) Cevap Gerek bu köşede, gerekse başka yerlerde bir hususu ısrarla vurgulamaya çalışıyorum: Mü’minlerin Kur’an ve Sünnet’le ilişkisi, bu iki kaynağı, “anlamak”tan başlayıp, onları “içselleştirme”ye kadar giden bir süreci içerir. Burada “içselleştirme” kelimesiyle ifade ettiğim vakıa, Kur’an ve Sünnet’in mü’minde “tecessüm” etmesi tarzında kendini gösterir. “Kur’an’dan başka kaynak tanımayız” teranesi ile … Devamını Oku
Nikâh
Soru (…) Almanya’da yaşıyoruz. (…) Sizden bir konuyu Allah rızası için öğrenmek istiyorum. (…) Çocuklarımız, kızlarımız Almanya’da ve Alman toplumu içinde yaşıyorlar. Bu çocuklarımızın bazıları İslam’ı biliyor, bazıları bilmiyor, bazıları ise az biliyor. (…) İkinci bir grup var ki bu bizi derinden düşündürmektedir. Bu grupta olanlar (kızlar), evet, her nasılsa Alman delikanlıyı sevmiş, geri dönüşü de mümkün görünmüyor. Evlenmeye karar vermişler, resmi işlemler tamam; delikanlı İslam’ı kabul etmese de evlenmeye karar verilmiş. Ancak kızımız vicdan azabı çekiyor, … Devamını Oku
Okuyucu Soruları-17 Sahabe
Buraya alamayacaım kadar uzun alıntılar içeren e-mailinde bir kardeşim, Sahabe konusunu ele almamı istemiş. Gönderdiği e-mailde yer alan alıntılarda, kimlere sahabî deneceği konusunda farklı birkaç nakil yer alıyor. Bu nakilleri kaynağından araştırarak tekit etme ihtiyacı duymadım. Zira mezkûr nakillerin, Ehl-i Sünnet‘in sahabî sayarak hürmet gösterdiği bazı isimlerin cerhine yönelik olduğu, dolayısıyla hangi cenahtan geldiği açık. Bu konuda burada yapmayı tercih edeceğim şey, Ehl-i Sünnet‘in Sahabe anlayışını ve bu anlayışın altında yatan gerekçeleri kısaca tekrarlamaktan ibaret olacak. Bilindiği … Devamını Oku
Okuyucu Soruları-16 Suç-Ceza Dengesi
Soru: Sayın yazar. İslam’da ceza, suçun misli kadardır. Bu, Allah’ın kanunudur ve Kur’an-ı Kerim’de de böyle yazar. Yani bir suç bilerek de işlense, cezası kendine eşittir. Şimdi nasıl olur da bir gün orucumu bozdum diye altmış gün oruç tutuyorum? Ha, belki iyi niyetle sonradan birileri bunu İslamiyet’e sokmuş olabilir. İyi niyet: İnsanların kolay bir şekilde orucunu bozmasını engellemek. Kötü sonuç: Oruç tutmak isteyip te kendine güvenemeyenlerin oruç tutmasını engellemek. Yani insan diyor ki: Bir gün oruç tutmayı … Devamını Oku
Okuyucu Soruları-15 Müçtehid İmamlar ve Hadis
Son üç yazıya konu olan soruda yer alan ve soru sahibinin atıfta bulunduğu kişi (veya kişiler) tarafından ileri sürülen iddia üzerinde duracağım bugün. Bu iddiayı önemsememin sebebi, bilgi eksikliğinden kaynaklanan önemli tesbit hatalarına yol açması ve kendisine zihinlerde yer edinebilmesidir. Hatırlanacağı gibi soruda “Eğer oruç keffareti fetvasını veren alimler, ilgili rivayetin Ahmed b. Hanbel‘in el-Müsned‘indeki varyantını görmüş olsalardı öyle fetva vermezlerdi” tarzında bir tesbit nakledilmişti. Hadis tarihi ve Hadis-Fıkıh ilişkisi konusunda az-buçuk mürekkep yalamış olan hemen herkes … Devamını Oku
Okuyucu Soruları-12 Oruç Keffareti-I
Soru: Kasten oruç bozanlar için 60 gün keffaret orucu var mıdır? Böylesi önemli bir hüküm neden Kur’an’da yok? (Oruç keffareti konusunda) alimler arasında çok büyük ihtilaflar var. Hanefî ve Malikî mezhebinde cinsel temas ve yeme-içme keffareti gerektirirken Şafiî, Hanbelî ve Şiiler’de yalnız cinsel temas keffareti gerektiriyor. Malum, bir insanın 60 gün oruç tutmasıyla tutmaması arasında dağlar kadar fark var. Bazılarına göre de keffaret yok. (Said b. Cübeyr, Katade, İbrahim en-Nehaî bu görüşteymiş. Ayrıca Mustafa İslamoğlu, Musa Carullah … Devamını Oku
Bir “Hadis”
“Bir rivayette Ebu Hureyre vefat edeceğini hissettiği vakitte ilmi ketmetmiş olmaktan korkarak etrafındakilere şöyle dedi: Resul-i Ekrem’den (A.S.M.) öğrendiğim Ahir zamanda vukua gelecek harblerle alakalı haberleri size bildireyim mi? Onlar: ‘Evet bize haber ver. Bunda bir beis yoktur Allah seni hayırla mükafatlandırsın’ dediler. Bundan sonra Ebu Hureyre sözüne devâm ederek dedi ki: ‘Hicretten bin üç yüz (1300) sene sonraki akidlerden birkaç akid say. O vakit Rumların meliki bütün dünya ile harb etmek ister. Allahu Teala da o … Devamını Oku
Mehdi, Deccal, Nuzul-i İsa (as)
Soru: Mehdi, Deccal, İsa’nın yeryüzüne ineceği vs. türünden şeylere inanmamak küfür müdür? Şafii diyor ki: Bunlara inanmayanlar tekfir edilemez. Çünkü bunların kesinliği yoktur. Sadece zandır. Mevdudi de bu anlamda açıklamalar yapıyor. Malum, Mehdi, İsa’nın ineceği vs. rivayetleri bir hayli çelişkili. İsa’nın nereye ineceği bile kesin belli değil bu rivayetlere göre. Cevap: Gerek Mehdi (a.s)’ın zuhuru ve Deccal‘in hurucu, gerekse Hz. İsa (a.s)’ın nüzulü, münferit rivayetler yanında genellikle “eşrâtu’s-sâ’a” (kıyamet alametleri) ile ilgili rivayetler meyanında aynı bağlam içinde … Devamını Oku
Okuyucu Soruları
Bu köşenin takipçisi olan okuyucular, 2001-2002 arasında aynı başlık altında yaklaşık 10 hafta devam eden –oldukça önemsediğim sorulara cevap sadedinde– 25 kadar yazı okuduklarını hatırlayacaklardır. Millî Gazete‘de yazmaya başladıktan sonra –özellikle son iki yıldır– bir kısmı bu köşeye yansıyan, ama büyük çoğunluğu internet ortamında bir anlamda “kapalı devre” cereyan eden soru-cevap süreci kesintisiz bir şekilde sürüyor. İnşaallah en geç Ramazan ayının başında faaliyete başlayacak olan web sayfasında bu sorular arasından seçilen bir demeti ve cevaplarını ayrı bir … Devamını Oku