Vahyin temel hedefinin barış, özgürlük, adalet, eşitlik, zenginlik, gelişme/kalkınma, refah… gibi “temel ilkeler”in gerçekleştirilmesi olduğunda bütün modernistler görüş birliği içindedir. “Önemli olan bu ilkelerin hayata geçirilmesidir. Bunun yolu/metodu önemli değildir” derler. Bu sebeple İslam’ın toplumsal hayatı düzenlemeye matuf bağlayıcı hükümler/kalıplar getirmediğini, bahsi geçen ilkelere ulaşmak için her tarih ve coğrafyada farklı modeller ortaya konulabileceğini söylerler.
İslam’a, kaynaklarına ve Müslümanların tarihi tecrübelerine “Batılı bir müslüman entelektüel” gözüyle bakan Tarık Ramazan’ın iddia ve eleştirilerinin temelinde de bu bakış açısı mevcut.
Bunun … Devamını Oku
Karaman Hoca Ve Taha Akyol-4
Bir önceki yazıda Karaman hocanın, recmin “hadd” değil, takdiri ve uygulaması yöneticilere bırakılmış “ta’zir” türünden bir ceza olduğunu söylediğini görmüştük. Yazının sonunda bunun problemli bir tesbit olduğunu belirtmiş ve gerekçesi üzerinde bugün duracağımı söylemiştim. Evet, bu, problemli bir yaklaşımdır; zira:
Zina eden bekâr bir kimseye içtihadla değiştirilemeyecek bir ceza (hadd) verilmesini hükme bağlayan vahyin, aynı suçu evli birisi işlediğinde içtihada açık bir alan öngördüğünü söylemek Karaman hocanın kendi mantalitesi açısından mümkün değildir. Çünkü “Bekârlık bir tahrik sebebi olduğu … Devamını Oku
Çeşitli Meseleler-5
Seferde nafile kılmanın hükmü nedir?
Seferde (yolculuk halinde) nafile namaz kılmanın cevazı konusunda mezhepler arasında ittifak vardır. Efendimiz (s.a.v)’in, sefer halindeyken hayvanının üzerinde nafile namaz kıldığı, bir çok sahabîden sahih senedlerle nakledilmiş ve bu rivayetler bütün mezhepler tarafından hükme medar kılınmıştır.[1]Geniş bilgi ve rivayetler için bkz. el-Cassâs, Muhtasaru İhtilâfi’l-Ulemâ, I, 315; İbn Abdilberr, el-İstizkâr, VI, 120 vd.; Vehbe ez-Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî ve Edilletuh, … Continue reading jQuery(‘#footnote_plugin_tooltip_3761_5_1’).tooltip({ tip: ‘#footnote_plugin_tooltip_text_3761_5_1’, tipClass: ‘footnote_tooltip’, effect: ‘fade’, predelay: 0, fadeInSpeed: 200, delay: 400, fadeOutSpeed: … Devamını Oku
Karaman Hoca Ve Taha Akyol-3
Valide hanımın rahatsızlığı sebebiyle aksayan hususlardan biri de bu seri yazı. Aradan önceki son yazıda, Prof. Dr. Hayreddin Karaman hocanın recm cezası konusundaki görüşlerinin “Eski Karaman-Yeni Karaman” şeklinde “dönemsel” bir ayrıma tabi tutularak okunması gerektiğinin altını çizmiş ve konuyla ilgili “Yeni Karaman” dönemine ait yaklaşıma örnekler vermiştim.
“Eski Karaman” dönemine gelince, aşağıdaki alıntılar bu döneme ait görüşleri yansıtıyor:
“İslâm’ın bir bütün olarak yaşandığı zeminde evli olan kişi, eşinden memnun değilse ayrılabilir. Memnun olmayan erkek ise ayrılma yanında ikinci bir … Devamını Oku
Bir Açıklama
Annemin hastalığı dolayısıyla yazılara ara verdiğim süreçte yaşanan bir gelişme dolayısıyla, aradan sonraki ilk yazıyı bir “açıklama” yazısı olarak tasarlamak zorunda kaldım. (Bu arada telefon ederek, e-posta göndererek anneme şifa dileklerinde bulunan bütün dostlara bir kere de buradan teşekkür ederim.)
Söz konusu gelişme Rıhle dergisinin dağıtımıyla ilgili bir yazım dolayısıyla yaşandı. Yazılara ara vermek zorunda kaldığım sürecin başında yazı işleri müdürümüz muhterem Necdet Kutsal’ı arayarak durumu bildirdim ve yazılara bir süre ara vermek zorunda kaldığımı köşemde okuyucuya uygun … Devamını Oku
Hastahaneler Ve Doktorlar-1
Annemin amansız rahatsızlığı dolayısıyla ister istemez içli-dışlı olduğumuz hastahaneler ve doktorlar hakkında ne zamandır yazmayı düşünüyordum. Kısmet bugüneymiş. Bu yazıyı bir “şikâyetlenme” ya da “derdini paylaşma”dan çok, bir “görev”i yerine getirme anlayışı içinde kaleme alıyorum. Bu mesele bu ülkede “kangren” olmuş da haberimiz yokmuş!
Aslında bu süreçte ailece yaşamakta olduğumuz problemleri ayrıntılı olarak anlatmak için bir köşe yazısı kifayet etmez. Ben yine de özetleyerek aktarmaya çalışayım.
Annemin kafasında (beynin arka tarafında) bir kitle olduğu teşhisi bundan 6 ay kadar … Devamını Oku
Çeşitli Meseleler-4
Şia hakkında Ehl-i Sünnetin duruşu ve tutumu nasıl olmalıdır, Şiilerin inançları küfre götüren bidat mıdır?
Bu soruya daha önce muhtelif vesilelerle cevap vermiştim.[1]Bkz. Sana Din’den Sorarlar, I, 245 vd. jQuery(‘#footnote_plugin_tooltip_3422_9_1’).tooltip({ tip: ‘#footnote_plugin_tooltip_text_3422_9_1’, tipClass: ‘footnote_tooltip’, effect: ‘fade’, predelay: 0, fadeInSpeed: 200, delay: 400, fadeOutSpeed: 200, position: ‘top center’, relative: true, offset: [-7, 0], }); Burada özet olarak şunları söyleyebiliriz: İnsanı küfre düşüren haller ve sözler vardır. Kendisinden bu hal ve sözlerden biri –herhangi bir baskı söz konusu olmaksızın, bilerek, isteyerek, … Devamını Oku
Karaman Hoca Ve Taha Akyol-2
Taha Akyol’un, “diyânî hüküm-kazâî hüküm” ayrımından laiklik çıkaran yaklaşımının temel yanılgısı, söz konusu tasnifin ilk kısmını oluşturan “diyanî hüküm” tabirindeki “diyânî” kelimesinin “dinsel” anlamına geldiği düşüncesinden kaynaklanıyor. Bu bakış açısına göre “kazâî hüküm”deki “kaza” da “seküler hukuk”u ifade ediyor kaçınılmaz olarak!
Oysa bu tabirlerin ikisi de Fıkhî olmakla “dinî” karakterlidir ve “diyânî” olan da “kazâî” olan da “din içi” hükümleri anlatır. Aralarındaki farklılık ise hangi merci tarafından ortaya konuldukları noktasındadır. “Diyânî” hükmün sadır olduğu merci “müftü”dür ve bu … Devamını Oku
Karaman Hoca ve Taha Akyol-1
Bugünlerde, akademik hayatının 50. yılı münasebetiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. tarafından düzenlenen program dolayımında konuşuluyor Prof. Dr. Hayreddin Karaman. Milli Gazete de Cumartesi günü tam sayfa sayılabilecek bir yer ayırmıştı konuya.
Elbette 50 yılı ihata eden bir süreklilik içinde bir alana emek vermek, faaliyet alanı içinde “en iyilerden” sayılmak her faniye nasip olmuyor. Bu noktada Karaman hocanın, dert/dava edindiği hususlarda örnek alınacak bir cehd-u gayret sergilediğinin altını kalın çizgilerle çizmemiz lazım.
Bu yazının konusunu, Karaman hocanın kendi çizgisi … Devamını Oku
Çeşitli Meseleler-3
Hatt sanatı çalışan hanımların adet halinde ayet yazmalarında bir sakınca var mıdır?
Muhtasaru’l-Kudûrî şerhi el-Cevheretu’n-Neyyire’de, Kudûrî’nin, “Hayızlının ve cünübün Kur’an okuması caiz değildir” ifadesinin şerhi esnasında şöyle denir: “Cünübün Kur’an (ayetlerini) yazması caiz midir? Münyetu’l-Musallî’de, “Caiz olmaz” denmiştir. el-Hocendî’de şöyle zikredilmiştir: “Hayızlı veya cünüp kimse, üzerine ayeti yazacağı levhaya ve sayfaya eliyle dokunursa, böyle bir durumda o kimsenin Kur’an (ayeti) yazması mekruh olur. Eğer ayet yazacağı levha ve sayfayı yere koyar ve üzerine elini koymadan yazarsa bunda bir … Devamını Oku