Evliliğe giden süreçten nikâh akdine ve kadının hamileliğine, çocuğun dünyaya gelmesinden sünnet edilişine, ergenlik çağına ilk adım atışından evliliğine, hayatının çeşitli dönemlerinden ölümüne, hatta ölüm sonrasına kadar bir Yahudi’nin bütün hayatı dinî/kültürel ritüellerle donatılmıştır. Mevsimlerin bile dinî içeriğe büründürülerek simgesel anlamlar kazandığı Yahudi kültüründe gelenek ile dinî inanç o denli iç içedir ki, bu iki alanı birbirinden ayırmak adeta imkânsızdır. Yaygın kanaatin aksine Yahudi Kutsal Kitap Külliyatını oluşturan kitaplar Tevrat’ın bölümlerinden ibaret değildir. Tevrat hakkında Yahudi din … Devamını Oku
Vahiy
Kur’an, Yüce Allah’ın, peygamberler dışındaki bazı insanlara, hatta insan dışındaki bazı varlıklara da bir kısım şeyler vahyetteğini haber vermektedir. Ezcümle arzın (99/ez-Zilzâl, 5), arının (16/en-Nahl, 68), Hz. Musa (a.s)’nın annesinin (28/el-Kasas, 7) ve Hz. İsa (a.s)’nın havarilerinin (5/el-Mâide, 111) vahye muhatap olduğu kesindir. Peygamberler dışındaki insanlara iletilen vahiyle insan olmayan varlıklara iletilen vahiy arasında –tıpkı peygamberlerle bunların tümüne gönderilenlerde olduğu gibi– fark bulunması tabiidir. Peygamberlere gönderilen vahiyler genel olarak başta itikadî ilkeler olmak üzere ibadât/ahkâm ve dünya … Devamını Oku
Keşif, İlham, Rüya
“Mü’minin firasetinden sakının. Zira o, Allah’ın nuruyla bakar” (et-Tirmizî) hadisinde geçen “firaset”in keşif ve ilhama delalet ettiğini söylemek yanlış olmaz. Zira bütün varlığıyla Yüce Allah’a yönelen bir kimsenin, iktisap yollarından birisi olan bu mücahede ile bir ilim elde etmesinde şaşılacak bir husus yoktur. Keza Efendimiz (s.a.v)’in, salih rüyanın nübüvvet şubelerinden bir şube olduğunu haber verdiğini de biliyoruz: “Mü’minin rüyası, nübüvvetin kırkaltı cüzünden bir cüzdür” (el-Buhârî, Müslim…) Ulema rüyayı üç kısma ayırarak ele almıştır: 1- Peygamberlerin rüyası. Bu … Devamını Oku
Şura Üzerine
İki yazı önce verdiğimiz çay molası uzayacak gibi görünüyor. Zira özel cevap verdiklerim yanında buraya aktarılmayı hak eden iletiler de gelmeye devam ediyor. Hanifi Sarıhan kardeşime, uzunca mesajı ve yapıcı tenkitleri için teşekkür ediyorum. Ehl-i Sünnet duruşun ihyası gibi kutlu ve fakat münferit faaliyet vüs’atini çok aşan bir maksadın gerçekleştirilmesi yolunda bir küçük katkı sağlayabilmiş, bir ışık yakabilmişsem kendimi dünyanın en bahtiyar insanı sayarım. Zira artık “insanlığın kurtuluşu İslam’dadır” sözünün neredeyse hiçbir anlamı yok. Çünkü ardından hemen … Devamını Oku
“Yanlış” Mı, “Yanlış Anlama” Mı?
Abdullah Aziz ismiyle mail kutuma mesaj bırakan bir kardeşim soruyor: “Bir yazınızın sonunda aynen şöyle yazmışsınız: “Türk Müslümanlığında buluşmaya ne dersiniz?” Böyle bir düşünce İslam’a sığar mı? Sizin adınıza çok üzüldüm. Yoksa bu cümle size ait değil mi?” Cevaba geçmeden önce bir hususu belirtmek istiyorum: Şimdiye kadar arkasında dur-a-madığım birşey söylemedim, söylediklerimin arkasında durmakta da bir lahza dahi tereddüt etmedim. Ama başıma gelmesinden en çok korktuğum birkaç durumdan birisi ile karşı karşıya bulunmanın verdiği bir kırılma yaşıyorum … Devamını Oku
Hasbihal
Bu köşenin müdavim okuyucularından gelen iletilerin yoğunluğu dolayısıyla zaman zaman yazılara ara vermem ve ta’miminde fayda bulunan iletileri buraya taşımam gerekiyor. Ancak bugünkü daha çok “çay molası” gibi bir şey olsun istedim. Bu iletilerden biri Serkan Maznun’a ait. Serkan kardeşim aslında M. Şevket Eygi ağabeye bir soru sormuş, ama onun internet adresini bulamadığı için soruyu bana yönlendirmiş: Söylediğine göre muhterem Eygi’nin, benim şu anda hatırlayamadığım bir yazısında Hz. İsa (a.s)’nın çarmıha gerildiği anlamına gelecek bir cümlesi olmuş. … Devamını Oku
Hz. Hüseyin, Kerbela ve Yezid B. Mu’aviye
Muharrem’in 10. gününü, aşure tatlılarını ve Kerbela’yı anma ritüellerini geride bıraktık. En çok belki de Pakistan’da kan kaybından ölenler ve bir de “tören”lerden enstanteneler kaldı hafızalarda… Bundan 8-10 yıl kadar önce büyük Malikî fakihi ve hadis hafızı Ebû Bekir b. el-Arabî’nin el-Avâsım mine’l-Kavâsım‘ının, Muhibbuddîn el-Hatîb tahkik ve ta’likiyle neşredilen kısmını (İbnu’l-Arabî’nin bu eserinin tamamı daha sonra Ammâr Tâlibî tahkikiyle yayımlandı) okurken bir husus dikkatimi çekmişti: Hz. Hüseyin’e, Efendimiz (s.a.v)’in ne kadar sevdiğini bildiğimiz o aziz torununa reva … Devamını Oku
Madalyonun Öbür Yüzü – II
Tasavvuf’un klasik kaynaklarından “Kûtu’l-Kulûb”da Ebû Tâlib el-Mekkî şöyle der: “Bilinmelidir ki, Kur’an’ın müşahede, keşif ve melekûtun zuhuru ile olan fehmini, kendisinde şu hasletlerden birisi bulunan bir kul bulamaz: O hasletler şunlardır: “En azıyla bile olsa bid’at amel yapmak, günah işlemekte ısrar etmek, kalbinde kibir bulunmak. Hevasının kalbine yerleşmesi ve ona meyilli olması. Dünya muhabbeti içinde bulunması. İmanında hakka ermeyen bir kul olması. Yakîninin zayıf olması veya okuduğuna vakıf olan bir kimse olmaması. Onun sadece harflerine ve kendi … Devamını Oku
Katkıya Tepki, Tepkiye Katkı
Bu köşede okuduğunuz son iki yazı, Marife dergisinde yer alan bir makale hakkındaki düşüncelerimi yansıtmayı hedefliyordu. İlk yazıdan sonra makale sahibinin e-mail yoluyla tarafıma ilettiği mesaj –ki buraya aktarmıştım– “katkı beklentisi”ni dile getiriyordu. Ben de bir önceki yazıda kendisine teşekkür etmiş ve ardından düşüncelerimi –bu köşenin izin verdiği muhteva ve boyutta– dile getirmeye çalışmıştım. Dr. Yaşar Yiğit’in Salı günü ilettiği e-mail mesajı aynen şöyle: “Sayın Sifil! Makaleyi lütfen biraz daha dikkatle ve Batılı veya Doğulu şeklinde nitelendirme … Devamını Oku
Kadının Şahitliği Meselesi ve Bir İtiraz – II
Yiğit’in bir yandan “Birçok ilim adamının da kabul ettiği gibi, kadınların geneli bakımından unutkanlık, erkeklere nispetle daha fazla söz konusu olmaktadır” (s. 92) derken, diğer yandan ilgili hadise itiraz etmesi de ayrı bir çelişki olarak dikkat çekmektedir. Zira eğer unutkanlığın kadınların geneli bakımından “hâlâ” geçerliliğini koruyan bir hususiyet olduğunu kabul edeceksek, Yiğit’in bizzat kendisinin biri çırpıda yıktığı bir anlayışı bütün makale boyunca savunmak gibi bir tutarsızlığa düştüğünü söylememiz kaçınılmaz olacaktır. Bu durumu, Yiğit’in “Bu tür yorumların hiç … Devamını Oku