Müslümanlar modern çağa gerektiği ölçüde mukabelede bulunabiliyor mu? Bu soruya gönül rahatlığı içinde “evet” demek isterdik. Ama realite yazık ki buna izin vermiyor. Modernite, zahirde/dış dünyada olduğundan daha fazla, “bilinçaltı” seviyesinde hakimiyet kurmuştur üzerimizde. Dolayısıyla ona gerektiği gibi mukabelede bulunmak ancak Müslüman bireyin bilinçaltının İslamî kodlarla yeniden inşa edilmesiyle mümkün olabilecektir. Peki bunu kim/ne yapacak? Zannedildiğinin aksine bunu Kur’an ve Sünnet “doğrudan” yapmaz. Zira Kur’an ve Sünnet bizim hayatımıza İslamî ilimler vasıtasıyla girer. İslamî ilimler olmadan Kur’an … Devamını Oku
Modernizme Kelamî Bakış
Salı günü Ankara’daydım. Başlıktaki ifade, orada yaptığım bir sunumun da başlığıydı. Siyasallılar Vakfı’nın davetlisi olarak bence “uzun” bir aradan sonra yeniden Ankara’yı teneffüs etmenin heyecanını yaşadım. Yaşadığım tek heyecan bu değildi. Uzun yıllarımın geçtiği Keçiören’i tekrar gördüm. Ankara’yı kelimenin tam anlamıyla “esir” almış olan kışı Keçiören’in yokuşlarında bir kere daha yaşadım… Siyasallılar Vakfı, Ankara’dayken bir süre Akaid dersleri yaptığım bir sıcak adres. Şimdi başta Ömer Faruk Özkan olmak üzere genç, idealist ve daha da önemlisi “müstakim” gençler, … Devamını Oku
Yeni Bir İlm-i Kelam
Bu köşede son üç yazıda söylenenlerin önümüze koyduğu önemli gerçek şudur: Çağdaş dünyada kendisini İslam’a nispet eden grup ve akımların, geçmişte Akaid/Kelam alimlerinin yaptığı türden bir analizi şu ana kadar ne yazık ki yapılmış değildir. Bugün Akaid/Kelam konusuyla ilgilenenler ve özellikle bu alanda görev yapan akademisyenler bakımından, çağdaş akımları içine alan yeni bir “Fırak” çalışması yapmak bir zorunluluk, bir borçtur. Hatta bundan önce çağdaş gelişmeler ışığında yeni bir “Milel-Nıhel” çalışması yapılmalıdır. Bu çalışmalardan ikincisi, çağdaş batıl inanç … Devamını Oku
Mehmed Arif’in Tesbitleri
Mehmed Arif (1845-1897), görevi icabı İslam dünyasının ve Avrupa’nın muhtelif yerlerinde bulunmuş ve döneminde hem Doğu’yu, hem de Batı’yı yakından müşahede imkânı elde etmiş bir devlet adamı. Dr. İbrahim Hatiboğlu tarafından Osmanlı‘nın 8. cildinde tanıtılan Bin Bir Hadis-i Şerif Şerhi adlı çalışmasında, döneminde Osmanlı devleti ve Mısır gibi bazı İslam ülkelerinin içinde bulunduğu durumu resmetmiş, çözüm yolları önermiştir. Bunu, mezkûr eserinde yapmış olması da, şerhine ayrı bir özellik kazandırıyor. Problemi temelinden ele alan Mehmed Arif, medrese talebelerinin, … Devamını Oku
Kadının Şahitliği Meselesi ve Bir İtiraz – II
Yiğit’in bir yandan “Birçok ilim adamının da kabul ettiği gibi, kadınların geneli bakımından unutkanlık, erkeklere nispetle daha fazla söz konusu olmaktadır” (s. 92) derken, diğer yandan ilgili hadise itiraz etmesi de ayrı bir çelişki olarak dikkat çekmektedir. Zira eğer unutkanlığın kadınların geneli bakımından “hâlâ” geçerliliğini koruyan bir hususiyet olduğunu kabul edeceksek, Yiğit’in bizzat kendisinin biri çırpıda yıktığı bir anlayışı bütün makale boyunca savunmak gibi bir tutarsızlığa düştüğünü söylememiz kaçınılmaz olacaktır. Bu durumu, Yiğit’in “Bu tür yorumların hiç … Devamını Oku
“Marife” Dergisi – I
Önümde Marife dergisinin şu ana kadar neşredilmiş 3 sayısı duruyor. Selçuk İlahiyat’ta devam etmekte olan Doktora programım için geçen hafta Konya’ya gittiğimde, çoktandır eksikliğini hissettiğim, her sayısı dolu dolu olan derginin 3 sayısını da aldım ve ilk sayısını (Bahar/2001) hemen okudum. Diğer sayıları da ara vermeden okumak üzere şöyle bir karıştırdım. Değerli araştırmacı Dr. İbrahim Hatiboğlu’nun makalesi ilk dikkatimi çeken yazı oldu. Modernistler’in Sünnet anlayışı hakkındaki Doktora tezinden tanıdığımız Hatiboğlu, makalesinde Fazlur Rahman’ın Hadis ve Sünnet kavramlarına … Devamını Oku
Usul-i Fıkıh Tüketildi Mi? – II
Usul-i Fıkh’ın yetersizliği konusundaki iddiaların bir yönüyle teolojik yaklaşım farklılığı ile sıkı bir irtibat içerdiğini gözden uzak tutmamak gerekir. “İyi” ve “kötü”nün nasıl tayin edileceği konusundaki teolojik tartışmalarda Ehl-i Sünnet, sem’î delili belirleyici kılmıştır. (Her ne kadar bu bağlamda Mâturîdiyye, ilk bakışta “iyi ve kötünün aklîliği” noktasında Mu’tezile ile yakınlaşma eğiliminde görünürse de, son tahlilde vahye dayalı emir ve yasakların tümünün akıl tarafından bütün yönleriyle ihata edilemeyeceğini ve vahyî emir/yasakların “zorunlu” olarak değil de “Allah’ın rahmetinin” bir … Devamını Oku
Usul-i Fıkıh Tüketildi Mi? – I
Kur’an ve Sünnet’i “anlama” konusunda tarih içinde geliştirilmiş Usul-i Fıkıh (anlama yöntemi) disiplininin günümüzde artık miadını doldurduğu yolundaki iddialar “temcit pilavı” niyetine sıklıkla gündeme getiriliyor. Bir okuyucumun konu hakkındaki sorusundan hareketle (daha önce de bazı vesilelerle ele aldığım) bu konuya zaman zaman dönmek gerektiği anlaşılıyor. Bilindiği gibi Usul-i Fıkıh disiplini, başka birçok disiplinin ilgi alanına giren konuları ele almakta ve belli bir sistem içinde işlemektedir. Ancak bunu yaparken o konuları, ilgili disiplinlerin el atmadığı bir boyutta irdelemekte … Devamını Oku
Şablonlar ve Doğru Tavır
Bir derginin Ocak sayısında müstear isimle çıkan bir yazıma derginin bir okuyucusundan zehir zemberek bir tepki aldım. Söz konusu derginin Mart sayısında mektup sahibini hedeflemeden ikinci bir yazı daha kaleme aldım. Büyük bir ihtimalle o yazıma da benzer bir tepki gelecek. Bu tepkiyi vesile edinerek –zaten çoktandır üzerinde durmaya niyetlendiğim– son derece önemli bir hususa burada neşter vurmak zaruret haline geldi. Bahsettiğim yazıda, “bid’at” konusunu ele almış ve Ehl-i Kitap ile ilgili bir paragrafı, İbn Teymiyye’nin “el-Cevâbu’s-Sahîh … Devamını Oku
“Kur’ansız İslam”ı Kim İstiyor?
Okuyucu sorularına cevaplardan oluşan yazılara kısa bir süre “zorunlu olarak” ara vermek durumundayız. Bu zorunluluk, bir yazar arkadaşın, e-posta adresime geçtiği bir mesajdan kaynaklandı. Konuyu kısaca arz edeyim: Kendisi, köşe yazısı yazdığı gazetede, benim Modern İslam Düşüncesinin Tenkidi isimli çalışmamın ilk cildinden bir seri alıntı yaparak Kur’an-Sünnet ilişkisi üzerinde duruyor. Bu seri devam ederken, adı geçen çalışmanın konusunu teşkil eden zat-ı muhterem hayli alınıyor ve o da kendi köşesinde “Kur’ansız İslam Arayışları” başlıklı bir yazı yazıyor. Beni … Devamını Oku