Prof. Dr. Hayreddin Karaman hoca, “İslam’da Ne Var Ne Yok?” sorusuyla başlattığı seri yazılarına kölelik ve cariyelik meselesiyle devam ediyor ve “Köle Ve Cariye Yok (Olmalıydı)” başlığı altında şöyle diyor: “İslam’da var sanılan veya gösterilen birkaç konuya temas etmekte olduğum yazılarımda bugün kölelik meselesine geldik. Diğer konularda “yok” dediğim halde bu konuda “yok olmalıydı” dedim. Bundan maksadım şudur: “Temel kaynağımız Kitab’a ve onun açıklaması, uygulaması mahiyetinde olan sünnete baktığımda şu sonuca varıyorum: İslam gelince önce köle ve … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-11
Risale-i Nur’un ilham ile yazdırılması meselesinde Bediüzzaman merhumun ne söylediğini birkaç örnek üzerinden görelim: “Gayet muhlis bir kardeşimizin mektubunda, bir ihtiyar âlim ve vaizin, Risale-i Nur’a zarar verecek vaziyette bulunması; benim gibi binler kusurları bulunan bir bîçarenin, ehemmiyetli mazerete binaen, bir sünneti terkettiğim bahanesiyle şahsımı çürütüp, Risale-i Nur’a ilişmek istemiş. “Evvelâ: Hem o zât, hem sizler biliniz ki: Ben, Risale-i Nur’un hizmetkârıyım ve o dükkânın bir dellâlıyım. Risale-i Nur ise, Arş-ı A’zama bağlı olan Kur’an-ı Azîmüşşan ile … Devamını Oku
Karaman Hocanın “Var”ları Ve “Yok”ları-15
Hocanın, recmle ilgili yazılarını nihayetlendirirken kullandığı ifade hayli dikkat çekici: “İslam alimleri arasında recim cezasının değişmez bir ceza olmadığını veya Yahudi şeriatına ait olan bu cezayı İslam’ın kaldırdığını ve şeriat adına uygulamanın mümkün ve caiz olmadığını savunan önemli isimler vardır. Bu sebeple günümüzde İslam aleyhine kullanılan ve insanları İslam’dan korkutmaya yarayan bir cezayı sahiplenmek ve savunmak uygun değildir.” Tarihin herhangi bir döneminde İslam’ın herhangi bir hükmünü tartışmaya açan birisinin varlığının bizi “bu hüküm tartışmalıdır” noktasına götürmesi normal … Devamını Oku
Karaman Hocanın “Var”ları Ve “Yok”ları-14
Recmi reddeden Muhammed Ebû Zehra’nın gerekçelerini Karaman hocadan naklen bir önceki yazıda gördük. Aynı sırayla gidersek; 4/en-Nisâ, 25. ayetinde zina eden evli cariyelerin cezasının, hür kadınların cezasının yarısı olacağı beyan edilmiştir. Recm bölünemeyeceğine göre, –24/en-Nûr, 2. ayetinde ifade buyurulan– 100 sopa cezasının, bekâr hür zanilerle birlikte evli hür zanileri de kapsaması gerekir. Mu’tezilî müfessir Ebû Müslim el-İsfehânî ile bir kısım Haricilere ait olan bu çıkarsama üzerinde daha önce durmuştuk.[1]4 Ekim ve 9 Ekim tarihli yazılar. Burada ilaveten şu … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-10
S–10) Risalelerdeki bilgilerin tümü kayıtsız şartsız doğru mudur? Öncelikle Bediüzzaman merhumun ve Risale-i Nur’un ilmî hassasiyet saiki ve istikametin muhafazası endişesi ile incelenmesi/değerlendirilmesi ile daha başlangıçta eseri ve müellifi sırf tenkit ve gözden düşürmek maksadıyla yola çıkmayı birbirinden ayırt etmemiz gerektiğini belirtelim. Her iki davranış da sahibini, eserde ve müellifte birtakım hatalar bulunduğu neticesine götürebilir. Ama bunlardan ilki sahibine sevap ve muhataba istiğfar vesilesi olurken, diğeri –muhataba bir zarar vermez ama– sahibinin boynuna vebal olarak dolanır. Sorunun … Devamını Oku
Karaman Hocanın “Var”ları Ve “Yok”ları-13
Recm cezasıyla ilgili bir kısım hadislerde Efendimiz (s.a.v)’in, bekârlar için 100 sopa yanında sürgün, evliler (daha doğrusu “muhsan” olanlar) için de recmden önce 100 sopa cezası getirmiş olmasından hareketle Karaman hocanın recm konusunda söylediklerinin dayanağını teşkil eden Kur’an Yolu isimli tefsirde bir genelleme yapılıyor ve şöyle deniyor: “… yani Kur’an’da olan ceza had, sünnetin getirdiği ilave ceza ise ta’zir olarak değerlendirilmiş olmaktadır.” Bu hüküm cümlesinin kurgusuna hakim olan elastikiyet, meselenin iki farklı tarzda anlaşılmasını mümkün kıldığı için … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-9
S–9) Risale-i Nurlar için ben onları kendim değil ilham olarak yazıyorum demesi ve bundan ötürü Risalelere Kur’an mesabesinde bakılması nasıl bir durumdur? Bir olgu olarak “ilham”ın hakikatini teslim etmekle birlikte, bizim Akaid ve Usul-i Fıkıh kaynaklarımızda onun bir “bilgi/hüküm kaynağı” olarak değerlendirilmediğini bilmemiz gerekir. Bilindiği gibi Usul-i Fıkıh’da, bilgi/hüküm kaynakları (edille-i şer’iyye), “aslî” ve “fer’î” olarak iki kategoriye ayrılmıştır. Kitap. Sünnet, İcma ve Kıyas “aslî” bilgi/hüküm kaynaklarını teşkil ederken, –mezhepler arasında ihtilaflı bir alanı oluşturan– İstihsan, Mesalih-i … Devamını Oku
Karaman Hocanın “Var”ları Ve “Yok”ları-12
Bir önceki yazıda, yazarları arasında Karaman hocanın da bulunduğu Kur’an Yolu isimli tefsirde zina fiiline verilecek ceza üzerinde durulurken Usul zemininde hareket edildiğini gördük. “Ayetler arasında nesh, tahsis ilişkisi bulunduğunu, ayetlerin açıklamaya muhtaç kısımlarının Sünnet tarafından açıklandığını…” dile getiren ifadelerin budan başka bir anlamı yoktur. Dolayısıyla hoca, tutarlı olmak için recm meselesini tartışırken de Usul zemininde hareket etmek durumundadır. Nitekim hocaya sorsanız, “Hırsızlık suçunun cezasını düzenleyen 5/el-Mâide, 38 ayetinde geçen “es-sâriku ve’s-sârikatu…” ifadesi bütün hırsızları kapsamakta mıdır?” … Devamını Oku
Karaman Hocanın “Var”ları Ve “Yok”ları-11
Yazarları arasında Karaman hocanın da bulunduğu Kur’an Yolu isimli tefsirde zina suçunun cezası üzerinde durulurken şöyle deniyor: “Nûr sûresi hicrî 6. yılda, Nisa sûresi ise 4-6. yıllar arasında vahyedilmiştir. Fuhşun çeşitlerine göre cezalarının belirlendiği bu iki sûrenin ilgili âyetleri bir yandan birbirini tamamlamış; diğer yandan -muhtemelen- sonra gelenler, önceki gelenlerin bir kısım hükümlerini değiştirmiştir (nesih veya tahsis etmiştir). Âyetlerin açıklamaya muhtaç kısımlarını da hadisler açıklamış, böylece fuhuş suçuyla ilgili bazı cezaların kaynağını sünnet ve buna dayalı sahabe … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-8
S–7) Osmanlının yıkılışında etkisi var ise sonuçta hayır ve şer manasında açılan bir kapı vardır ki Sait Nursi bu durumun neresindedir? Yani şer ise kendisine vebal, hayır ise kendisine sevap mahiyetinde bir kazanç var mı? Ameller niyetlere göre değerlendirilir. Daha önce de belirttiğim gibi, o dönemde sadece Bediüzzaman merhum değil, Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, Mehmet Akif gibi kalburüstü pek çok isim Sultan II. Abdülhamid hana muhalif tutum takınmış, onun, Osmanlı’yı ayakta tutmak için çırpınmayla geçen 33 yıllık … Devamını Oku