Bir Bardak Yorgunluk Çayı

Ebubekir Sifil2008, Gazete Yazıları, Nisan 2008

4 Nisan’da çıktığım Ankara’ya 10 gün sonra dönerken, arkamda kalanın sadece binlerce kilometre yol ve tonlarca uykusuzluk olmadığını bilmek farklı bir rahatlık veriyor. Önce rutin Daru’l-Hikme semineri için İstanbul. Sonrasında Daru’l-Hikme’de uzun süren oturumlar. Çarşamba akşamı Boğaziçi’li gençlerle sohbet. Perşembe gecesi konferans için Gaziantep. Orada ilim ehlini ziyaretler; yeni simalar, güzel insanlar. Din görevlisi arkadaşlarla kısa süreli sohbetler ve Cumartesi günü Maraş. Konferans saatine kadar yine ziyaretler ve akşam konferans… Maraş’ın Türkoğlu ilçesindeki müşahedelerimi ayrı bir yazı … Devamını Oku

“İlk Üç Asır” Yazısına Tetimme

Ebubekir Sifil2008, Gazete Yazıları, Nisan 2008

Pazartesi günkü yazımda, dinde yenilik isteyenlerin İslam’ın ilk üç asrına sıklıkla gönderme yapmasının şu üç hususla izah edilebileceğini belirtmiştim: İslamî ilimlerin usullerinin henüz tam anlamıyla teessüs etmemiş olması, hadis musannefatının henüz nihaî aşamaya ulaşmamış olması ve mezheplerin kurumsal anlamda teşekküllerini henüz tamamlamamış olması. Birbiriyle sıkı bir münasebet içinde olan bu üç hususun, tezimizin doğruluğunu desteklediği varsayıldığında ortaya şöyle bir problem çıkmaktadır: Bizim “zaman” telakkimiz, modern zaman telakkisinin tersi istikamettedir. Yani modernistlere göre modernite, insanlık tarihinde ulaşabileceğimiz en … Devamını Oku

İlk Üç Asır

Ebubekir Sifil2008, Gazete Yazıları, Nisan 2008

Din’de yenilik ya da ahkâmda değişim arayışı içinde olanların hemen tamamının, İslam’ın ilk üç asrına sıklıkla gönderme yapmasını bir tesadüf olarak görebilir miyiz? Şüphesiz hayır! Bu kesin cevabın ardından, meselenin “niçin”ini biraz kurcalayalım. Öyle görünüyor ki, ilk üç asırda İslamî ilimlerin metodolojilerinin henüz sistematik halde teşekkül etmemiş olması önemli bir sebep. En az bunun kadar önemli bir diğer sebep de Hadis musannefatının bugün elimizde olduğu şekliyle henüz vücut bulmamış olması. Bir de tabii, Fıkıh sahasında henüz “mezhep” … Devamını Oku

Kirli Savaşın Tanıkları

Ebubekir Sifil2008, Gazete Yazıları, Nisan 2008

Irak ve Afganistan işgalleri sürüyor. Dünyanın gözleri önünde oynanan ve kocaman bir yalandan başka gerekçesi olmayan bu kirli oyunda şimdi farklı bir dönemece gelindi. Amerika, Afganistan’da cepheye sürmek üzere Türkiye’den “muharip” kuvvet istiyor. Başı epey sıkışık anlaşılan… Irak işgalinde de işler umdukları gibi gitmiyor. Her geçen gün batağa biraz daha fazla batıyorlar… Bu ahlaksız savaşı sürdürenlerin Dünya kamuoyu nezdindeki yalnızlıklarına, şimdi kendi ülkelerinde seslerini gittikçe yükselten örgütlü muhalefet de eklendi. ABD’de, Irak ve Afganistan işgallerinde görev yapmış … Devamını Oku

Televizyonda Din Konuşmak…

Ebubekir Sifil2008, 2008 Yılı, Gazete Yazıları, Mart 2008, Mart Ayı 2008 OS, Okuyucu Soruları

Star Tv. 30 Mart Pazar. “Her Açıdan” programı. Anladığım kadarıyla her hafta rutin olarak yapılan bir program. Konuklar: Ankara İlahiyat’tan Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün, Prof. Dr. Bekir Karlığa ve Aytunç Altındal. Ana başlık: 21. yüzyılda dini daha iyi anlayabilir miyiz? Ana başlık bu olunca bir televizyon programında ne konuşulur? Tabii ki hadisler, mezhepler cihad, recm cezası, kadının konumu, başörtüsü, Sahabe telakkisi, haremlik-selamlık… vs. Ana tema: “Bir şey Kur’an’da varsa İslam’da vardır; Kur’an’da yoksa İslam’da yoktur.” Ve … Devamını Oku

Yeni Bir Dergi

Ebubekir Sifil2008, Gazete Yazıları, Mart 2008

“Mecmûamız hakiki Selef’in ve temsilcileri olan Mezheb imamlarımızın yolunda ve izinde olmayı ve onların yolundan sapan şaşkınları adım atım ta’kib edip teşhir etmeyi şi’ar edinecektir…” Yukarıdaki satırlar, Guraba dergisinin manifesto niteliğindeki tanıtım yazısından. Kendisini “Tasavvufî Edebî Siyasî Mecmua” olarak ifade eden Guraba, gerçeği söylemek gerekirse, alışılmış Tasavvufî dergi anlayışının epey dışında bir görünüm arz ediyor. Sadece fizik görüntüsünden değil, daha ilk sayısında Müslümanlar’ın aktüel meselelerine “tenkitçi” bir üslupla neşter vuran yazıların kemiyetinden de anlıyoruz ki, her şeyiyle … Devamını Oku

Fıkha Danışmak

Ebubekir Sifil2008, 2008 Yılı, Gazete Yazıları, Mart 2008, Mart Ayı 2008 OS, Okuyucu Soruları

Karşılaştığımız cüz’î olaylarda tatbik ettiğimiz, ancak daha geniş çerçeveli olay ve olgular söz konusu olduğunda genellikle ihmal ettiğimiz bir davranış kodu Fıkh’a danışmak. Oysa hayatı müslümanca yaşamanın, Fıkh’a danışmaktan başka bir yöntemi yoktur. Bugün sizinle Malikî mezhebinin X./XVI. asır alimlerinden Ebu’l-Abbâs Ahmed b. Yahyâ el-Venşerîsî’nin el-Mi’yâru’l-Mu’rib adlı eserinde gördüğüm bir fetvayı paylaşacağım. el-Venşerîsî bu eserinde, kendi fetvaları yanında, Endülüs ve Kuzey Afrika (Fas, Tunus, Cezayir) coğrafyasında kendi zamanına kadar yaşamış alimlerin (ki hemen tamamen Malikî mezhebine mensup … Devamını Oku

Abdülkerim Süruş: Modern Bir Savruluş-3

Ebubekir Sifil2008, Gazete Yazıları, Mart 2008

Gerek Yahudiler’in gerekse Hristiyanlar’ın, erken dönemlerden beri Kur’an’ın Allah Teala tarafından indirilmiş bir kitap olmayıp, Efendimiz (s.a.v) tarafından yazıldığı iddiasını tekrar edip durmakta olduğunu biliyoruz. Münhasıran modern zamanlarda bu iddianın tekrarından öte bir anlam ifade etmeyen tesbitlerin Müslüman kökenli kimselerden sadır olması bir tesadüf değil elbette. İslam’ı modern değerlerle çatışmayan bir din olarak takdim etme gayretkeşliği, varlığı, hayatı ve o arada moderniteyi İslam merkezli olarak değil, İslam’ı modernite merkezli değerlendirmeye tabi tutma, yani atı arabanın arkasına koşma … Devamını Oku

Abdülkerim Süruş: Modern Bir Savruluş-2

Ebubekir Sifil2008, Gazete Yazıları, Mart 2008

Efendimiz (s.a.v), “Karış karış, arşın arşın sizden öncekilerin yollarına uyacaksınız. Hatta onlar bir keler deliğinden girse, siz de gireceksiniz” buyurmuştu. Sahabe’nin, “(Bizden öncekilerden maksat) Yahudiler ve Hristiyanlar mı ey Allah’ın Resulü?” tarzındaki sorusu, “Onlar değilse kim?” cevabını alacaktı.[1]el-Buhârî, “Enbiyâ”, 51; Müslim, “İlim”, 6; Ahmed b. Hanbel, II, 327, 450, 511… Modernist Yahudilik ve Hristiyanlık telakkisine hakim olan “kutsal metinlerin tarihselliği” anlayışının bu hadisin anlam sahası içine girdiğini söylemek yanlış olmasa gerek. Dolayısıyla hadise şudur: Nebevî ihbar gerçekleşiyor … Devamını Oku

Abdülkerim Süruş: Modern Bir Savruluş-1

Ebubekir Sifil2008, Gazete Yazıları, Mart 2008

Ülkemizde İlerici Gericilik, Aydınlık ve Dindarlık, Dinî Düşüncenin Yeniden Kurulması… vd. eserleriyle tanınıyor İranlı düşünür Abdülkerim Süruş. İran’da 1979 devriminden sonra Humeynî’nin danışmanlığını yapan, ancak ilerleyen zaman içinde fikrî değişiklikler yaşayan bir sima. İlk aşamada “İslam demokrasisi” fikrini savundu. Bugün geldiği noktada ise “İslamî devlet” söylemini terk etmiş durumda. Şu anda bazı Batı üniversitelerinde dersler vermekte olan Süruş, Hollanda’nın en yüksek bilim ödülü “Praemium Erasmianum”a layık görülmüş. Her yıl farklı temalardaki çalışmalara verilen bu ödül, 2004 yılında … Devamını Oku