Abdülkerim Süruş: Modern Bir Savruluş-1

Ebubekir Sifil2008, Gazete Yazıları, Mart 2008

Ülkemizde İlerici Gericilik, Aydınlık ve Dindarlık, Dinî Düşüncenin Yeniden Kurulması… vd. eserleriyle tanınıyor İranlı düşünür Abdülkerim Süruş. İran’da 1979 devriminden sonra Humeynî’nin danışmanlığını yapan, ancak ilerleyen zaman içinde fikrî değişiklikler yaşayan bir sima. İlk aşamada “İslam demokrasisi” fikrini savundu. Bugün geldiği noktada ise “İslamî devlet” söylemini terk etmiş durumda.

Şu anda bazı Batı üniversitelerinde dersler vermekte olan Süruş, Hollanda’nın en yüksek bilim ödülü “Praemium Erasmianum”a layık görülmüş. Her yıl farklı temalardaki çalışmalara verilen bu ödül, 2004 yılında Süruş’la birlikte Müslüman ülkelerden 2 kişiye daha verilmiş.[1]Bunlardan birisi Sâdık el-Azm. Suriyeli. Nakdu’l-Fikri’d-Dînî isimli eserin sahibi. Diğeri de Fas’lı feminist yazar Fatıma Mernissi. Bkz. … Continue reading Süruş’un ödüle layık görüldüğü tema ilginç: “Din ve Modernlik.” Ödül, 150 bin Euro tutarındaki maddî karşılığı da içeriyormuş…

Asıl adı Hüseyin Hâc Feracullah Debbağ olan Süruş’un istihale süreci İslam’ın bir devlet düzeninin bulunmadığı görüşüyle sınırlı değil. Daha önce Fazlur Rahman tarafından ifade edildiğini bildiğimiz bir iddia, bu yıl içinde neşredileceği duyurulan Bast-ı Tecrube-i Nebevi (Nebevî Tecrübenin Açılımı) isimli çalışmasında Süruş tarafından da tekrar ediliyormuş.[2]İlginç bir not: İnternette yer alan bir habere göre, Süruş’un Roterdam İslam Üniversitesi’ni ziyareti esnasında, rektör Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, burada Felsefe ve İslam … Continue reading

Bu iddia, temelde Kur’an’ın lafızlarının Efendimiz (s.a.v)’e ait olduğu tezi üzerine kurulu. Ancak “Şia’nın Luther’i” olarak anılan Süruş’un Fazlur Rahman’dan bu noktada bir farkı var: Fazlur Rahman, Kur’an’ın lafızlarının hem Allah Teala’ya, hem de Efendimiz (s.a.v)’e ait olduğunu söylüyordu.[3]Onun bu konudaki görüşleri için bkz. Modern İslam Düşüncesinin Tenkidi, II, 11 vd. Süruş ise vahyin aslında “ilham” olduğunu söyleyerek işi daha da netleştiriyor. Ona göre Kur’an’ın lafızları tamamen Efendimiz (s.a.v)’e aittir.

Buradan çıkan netice ise şu: Kur’an beşerî bir metindir; dolayısıyla içinde hatalar bulunması –haşa– normaldir.

Şöyle diyor Süruş: “Peygamber, bir başka şekilde de vahyin yaratıcısıdır. Onun Allah’tan aldığı, vahyin mazmunu, muhtevasıdır. Ama bu muhtevayı, aldığı biçimiyle halka sunamaz. Çünkü o muhteva, halkın anlayabileceğinden çok yüksek ve hatta kelimelerin de ötesindedir. Bu vahyin sureti yoktur. Peygamberin vazifesi, sureti olmayan bu muhtevayı, herkesin ulaşabileceği bir surete büründürmektir. Peygamber, yine bir şair gibi, bu ilhamı bildiği dile, hakim olduğu üsluba, elindeki tasvir ve bilgiye intikal ettirir.

“Onun şahsiyeti bu metni oluşturmada önemli bir rol oynar. Bütün bir hayatı; babası, annesi, çocukluğu ve hatta ruhsal halleri bunda rol sahibidir. Kur’an’ı okurken hissedersiniz ki, Peygamber kimi zaman mutluluk ve neşe içindedir. Halbuki bazen de hüzünlü olduğu çok açıktır. Sözleri ve ifade biçimi oldukça basit ve sıradandır. Bütün bunlar Kur’an metninde etkisini göstermiştir. Bu, vahyin tamamen beşeri yönüdür.

“Geleneksel açıdan vahiyde hata yoktur. Ama günümüzde çoğu müfessir, Kur’an’ın sadece Allah’ın sıfatları, ölümden sonra hayat, ibadet kuralları gibi dini konularda hatasız olduğunu düşünüyorlar. Vahyin, bu dünyaya ve insan toplumuna ilişkin meselelerde hatalı olabileceğini kabul ediyorlar. Kur’an’ın tarihsel olaylar, diğer dinler ve yeryüzüne dair pratik mevzular üzerine söyledikleri doğru olmak zorunda değildir. Bu müfessirlerin çoğunlukla çıkardıkları sonuç şudur ki, Kur’an’daki bu tür hatalar Peygamberin nübüvvetine halel getirmez. Çünkü Peygamber, kendi dönemindeki halkın bilgi düzeyine “inmiştir” ve onlara “kendi döneminin dili”yle hitap etmiştir. [4]http://www.fikritakip.com/news.asp?pg=1&yazi=2376.

Devam edecek.

Milli Gazete – 15 Mart 2008

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 Bunlardan birisi Sâdık el-Azm. Suriyeli. Nakdu’l-Fikri’d-Dînî isimli eserin sahibi. Diğeri de Fas’lı feminist yazar Fatıma Mernissi. Bkz. http://www.erasmusprijs.org/eng/index.htm.
2 İlginç bir not: İnternette yer alan bir habere göre, Süruş’un Roterdam İslam Üniversitesi’ni ziyareti esnasında, rektör Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, burada Felsefe ve İslam Düşüncesi dersleri vermesini teklif etmiş. Haber için bkz. http://groups.yahoo.com/group/BilgiHOLLANDA/message/588. İkinci ilginç not: Prof. Dr. Hayreddin Karaman, Roterdam İslam Üniversitesi’ni ziyareti esnasında verdiği konferansta, “Din değişir mi?” diye bir soru sormuş. Bu soruya yine kendisi Süruş’un cevabını tasdik ederek cevap vermiş ve şöyle demiş: “Dinin özü, Allah nezdindeki din değişmez; fakat ister Kur’an’dan, ister hadisten elde etmiş olalım bizim bilgimiz değişir.” Bkz: http://www.islamicuniversity.nl/tr/showarticlenews.asp?id=297.
3 Onun bu konudaki görüşleri için bkz. Modern İslam Düşüncesinin Tenkidi, II, 11 vd.
4 http://www.fikritakip.com/news.asp?pg=1&yazi=2376.