“İçinden geçmekte olduğumuz çetin zaman diliminde Müslümaca düşünmek ve yaşamak diye bir derdi olanların en büyük meselesi nedir?” sorusunun cevabı sizce ne olmalı? Bence bu hayatî meselenin halli, “Müslümanca düşünmek ve yaşamak nedir?” sorusunun doğru cevabı verilmeden mümkün değil. Müslüman olarak tefekkür ve algı dünyamızı ve tabii buna bağlı olarak bireysel ve toplumsal hayatımızı hangi temel değerler üzerine inşa etiğimiz, etmek istediğimiz, bu noktada temel belirleyicidir. Çağın yükselen değerlerine adaptasyon, onları benimseme ve içselleştirme üzerine kurulu sanal … Devamını Oku
Peygamberlerin İsmet Sıfatı
Soru Bir sohbet ortamında peygamberlerin ismet sıfatlarından bahsederken cemaatte bulunanlardan bir kişi Musa aleyhisselamı kastederek peygamberlerden bazısı istemeyerekte olsa adam öldürmüştür (Kasas suresi); İbrahim aleyhisselamı kastederek bazısı da yalan söylemiştir (Buhari, Enbiya 3, 8, Tefsir, Beni İsrail 5; Müslim, İman, 327, (194); Tirmizi, Kıyamet 11, (2436).) dedi. Cemaatte bulunanlardan birisi bu anlatılanlardan peygamberler büyük günah işler manası çıkarsa peygamberlerin ismet sıfatlarının bir manasının kalmayacağını, o zamanda peygamberlik ile evliyalık arasında pek bir ayrım yapılamayacağını söyledi. Netice olarak … Devamını Oku
Muhatabına Mahsustur
Sen ey Yaşamak diye rüzgâr ne yana esse o yana savrulanların, hayata esir kampında merhaba diyen çocukları söz dinlemenin erdemini anlatarak büyütenlerin, iblise yaranmak için kendi hayatını tahrif edenlerin ruhuna sinen zillet; Dinle! Kadim hikâyesi bu ikimizin. Ki devran dönenden beri tanırız birbirimizi… Sen ki, Vefanın, merhametin, sevginin, fedakârlığın, hasbiliğin, harbiliğin, civanmertliğin, tevazunun, cesaretin, emanetin, istikametin ve izzetin dünyasından tard edilmişlerin, Sen ki, Canilerin, sinsilerin, hilebazların, korkakların, ikiyüzlülerin, harislerin, hasislerin, hesapçıların, hidayeti kararmışların, işbilirlerin, içten pazarlıklıların, tufeylilerin, … Devamını Oku
Hangi Bediüzzaman?
Bediüzzaman merhumun fikirlerinin ve duruşunun, onun çizgisini devam ettirdiğini söyleyenler tarafından tartışmasız biçimde tesbit ve hayata intikal edildiğini söyleyebilir miyiz? Ben bu sorunun cevabının “hayır” olduğunu düşünenlerdenim. Aralarında derin görüş ayrılıkları bulunan ve hepsi de kendisini Bediüzzaman merhuma nisbet eden birçok grubun mevcudiyeti yukarıdaki sorunun cevabının olumlu verilmesini engelleyen en önemli olgu. Bugünlerde Nurcu kesimin hangi partiyi desteklemesi gerektiği, daha doğrusu Nurculuğun hangi partinin desteklenmesini gerektirdiği meselesinde –benim internet medyası vasıtasıyla muttali olduğum– bir tartışma yaşanıyor. Mehmet … Devamını Oku
Ruhunu Teslim Etmek
Hayır, ölümden bahsetmiyorum. Modern dönem müslümanlarının, “ruhunu teslim”den başka bir sonuca çıkmayan savruluşunu tasvire yönelik başlıktaki cümle. Osmanlı’nın tarih sahnesinden çekilmesinin üzerinden henüz 1 asır geçmeden, ne oldu da böyle hızlı bir dönüşüm yaşadık? Daha 1 asır olmadı, “hürriyet, musavat” sloganlarıyla birileri bizden bir şeyler talep ediyordu; şimdi “eşitlik, özgürlük” gibi sloganlarla birilerinden bir şeyler dilenir hale gelen biz olduk! Eşyayı ve olayları “Müslümanca” okuma melekesi dumura uğrayanlar bakımından, yaşadığımız durum çok da iç karartıcı değil: Dünya … Devamını Oku
“Hangi Hoşgörü?”
Başlığa aldığım soru, Yeni Ümit dergisinin son (Temmuz-Ağustos-Eylül 2007) sayısında Prof. Dr. Suat Yıldırım hocanın, cemaat tarafından Arapça olarak neşredilen Hira dergisinin Ocak-Mart 2007 sayısına Prof. Dr. Muhammed İmara tarafından kaleme alınan makalesinden özetlenerek oluşturulmuş yazının başlığı. Suat Yıldırım hoca ve dahi derginin editörlük masası tarafından herhangi bir rezerv, şerh, beyan, tavzih, ta’dil vesaire ile karşılanmaması, muhtevasının paylaşıldığını, tasdik gördüğünü gösteriyor. 5/el-Mâide 48. ayetinin “farklı” bir tefsiri üzerine kurgulanmış gibi duran yazı, birey ve toplumların farklı dinlere … Devamını Oku
“Nurculuk”un Başarısı-2
Kur’an ve Sünnet üzerinde yeni yorumlar yapılması gerektiğini söylemenin, Fıkh’ın beşerîliğini savunmanın, yeni içtihad çağrısı yapmanın, bunlara karşı çıkılmasını da “tehlikeli ideoloji”, “taassup”… gibi kelimelerle olumsuzlamaya çalışmanın ne anlama geldiğini, neyi hedeflediğini, hangi ihtiyaçlar doğrultusunda ve hangi ruh halinin neticesi olarak kotarılıp gündeme getirildiğini tartışmadan olup-biteni anlamlandırmaya çalışmak beyhudedir. İçinden geldiği, kendisini var eden yapıyı kundaklamakta, bunu yaparken de içinden geldiği yapıyla hiçbir aidiyet ilişkisi bulunmayan bir jargonu sahiplenip kullanmakta sakınca görmeyen bu kayma, kırılma, evrilme, dönüşme … Devamını Oku
“Nurculuk”un Başarısı-1
Kendisini, tarihin en büyük muhaliflerinden birisinin adına izafetle ifade eden bir hareketin, çok değil, sadece bir nesil sonra tarihin en büyük kırılmalarından birini yaşıyor olmasını siz nasıl ifade edersiniz bilmem, ama ben bunun adının “başarı” konmasının isabetli olduğu düşüncesindeyim. Hemen belirteyim ki burada, kendisini “Nurcu”, “Nur talebesi”… gibi nitelemelerle ifade edenlerin tamamını kastediyor değilim. Onlar arasında Bediüzzaman merhuma mensubiyetle mütenasip duruşa hakkını verenler bulunduğunu bilenler biliyor. Yazının tamamı okunduğunda kasd-ı mahsus anlaşılacaktır… Bediüzzaman merhum, evet, tarihin en … Devamını Oku