Daru’l-Hikme’nin sitesinde (www.darulhikme.org) yer alan söyleşiler, kalıcı, sahici ve doğru olanın tesbiti diye bir meselesi olanlar için gerçekten bulunmaz bir imkân. Yurt içinden ve dışından, “bizim meselelerimiz” üzerine bu çok yönlü ufuk turlarından ben şahsen hayli istifade ediyorum. Son olarak geçtiğimiz ay, aziz kardeşim Dr. Serdar Demirel’in katkılarıyla gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi mezkûr adresten izleyebilirsiniz. Geçtiğimiz yılın Mart ayında “İslamî İlimler, Medeniyet ve Modernizm” başlığıyla yaptığımız söyleşi[1]Bkz. http://www.darulhikme.org/soylesi/islami_ilimler_Mdnyt_Mdrnzm.htm ; http://www.ebubekirsifil.com/index.php?sayfa=detay&tur=soylesi&no=18 ile ilgili olarak Ahmet Köprü isimli okuyucudan gelen bazı ciddi tenkitler var. … Devamını Oku
Birkaç Mesele
Sahibini sorumluluk altında bırakan birkaç meseleye işaret ettiğim 19 Mayıs 2007 tarihli yazıyı, “Yukarıdaki soruların cevapları mı? Gördüğünüz gibi daha sonraya bırakmak zorundayım” diyerek bitirmiştim. O günden sonra o meselelere değinme imkânı hasıl olmamıştı. Bu yüzden “O soruların cevapları ne olacak?” diye soran okuyucular, benim açımdan bir borcu dile getirmiş oluyorlar. Eh, madem vaat etmişiz, ödemek zorundayız… Meseleler ve söylenebilecekler şöyle: Adat halinde oruç tutulur mu? Bu meseleyi daha önce (13-14-15 Ocak 2007 tarihli yazılarda) detaylı biçimde … Devamını Oku
Hz. İsa (as) Nereye Kaldırıldı?
Hz. İsa (a.s)’ın ref’ ve nüzulü konusunda Daru’l-Hikme’de yaptığımız söyleşiyle ilgili olarak bir okuyucudan gelen itiraz üzerinde duracağım bugün. Şöyle demiş okuyucu: Soru Ebubekir Sifil ile yaptığınız nüzülü İsa söyleşinizi okudum. Ancak Kur’an-ı Kerim ayetlerinde Hz. İsa’nın semaya yükseltildiğine dair bir ibareye rastlayamadım. Binaenaleyh, semaya yükseltilme gibi bir ifade yer almazken “ileyye” ve “ileyhi” kelimelerinden “sema” anlamının nasıl çıkarılabileceğini de izah etmenizi rica ediyorum. Selam ve muhabbetle. Cevap 3/Âl-i İmrân, 55 ve 4/en-Nisâ, 158. ayetlerde geçen “ileyye” … Devamını Oku
İmam-ı Rabbani Üzerine
“İkinci Binin Müceddidi” İmam-ı Rabbani (k.s), yüzyılları aşan tesbit, teşhis ve görüşleriyle sadece günümüze değil, gelecek zamanlara da ışık tutan bir nirengi noktasıdır. Eserleri, özellikle de Mektubat, burada sözü edilmekten müstağnidir. Tam bir bilgi ve hikmet hazinesi olarn Mektubat, dilimize birkaç kere çevrilmiş bulunuyor. En son Daru’l-Hikme’deki arkadaşlar tarafından çevrildi ve başına Hakan Talha ve Ömer Faruk hocalar tarafından doyurucu bir giriş yazısı yazılarak 3 cilt halinde neşredildi. Ne hikmettir bilinmez, Lugat kitaplarının bile şerh edildiği bir … Devamını Oku
Eleştirmek ve Salata Yapmak-2
“Yeni içtihad” çağrısının gerekçesi nedir? Bu sorunun birkaç cevabı var. Bunlar içinde en makul olanı, geçmişte rastlanmayan birtakım meselelerin bugün ortaya çıkmış olması. Organ nakli, klonlama ve büyük ölçüde teknolojik gelişmelere bağlı olarak zuhur eden emsali meseleler… Bunların, mevcut Usul ve Kavaid sistemi içinde (mezhep içi “tahriç” faaliyeti ile) çözüme kavuşturulmasının mümkün olmadığı sağlam gerekçelerle ortaya konulmadığı sürece “yeni Usul” talebinin ciddi bir zemine oturduğunu ileri sürmek inandırıcı olmaktan uzak kalacaktır. Eski ulemanın içtihadları bugüne hitap etmiyor; … Devamını Oku
Peygamberlerin İsmet Sıfatı-2
Bir önceki yazıda Hz. Musa (a.s)’ın adam öldürmesi meselesi üzerinde durmuştuk. Sorunun, Hz. İbrahim (a.s)’ın üç yerde yalan söylemesine müteallik ikinci kısmına gelince, söz konusu üç husustan ikisi Kur’an’da zikredilmiştir. Bunlardan ilki hasta olduğunu söylemesidir: “Derken yıldızlara bir göz attı. “Ben hastayım” dedi.”[1]37/es-Sâffât, 89-90. İkincisi, putları kırdıktan sonra kavminin, “Sen mi yaptım bunu tanrılarımıza ey İbrahim?” diye sorması üzerine, “Belki şu büyükleri yapmıştır. Hadi onlara sorun; eğer konuşuyorlarsa!” demesidir.[2]21/el-Enbiyâ, 62-3. Sahih bir rivayette Hz. İbrahim (a.s)’ın söylediği üçüncü … Devamını Oku
Bizim Meselemiz Ne?
“İçinden geçmekte olduğumuz çetin zaman diliminde Müslümaca düşünmek ve yaşamak diye bir derdi olanların en büyük meselesi nedir?” sorusunun cevabı sizce ne olmalı? Bence bu hayatî meselenin halli, “Müslümanca düşünmek ve yaşamak nedir?” sorusunun doğru cevabı verilmeden mümkün değil. Müslüman olarak tefekkür ve algı dünyamızı ve tabii buna bağlı olarak bireysel ve toplumsal hayatımızı hangi temel değerler üzerine inşa etiğimiz, etmek istediğimiz, bu noktada temel belirleyicidir. Çağın yükselen değerlerine adaptasyon, onları benimseme ve içselleştirme üzerine kurulu sanal … Devamını Oku
Peygamberlerin İsmet Sıfatı
Soru Bir sohbet ortamında peygamberlerin ismet sıfatlarından bahsederken cemaatte bulunanlardan bir kişi Musa aleyhisselamı kastederek peygamberlerden bazısı istemeyerekte olsa adam öldürmüştür (Kasas suresi); İbrahim aleyhisselamı kastederek bazısı da yalan söylemiştir (Buhari, Enbiya 3, 8, Tefsir, Beni İsrail 5; Müslim, İman, 327, (194); Tirmizi, Kıyamet 11, (2436).) dedi. Cemaatte bulunanlardan birisi bu anlatılanlardan peygamberler büyük günah işler manası çıkarsa peygamberlerin ismet sıfatlarının bir manasının kalmayacağını, o zamanda peygamberlik ile evliyalık arasında pek bir ayrım yapılamayacağını söyledi. Netice olarak … Devamını Oku
Muhatabına Mahsustur
Sen ey Yaşamak diye rüzgâr ne yana esse o yana savrulanların, hayata esir kampında merhaba diyen çocukları söz dinlemenin erdemini anlatarak büyütenlerin, iblise yaranmak için kendi hayatını tahrif edenlerin ruhuna sinen zillet; Dinle! Kadim hikâyesi bu ikimizin. Ki devran dönenden beri tanırız birbirimizi… Sen ki, Vefanın, merhametin, sevginin, fedakârlığın, hasbiliğin, harbiliğin, civanmertliğin, tevazunun, cesaretin, emanetin, istikametin ve izzetin dünyasından tard edilmişlerin, Sen ki, Canilerin, sinsilerin, hilebazların, korkakların, ikiyüzlülerin, harislerin, hasislerin, hesapçıların, hidayeti kararmışların, işbilirlerin, içten pazarlıklıların, tufeylilerin, … Devamını Oku
Hangi Bediüzzaman?
Bediüzzaman merhumun fikirlerinin ve duruşunun, onun çizgisini devam ettirdiğini söyleyenler tarafından tartışmasız biçimde tesbit ve hayata intikal edildiğini söyleyebilir miyiz? Ben bu sorunun cevabının “hayır” olduğunu düşünenlerdenim. Aralarında derin görüş ayrılıkları bulunan ve hepsi de kendisini Bediüzzaman merhuma nisbet eden birçok grubun mevcudiyeti yukarıdaki sorunun cevabının olumlu verilmesini engelleyen en önemli olgu. Bugünlerde Nurcu kesimin hangi partiyi desteklemesi gerektiği, daha doğrusu Nurculuğun hangi partinin desteklenmesini gerektirdiği meselesinde –benim internet medyası vasıtasıyla muttali olduğum– bir tartışma yaşanıyor. Mehmet … Devamını Oku