İmam-ı Rabbani Üzerine

Ebubekir Sifil2007, Ağustos 2007, Gazete Yazıları

“İkinci Binin Müceddidi” İmam-ı Rabbani (k.s), yüzyılları aşan tesbit, teşhis ve görüşleriyle sadece günümüze değil, gelecek zamanlara da ışık tutan bir nirengi noktasıdır. Eserleri, özellikle de Mektubat, burada sözü edilmekten müstağnidir. Tam bir bilgi ve hikmet hazinesi olarn Mektubat, dilimize birkaç kere çevrilmiş bulunuyor. En son Daru’l-Hikme’deki arkadaşlar tarafından çevrildi ve başına Hakan Talha ve Ömer Faruk hocalar tarafından doyurucu bir giriş yazısı yazılarak 3 cilt halinde neşredildi. Ne hikmettir bilinmez, Lugat kitaplarının bile şerh edildiği bir kültür ve ilim atmosferinde Maktubat’a şerh yazan –bildiğim kadarıyla– çıkmamıştır. Kaynak olarak kendisinden istiğna edemediğimiz halde bu muhalled eserin böyle bir mazhariyete nail olamamasının izahı gerçekten zor. Hakan hocanın da sözünü ettiğim giriş yazısında isebetle belirttiği gibi Mektubat, belli bir birikimi olmayanların kolay istifaede edebileceği bir eser değil. Bu sebeple merhum Mektubatçı Bayram Hoca gibi Mektubat mütehassıslarına büyük ihtiyaç bulunduğu açık…

İmam-ı Rabbani (k.s)’nin çağlar ötesinden bugüne ışık tutan görüşlerinin birçok müstakil çalışmanın konusunu teşkil ettiğini biliyoruz. Bunlardan birisi de Dr. Mustafa Özgen’e ait. Özgen, İmam Rabbani’nin Uluhiyet ve Nübüvvet Anlayışı’nı Konya (Selçuk) İlahiyat’ta Doktora tezi olarak çalışmış. Ciddi ve yorucu bir emek sarf ettiği anlaşılan bu hacimli çalışmayı diğerlerinden ayıran en temel fark, çok isabetli bir şekilde alan sınırlamasının yapılmış olması. Müceddid-i Elf-i Sani’yi anlatan birçok çalışma, biyografi niteliğinde ve böyle olduğu için de onun görüşlerini derinlemesine inceleme, tahlil etme imkânından yoksunluğuyla dikkat çekiyor.

Dr. Özgen bu çalışmasında İmam-ı Rabbani’nin dönemini tanıttıktan ve biyografisini verdikten sonra imanî meselelere geçiyor. Bu sahadaki belli başlıkları ele alıyor. Ardından Allah Teala’nın zatı ve sıfatlarıyla ilgili meselelere giriyor. Ele aldığı hemen her başlıkta Ehl-i Sünnet’in Maturîdî ve Eş’arî kanadının görüş ve kabullerini aktardıktan sonra İmam-ı Rabbani’nin görüşlerinin tahliline geçiyor.

Vahdet-i Vücud meselesini de müstakil bir başlık halinde ele aldığı çalışmasında Özgen, daha sonra Nübüvvet bahislerine geçiyor. Ehl-i Fetret’in durumu, mucize, velayet-keramet-istidrac ve nübüvvet meselesine itirazları ele aldığı bölümün arkasından insanın fiilleri, kaza ve kader bahisleriyle çalışmasını nihayetlendiriyor.

Bibliyografya kısmıyla birlikte 600 sayfaya yaklaşan hacmiyle sindire sindire okunması gereken bu titiz çalışma için muhterem yazara “elinize, kaleminize sağlık” dememek mümkün değil.

Doktora çalışması dolayısıyla İmam-ı Rabbani’nin görüş ve eserleriyle yakın ünsiyet kurma imkânı bulmuş olan Özgen, bu fırsatı iyi değerlendirmiş ve Müceddid-i Elf-i Sani’nin Mebde ve Me’âd isimli risalesini de dilimize kazandırmış. Bu eserin de daha önce Türkçe’ye aktarıldığını biliyoruz. Ancak Özgen’in çalışmasını farklı kılan, hemen her sayfada dipnotlar halinde gördüğümüz açıklamalar. Birincüi derecede Mektubat’tan istifadeyle hazırlanmış bu açıklama notları, eserin anlaşılmasında önemli katkılar sağlıyor.

Böylesine iki önemli çalışmaya imza atmış bulunan Dr. Mustafa Özgen’den, semereli çalışmalarının devamını bekliyoruz.

Her iki çalışmayı da Tablet Yayınları neşretmiş. (www.tabletyayinlari.com)

 Milli Gazete – 11 Ağustos 2007