“Mevdudi, Hamidullah… gibi isimlerin mutlaka ayrı bir kategoride değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.” CEVAP “Süper bir mezhepsiz olan Mevdudi hakkında da böyle konuşmanız bizi ta can evinden yaralamıştır.” Burada muhatabımın, “mezhepsiz” kelimesinin imajinatif gücüne dayanarak ortaya koyduğu tavır, bu kelime üzerinde önemle durulmasını gerekli kılıyor. Bu nitelemenin kimler hakkında kullanıldığına baktığımızda önümüze iki grup çıkıyor: Bir kurum olarak “mezheb”i tanımayanlar. Bu grupta yer alanların genel ve ortak tavrı, mezhebi Kur’an ve Sünnet’e rağmen ortaya çıkmış tefrika unsuru bir kurum … Devamını Oku
Bid’at ve Tekfir
Hamidullah hakkında kullanılan “sapık” nitelemesi, bazı görüşlerinin Ehl-i Sünnet’e aykırı olduğu anlamına geliyorsa buna bir diyeceğim yok. Ama devam eden yazılarda görüleceği gibi muhatabım bu kelimeye, bu anlamdan daha fazlasını yüklüyor. “Hamidullah hocanın Batı’da kaç insanın hidayetine vesile olduğu sorusunun cevabı bir yana…” CEVAP “Şahsen ben, onun bir tek kişinin hidayetine vesile olduğunu sanmıyorum. Diyelim ki bütün Avrupanın müslüman olmasına sebep oldu. Ama kendisi sapık veya kâfir ise bunun ne önemi olur ki? Edison dünyayı aydınlattı diyorlar. … Devamını Oku
Yine Hamidullah
“Bu konu fazla uzamadı mı!” diyebilecekler için söyleyeyim: Bu yazı serisini “Hamidullah örneğinde Ehl-i Sünnet’in itikadî duruşunun netleştirilmesi çabası” olarak okursanız, bu konuyu yüksünmeden tekrar ele alışımı daha rahat anlamlandıracaksınız. Hamidullah konusunu tekrar gündeme almamı, bir gazetenin “Sohbet Köşesi”nde yazdığını belirten bir büyüğümüzden aldığım bir ileti zorunlu kıldı. Öncelikle kullandığı dil sebebiyle ileti sahibine teşekkür etmem gerekiyor. Zira kendisiyle oldukça farklı düşündüğümüz bir konuda seviye ve ölçüyü muhafaza etmiş olması benim için son derece önemli… İşte ileti … Devamını Oku
Muhammed Esed’i “Farklı” Kılan
Münîb Engin Noyan’ın, Osmanlı tadındaki mektubu eşliğinde gönderdiği iki adet “Uygar” dergisi bugün (21 Ocak) elime geçti. Belki elektronik posta illetinin “mektub”u hayatımızdan kovmuş olmasından, belki satırlarına sinmiş olan o unutulmuş lezzetten, belki de her ikisinden, mektubu dönüp dönüp okumaktan kendimi alamadım. “Unuttuğumuz ne kadar şey var!” diye düşündüm. Mektuba adres yazmadığı için kendisine buradan teşekkür etmemi garipsemeyeceğini umarım. Sonra dergiye “gömüldüm.” Son sayfayı çevirdiğimde, elimde tuttuğum sayının, Uygar’ın son sayısı olmasına içerledim. Keşke devam edebilseymiş… Gecenin … Devamını Oku
Esed Meali Üzerine Bir Söyleşi-4
Muhammed Esed’in, Arapça’yı Kur’an’ın nazil olduğu dönemdeki –dejenere olmamış– kullanılış biçimiyle öğrenmek için bedevî kabileler arasında yıllarca yaşaması takdire değer bir gayret doğrusu. Bunun yanısıra geçmiş müfessirlerin çalışmalarına yaptığı atıf (bkz. Kur’an Mesajı, I, XXVII) onun bir “meal yazarı” olarak nasıl bir ilmî ve ahlakî sorumluluk idrakine sahip bulunduğunu gösterir. Bu bağlamda onun, Kur’an’ın anlaşılmasında Sünnet’in önemine yaptığı vurgunun da altını çizmemiz gerekir. Bütün bu hususlar Esed merhumun İslam dünyasına önemsenmesi gereken bir renk ve ses kattığını … Devamını Oku
Esed Meali Üzerine Bir Söyleşi-3
“Esed’le ilgili olumlu fikirleriniz nelerdir ?” Pek çok müfessir ve meal yazarının, özellikle müteşabih ayetlerle ilgili olarak maruz kaldığı sürçmelere (hatta bazan “önemli hatalara”) Esed’in düşmemiş olması önemle altı çizilmesi gereken bir husus. “Allah’ın eli, yüzü”… gibi “sıfâtullah” ile ilgili tavrının müsbet bir çizgiye oturmuş olmasında da sanıyorum yine Muhammed Abduh etkisini görmek mümkün. Bunun yanında bazı kavram ve tamlamaları “yeni” ve farklı biçimlerde ifade etmiş olması, meale orijinalite katan hususlar. Mesela “kâfirler”i “hakikati inkâra şartlanmış olanlar”, … Devamını Oku
Esed Meali Üzerine Bir Söyleşi-2
Esed’in, Hz. İsa’nın göğe kaldırılmasıyla ilgili olarak söyledikleri de tartışmaya değer. Nisa, 157. ayet ile ilgili olarak yaptığı açıklamada önceki müfessirlere ağır töhmetler yöneltir ve onları “şaşkın teşebbüsler”de bulunarak “hikâye üretmek”le itham eder. Esed’in nesh hakkındaki (zaman zaman önceki müfessirler hakkında istiskal içeren) tavrı ile ilgili olarak da Bakara, 106 ayeti ile ilgili nota bakılabilir. Esed meali ile ilgili olarak burada zikredebileceğim bir diğer olumsuz eleştiri de, ayetlerin Kitab-ı Mukaddes’e dayanarak tefsir edilmesi noktasındaki olumsuz tavrı … Devamını Oku
Esed Meali Üzerine Bir Söyleşi-1
Uzunca bir zaman önce bu köşede Muhammed Esed’in mealiyle ilgili iki yazı yazmıştım. O yazıların üzerinden yine uzunca sayılabilecek bir zaman geçtikten sonra İstanbul’dan arayan bir hanım kardeşim, muhterem Engin Noyan’ın çıkarmak üzere olduğu bir dergi için söz konusu meal hakkında benimle bir röportaj yapmak istediğini söyledi. Ben de soruları yazılı olarak göndermeleri halinde seve seve kabul edeceğimi belirttim. Birkaç gün sonra e-mail adresime gelen soruları cevaplayıp geri gönderdim. Ancak o gün bugündür bu röportajın akıbeti hakkında … Devamını Oku
“Yılan Hikâyesi”
Muhammed Hamidullah ile ilgili yazılardan birisinde onun, hicret esnasında Sevr dağındaki mağaraya önce Hz. Ebu Bekr (r.a)’in girdiği ve içerideki delikleri elbisesini yırtarak tıkadığı, geriye kalan son deliği de ayağıyla kapattığı ve orada bulunan bir yılanın Hz. Ebu Bekr (r.a)’in ayağını soktuğu hadisesine yer verdiğini zikretmiştim. Bu yazı üzerine bir okuyucum, Mustafa İslamoğlu’nun bu olayla ilgili değerlendirmesine dikkat çeken bir mesaj göndermiş. İslamoğlu, Üç Muhammed isimli çalışmasında (17-9) bu “hikâye”yi Hadis CD’lerinde bulamadığını söylüyor ve düştüğü dipnotta … Devamını Oku
Hamidullah Hakkında Son Olarak
Hamidullah hoca hakkında ileri sürülen iddialar üzerinde daha fazla durmak istemiyorum. Son 6 yazıda ele aldığım hususlar, bahse konu iddiaların en önemlileri arasından seçilmişti. Bunlar dışında kalanlar hakkında da elbette söylenebilecek pek çok şey var. Ancak önceki yazılarda gördüğümüz gibi, –aralarında haklılık payı bulunanların da mevcut olduğu– bu iddialar, Hamidullah’ı İslam düşmanı gibi göstermeye ve tekfir etmeye varan yaklaşıma bana göre yeterli gerekçeyi teşkil etmiyor. Bu sebeple, genel bir değerlendirme yaparak bu bahse son vereceğim. Ehl-i Sünnet … Devamını Oku
- Page 1 of 2
- 1
- 2