Akidenin Muhafazası ve Diyalog

Ebubekir Sifil[dosya], 2005, Ağustos 2005, Dinler Arası Diyalog, Gazete Yazıları

Muvahhid İsevîliğin Hristiyanlığa dönüştürülmesi sürecini açıklamak üzere geliştirilen bir izah tarzı var: “Eski Ahit“te (Mezmurlar, 2/7; II. Samuel, 7/14) kullanılan bir tabir olarak “Tanrı oğlu“, “Tanrı’nın seçkini” anlamındadır. Yani Allah Teala‘ya –haşa– “babalık”, herhangi bir mahluka da O’nun “oğulluğu” ünvanının verilmesi Yahudiler‘in yabancısı olduğu bir durum değildi; hatta bizzat onlar tarafından başvurulan bir anlatım biçimiydi. Bu tabir İnciller‘de (özellikle “Sinoptikler” denen ve Matta, Markos ve Luka‘ya izafe edilen İnciller‘de) de görülür ve aynı anlamdadır. Hatta sadece Hz. … Devamını Oku

Diyaloğun Nesi Kötü?

Ebubekir Sifil[dosya], 2005, Dinler Arası Diyalog, Gazete Yazıları, Mayıs 2005

Son iki-üç hafta içinde katıldığım birçok etkinlikte gündeme geliş biçiminden, diyalog meselesinde hâlâ aydınlığa kavuşturulması gereken hususlar bulunduğu anlaşılıyor. Yine anlaşılıyor ki, “diyalog” kavramının (evet, artık bu kelime bir “kavram” haline gelmiştir) herkesçe müsellem bir tanımı bulunmadığı için dışarıda “Dinlerarası diyalog” yaşanırken, içeride “sağırlar diyalogu” devam edecek. Diyalog faaliyetlerini yürütenlere bakılırsa hangi maksat ve niyet ile ve hangi ahval ve şeraitte olursa olsun bir Müslüman ile bir gayrimüslimin yan yana gelmesi “diyalog“dur. Meseleye böyle bakıldığı için Efendimiz … Devamını Oku

“Biz ve Onlar”

Ebubekir Sifil[dosya], 2005, Dinler Arası Diyalog, Gazete Yazıları, Mayıs 2005

Modern zamanlar sadece İslam dünyasında değil, Yahudi ve Hristiyan dünyada da itikadî/teolojik tartışmaların başladığı bir süreç oldu. İslam dünyasında modernist/reformist yöneliş sürecinde pek çok modernist itikadî ilkelerin mutlaklığını tartışma konusu yaparken, aynı tartışmayı diğer iki din de eş zamanlı olarak kendi içinde yapmaya başlamıştı. “Mutlak hakikat“in bir tek dine hasredilmesi, şüphe yok ki modern “çoğulculuk” (plüralizm) anlayışıyla bağdaşmaz. Dolayısıyla uhrevî kurtuluşun da sadece bir tek dinin doğrularına imanla gerçekleşeceğini ileri sürmek çağdaş dünyada kabul edilebilir bir durum … Devamını Oku

Ehl-i Kitap’la İttifak Ettiğimiz Hususlar!!

Ebubekir Sifil[dosya], 2005, Dinler Arası Diyalog, Gazete Yazıları, Mart 2005

Bir kimsenin Allah inancının makbul ve muteber olabilmesi için, sadece “Ben Allah’a inanıyorum” demesinin yetmeyeceği açıktır. Bu inancın, “Nasıl bir Allah?” sorusuna, bu bağlamda kabul ve reddedilmesi gereken olmazsa olmaz hususları içeren bir cevapla mukabele edilerek şekillendirilmiş olması kaçınılmazdır. Aynı şey “amentü“nün diğer umdeleri için de aynıyla geçerlidir. Söz gelimi Allah‘a inandığını belirttiği halde, Allah Teala‘ya noksanlık izafe eden, ona başka varlıkları ortak koşan ya da gönderdiği kitaplardan ve peygamberlerden birini tekzipte ayak direten kimsenin Allah inancının … Devamını Oku

Niçin “Muhammedun Resulullah” Yok?

Ebubekir Sifil[dosya], 2005, Dinler Arası Diyalog, Gazete Yazıları, Şubat 2005

Kütüphanemde uzun zamandır eksikliğini derinden hissettiğim iki kaynak esere kısa bir zaman önce hamdolsun kavuştum. Başta M.Muhlis kardeşim olmak üzere vesile olanlardan Rabbim razı olsun. Bugüne kadar türlü zorluklarla DİB kütüphanesindeki nüshasından istifade ettiğim “Feydu’l-Bârî” bunlardan birisi. (Diğeri de Şebbîr Ahmed el-Osmânî merhumun “Fethu’l-Mülhim“i ile Muhammed Takî el-Osmânî‘nin bu esere yazdığı “Tekmile.”) Elime geçer geçmez mümkün olduğunca diğer şerhlerle karşılaştırmalı bir şekilde okumaya gayret ettiğim “Feydu’l-Bârî“de el-Keşmîrî merhumun ortaya koyduğu nefis tahkik örneklerinden, bugün için “mezillet-i akdam” … Devamını Oku

Diyalog Eleştirileri Hangi Maksada Matuf?

Ebubekir Sifil[dosya], 2005, Dinler Arası Diyalog, Gazete Yazıları, Şubat 2005

  Dinlerarası diyalog faaliyetlerinin “esastan” ve “usulden” yanlış olduğunu dile getiren yazılar yazdıkça, Fethullah Gülen hocaefendinin sevenlerinden –”cemaatinden” demiyorum; çünkü Hocaefendi‘nin böyle bir tesmiyeyi kabul etmediğini biliyorum–, “sen de mi?” ya da “ahirette görüşürüz” içerikli mesajlar alıyorum. Zaman darlığından ve kişisel polemiğe girmeyi doğru bulmadığımdan bu mesajların hemen hiçbirine cevap yazmıyorum. Gerek bu türlü mesajlar gönderen kardeşlerimin, gerekse genel olarak bu köşenin okuyucularının bir şeyi bilmelerini istiyorum: Herhangi bir yazı kaleme almak için bilgisayarın başına oturduğumda, ortaya … Devamını Oku

Gassal Metaforu ve Dinlerarası Diyalog

Ebubekir Sifil[dosya], 2005, Dinler Arası Diyalog, Gazete Yazıları, Şubat 2005

Perşembe günkü yazım üzerine bir okuyucumdan, önemli bir noktaya neşter vuran bir e-posta iletisi aldım. Şöyle diyor adını vermeyen okuyucum: “(…) Bir kişi birilerini kendisine şeyh edindi mi hoca edindi mi mürşit edindi mi, ona ne derece bağlanmalı? Şâh-ı Nakşibend ile talebesi Molla Necmeddin arasında geçen kıssa mürşide bağlanmanın bir ölçüsü müdür?…” Burada yer kaplamaması için zikretmediğim kıssada Şah-ı Nakşibend hz.leri ile Molla Necmeddin arasında, Menakıb kitaplarında örneğine sıkça rastlanabilecek bir olay anlatılıyor: Zahiren İslam’ın emirlerine aykırı … Devamını Oku

Müdârât

Ebubekir Sifil[dosya], 2005, Dinler Arası Diyalog, Gazete Yazıları, Şubat 2005

Bundan bir süre önce İstanbul’dan arayan bir okuyucum, “İslam ve Modern Çağ”da (II, 163) geçen bir ifademe takıldığını ve kimi kasdettiğimi sordu. Ben kimi kasdettiğimi söyleyince de aramızda tatlı-sert bir konuşma başladı. Cep telefonumun şarjı bittiği için yarıda kalan konuşmamız esnasında muhatabım, “İslam’da müdârât” yok mudur?” dedi ve birkaç örnek zikretti. Ben de İslam’da elbette müdârât olduğunu, ancak takıldığı ifademin öznesinin yaptığı işin müdârât sayılamayacağını ve verdiği örneklerin buna uymadığını dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Ancak konuşmamız yarıda … Devamını Oku

Diyalog Hakkında (Şimdilik) Son Olarak

Ebubekir Sifil[dosya], 2004, 2004 Yılı, Aralık 2004, Aralık Ayı 2004 OS, Dinler Arası Diyalog, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Dinlerarası diyalog faaliyetlerini yürütenlerin, yaptıkları işin meşruiyetini (hatta “zaruretini”!) isbatlamak amacıyla ortaya attıkları sözümona “delil”lerin, maksadı hasıl etmekten uzak olduğu, son 6 yazıda yapmaya çalıştığım kısa tahlillerden anlaşılmış olmalıdır.Bugün konu hakkında son olarak söylenebilecekleri toparlayarak –gerektiğinde tekrar dönmek üzere– şimdilik bu bahsi kapatacağım. 1. Şu haliyle diyalog faaliyetlerinin “İslamî”, hatta “İslam’ın emri” olduğunu ileri sürmekle, hal-i hazırda diyaloğu bir “politika”, içeride (ve hatta belki “dışarıda” da) yaşanan sıkıntılardan bir “çıkış yolu” olarak görmek birbirinden farklı şeylerdir.Bunlardan ilki, … Devamını Oku

Diyalog Argümanları-4

Ebubekir Sifil[dosya], 2004, 2004 Yılı, Aralık 2004, Aralık Ayı 2004 OS, Dinler Arası Diyalog, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Efendimiz (s.a.v)’in, çeşitli kişilere hitaben yazdığı, literatüre “İslam’a davet mektupları” olarak geçmiş bulunan mektupların dinlerarası diyalog faaliyetlerine “meşruiyet” gerekçesi yapılması, en hafif tabiriyle “çarpıtma”dır. Eğer bu mektuplar diyalog faaliyetlerine gerekçe yapılmaya uygunsa, bu faaliyetleri yürütenlerin, muhataplarına bu mektupların muhtevasında gördüğümüz tavrı aynen takınması, yani evvelemirde onları Tevhid‘e çağırması gerekir. Yoksa bu mektupları diyaloğa referans olarak takdim etmenin kabul edilebilir bir yanı olamaz. Hz. Peygamber (s.a.v)’in, herhangi bir Ehl-i Kitap grup ile –bugün yapıldığı tarzda– kendilerini İslam‘a çağırmaksızın … Devamını Oku