Geçtiğimiz Pazar günü İran Devrimi’nin 33. yıldönümüydü. Humeyni’nin İran’a döndüğü gün doğan çocuklar bugün orta yaşlarda seyrediyor. O günden bu güne İran neler yaptı; küresel ve bölgesel oluşum ve gelişmeler bağlamında nerede konumlandı, İslam Dünyası’yla ilişkileri nasıl bir seyir izledi?… Soruları artırdıkça bu yazının boyutlarını kat kat aşacak alanlara gireceğiz ister istemez. Ancak kuşbakışı baktığımızda ana hatları itibariyle şunları söyleyebiliriz: İran’da devrim gerçekleştiğinde İslam Dünyasında “Müslümanlar bakımından artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı” düşüncesiyle yepyeni bir heyecan, … Devamını Oku
Kertenkele Hadisi-1
Okuyucu Soruları serisine uzun bir zaman ara verdik. Milli Gazete’nin görsel bakımdan yeniden yapılandırılması ve daha başka hususlar sebebiyle meydana gelen bu durum dolayısıyla okuyucu soruları da hayli birikmiş durumda. Bu süreçte yazı günleri değişti, bir ara yazı sayısı haftada ikiye indi… Gerek e-posta yoluyla, gerek başka kanallarla iletilen sorular arasında bu köşeye taşıdıklarımı kısa cevaplarla geçiştirmek istemiyorum. Cevapların delilleri/gerekçeleri ile birlikte zikredilmesi hem benim için, hem de okuyucu için önemli. Ancak bu durum, bir yandan seri … Devamını Oku
Modernizme Kelamî Bakış
Salı günü Ankara’daydım. Başlıktaki ifade, orada yaptığım bir sunumun da başlığıydı. Siyasallılar Vakfı’nın davetlisi olarak bence “uzun” bir aradan sonra yeniden Ankara’yı teneffüs etmenin heyecanını yaşadım. Yaşadığım tek heyecan bu değildi. Uzun yıllarımın geçtiği Keçiören’i tekrar gördüm. Ankara’yı kelimenin tam anlamıyla “esir” almış olan kışı Keçiören’in yokuşlarında bir kere daha yaşadım… Siyasallılar Vakfı, Ankara’dayken bir süre Akaid dersleri yaptığım bir sıcak adres. Şimdi başta Ömer Faruk Özkan olmak üzere genç, idealist ve daha da önemlisi “müstakim” gençler, … Devamını Oku
Uydurma Olduğu Söylenen Sahih Bir Rivayet-3
Sürâka b. Mâlik (r.a)’dan: “Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Eğer ben birisine, başka birisine secde etmesini emredecek olsaydım, kadına, kocasına secde etmesini emrederdim.”[1]et-Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, VII, 152. el-Heysemî Mecma’u’z-Zevâid’de (IV, 310), sededdeki Vehb b. Ali ve babasının durumları hakkında bilgi sahibi … Continue reading Büreyde (r.a)’dan: “Bir bedevi Hz. Peygamber (s.a.v)’e gelerek, “Ey Allah’ın Resulü! Bana izin verin size secde edeyim”dedi. Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu. “Eğer ben birisine, başka birine secde etmesini emredecek olsaydım, kadına, kocasına secde etmesini emrederdim.”[2]ed-Dârimî, … Devamını Oku
Uydurma Olduğu Söylenen Sahih Bir Rivayet-2
Bir önceki yazıda Ebû Hureyre (r.a)’dan naklen zikrettiğim rivayete benzer bir rivayet de Enes b. Mâlik (r.a)’dan nakledilmiştir: Buna göre Ensar’dan birilerinin sakin bir devesi vardı. Ancak (hastalık vb. bir sebepten dolayı) deve azgınlaştı ve kimseyi yanına yaklaştırmaz oldu. Durumu Efendimiz (s.a.v)’e haber verdiler. Efendimiz (s.a.v) devenin bulunduğu bahçeye gitti. Deve Efendimiz (s.a.v)’i görünce O’na doğru yaklaştı ve önünde çöktü. Orada bulunanlar, “Aklı şuuru olmadığı halde bu hayvan size secde ediyorsa, bizim secde etmemiz daha evladır” dediler. … Devamını Oku
Uydurma Olduğu Söylenen Sahih Bir Rivayet
“Eğer bir insanın başkasına secde etmesini emretseydim, kadının, kocasına secde etmesini emrederdim” anlamındaki hadis hakkında hayli soru geliyor. Kur’an’a aykırı olduğu ya da kadını tahkir ettiği gerekçesiyle uydurma olduğunu söyleyenlerden alıntılar eşliğinde bu hadisin durumunun ne olduğu soruluyor. Öncelikle belirtelim ki, bir rivayetin sahih olup olmadığını, bizatihi o rivayetten hareketle ortaya koymak gerekir. Meseleyi kendi önyargılarımızın, peşin kabullerimizin ya da yaygın anlayışın/hakim söylemin boyunduruğu altına sokmaya çalışmak, kendi heva ve heveslerimizi hadisin, dolayısıyla Efendimiz (s.a.v)’in rehberliğinin önüne … Devamını Oku
Şii Yayılmacılığı
İran bir taraftan bölgede inisiyatif ve etki alanını genişletmeye dönük politikalar izlerken, diğer yandan kadim ve genetik Sünni düşmanlığı refleksiyle Şii karakterli yayılmacı politika dip dalga halinde ilerliyor. Oysa düz mantıkla bakınca bölge ve dünya ölçeğinde İran’ın İslam Dünyası’nın desteğine ciddi biçimde ihtiyacı var. Hal böyleyken “mezhep ihracı” faaliyetinin hız kesmeden, hatta ivme kazanarak devam etmesi ilk bakışta çelişki gibi görünüyor. İzleyebildiğim kadarıyla tek bir uydu kanalında 20 civarında Şiilik propagandası yapan televizyon var. İzleyemediklerim de hesaba … Devamını Oku
Ankara İstiklal Mahkemesinden Geçenler
Ankara İstiklal mahkemesi Zabıtları -1926- isimli kitapta Ankara İstiklal Mahkemesi’nde yargılanan 40 civarında kişiye ait mahkeme zabıtları var.Mehmed Nedim, Ankara İstiklal Mahkemesi Zabıtları -1926-, İşaret yay., İst-1993, 13-258. Yazar, TBMM arşivinde bulunan bu zabıtları muhtevi bulunan 4 ve 5. defterlerin ya kendisine bilinçli olarak verilmediğini veya kaybolduğunu söylüyor. Bu iki defterin, mahkemeye getirilen diğer sanıklarla İskilipli Atıf Hoca’nın yüzleştirildiğini anlatan zabıtları muhtevi olduğu anlaşılıyor. Dönemin Meclis İnsan Hakları Komisyonu tarafından istenmesine ve TBMM Başkanı’nın yazılı emri bulunmasına rağmen … Devamını Oku
İstiklal Mahkemeleri
Bugünlerde gündeme gelen İstiklal Mahkemeleri’nin zabıtlarının açılması meselesi gözleri bir kere daha Cumhuriyet arefesinde yaşanan olağan dışı şartlara ve uygulamalara çevirdi. İstiklal Mahkemeleri, dönemin olağanüstü şartlarında adeta bir “sindirme” mekanizması olarak iş görmüştü. Bir kere karar verdi mi, geri dönüşü olmayan, temyizi gayrı kabil ve Cumhuriyet için “tehlike” olarak değerlendirilen her vakayı ilgi alanında tutan bu mahkemelerde kimler yargılandı, yargılama süreci nasıl cereyan etti ve ne türlü yansımaları oldu? Bugüne kadar bu mahkemelerin etkisiyle mütenasip kemiyet ve … Devamını Oku
Sahih Bilinen Asılsız Bir Rivayet
Günlük konuşmalarımızda meramı ifadede kolaylık sağladığı için dilimize ve hafızamıza kolayca yerleşen deyimler, kalıp ifadeler, özdeyişler yanında bir de “rivayetler” vardır. O rivayetlerin dilimize yerleşmesi ötekiler kadar masum değildir. Bilhassa Efendimiz (s.a.v)’e söylemediği bir sözü isnad etmenin ağır vebali dikkate alınacak olursa, bu konuda en yüksek hassasiyeti göstermemiz gerektiği kendiliğinden anlaşılacaktır. Allame Abdülfettâh Ebû Gudde merhumun, uydurma/asılsız rivayetlerin toplandığı eserleri tekrar tekrar okumamız gerektiği yolundaki ikazının altında da şüphesiz bu hassasiyet yatıyor. Bu sebeple merhum, hem İbnu’l-Kayyım’ın … Devamını Oku