Soru: Eskiden mezar oylan bir yere mescit yapmak veya mevcut bir mescidi böyle bir yeri içine alacak şekilde genişletmek caiz midir? Cevap: Araştırabildiğim kadarıyla bu meselede mezheplerin hükümleri aşağıda görüleceği üzere hemen hemen aynıdır: ed-Dürrü’l-Muhtâr‘da şöyle denir: “Meyyit çürüyüp toprak olduktan sonra mezar yerinin üzerine ekin ekmek ve bina yapmak da caizdir.”[1]İbn Âbidîn, III; 493-4. et-Tahtâvî de Merâkı’l-Felâh sahibinin, “Ölü çürüyüp toprak olmuşsa, başkasının onun kabrine defni caiz olur” sözünün altında şöyle der: “Başkasının kabrine defni caizdir. … Devamını Oku
Cennet ve Cehennem’in Ebedîliği
Soru: İslam inancına göre ahiret hayatı ebedidir (gerek cennette, gerekse cehennemde).Yani öldükten sonra bizi sonsuz bir hayat bekliyor, Allah-ü Teala‘nın da ezeli ve ebedi varlığını göz önünde bulundurunca, sonsuz olan varlıkların sayısı artmış olmuyor mu? Yani bizim varlığımız da tanrının varlığı gibi (gibi denmesi ne kadar doğru bilemiyorum) ebedi mi olacak?” Cevap: Cennet‘in de, Cehennem‘in de varlığı ebedî olarak devam edecektir. Kur’an ve Sünnet nassları, hem Cennet‘in, hem de Cehennem‘in şu anda mevcut olduğunu, kıyamet, haşir ve … Devamını Oku
Esma-i Hüsna-2
Öyle anlaşılıyor ki İslamoğlu‘nun Esma-i Hüsna meselesiyle ilgili görüşlerinin tamamı, hazırlamakta olduğu çalışma yayımlanınca ortaya çıkacak. Ancak 59/el-Haşr, 24 ayeti üzerinde konuşurken söyledikleri, Esma-i Hüsna konusundaki görüşlerinin hangi noktadan hareket ettiği ve nasıl bir istikamete gideceği konusunda önemli ipuçları veriyor. et-Tirmizî rivayetinde tadad edilen Esma cümlesinden birçoğunun (26’sının) Kur’an‘da yer almadığı, Kur’an‘da yer alan Esma‘nın birçoğunun da (yine 26’sının) bu Esma içinde bulunmadığını, rivayette bu isimler hakkında geçen “ihsa” tabirinin “saymak” dışında pek çok anlama geldiğini söyleyen … Devamını Oku
Esma-i Hüsna-1
Soru: Metni buraya alamayacağım kadar uzun bir soruda, Mustafa İslamoğlu‘nun Esma-i Hüsna ile ilgili olarak şöyle dediği zikrediliyor: “Allah Teala’nın 99 ismi vardır; kim bunları “ihsa ederse“ cennete gider” hadisi sahihtir; el-Buhârî ve Müslim tarafından –99 isim sayılmaksızın– rivayet edilmiştir. Esma-i Hüsna, et-Tirmizî ve İbn Mâce rivayetlerinde sayılmıştır. İbn Mâce rivayeti zayıftır. et-Tirmizî rivayetinde Esma-i Hüsna‘nın sayıldığı kısım ise “müdrec”dir. Ayrıca hadiste geçen “kim ihsa ederse” ifadesi, “kim bunları ezberler ve zikrederse” değil, hayatına aktarırsa, ahlaka dönüştürürse… … Devamını Oku
Bid’at Fırkalar
Soru: Şiiler, Bahailer, İsmaililer, Reşat Halifeciler, Vahhabiler, Hariciler, Mutezile, Cebriye ve reformist-modernistlerin hükümleri nedir? Bunlardan küfrüne hükmolunan mezhepler var mıdır? Varsa niçin? Küfrüne hükmedilmeyenlerin hükmü nedir? Bir süre cehennemde yanıp sonra cennete girme gibi bir şey mi? Cevap: Öncelikle soru sahibini, “bid’at fırka” kavramını hayata tetabuk ettirerek ele alan yaklaşımından ötürü kutladığımı belirteyim. Zira “bir’at fırka” kavramı yaygın olarak tarih içinde olup-bitmiş olgular ve devrini tamamlayıp tarihe mal olmuş oluşumlar için kullanılır, günümüze tatbik edilmez ve tabii … Devamını Oku
Helal Et-3
Bir önceki yazıda meselenin 4 mezhebe göre hükmünü özetlemeye çalışmıştım. Bugün de konu hakkında bir-iki noktayı daha açıklığa kavuşturarak “helal et” meselesini noktalamış olalım: Kim tarafından ve ne suretle kesildiği bilinmeyen hayvanın eti yenir mi? Görebildiğim kadarıyla hayvan kesimi ile ilgili ahkâmın en güzel tarzda ve tafsilatlı olarak işlendiği çalışma, bir önceki yazıda kendisinden alıntı yaptığım, Muhammed Takî el-Osmânî tarafından kaleme alınmış olan Kadâyâ Fıkhiyye Mu’âsıra‘dır. Bu eserde bu mesele şu şekilde cevaplandırılıyor: Burada 4 durum söz … Devamını Oku
Helal Et-2
Kesilen hayvanın üzerine Allah Teala‘nın adının anılması, burada hayli yer tutacağı için tadadından sarf-ı nazar edeceğim birçok ayet ve hadisin delalet ettiği gibi şarttır. Allah Teala‘nın adını kasden terk ederek kesim işlemi yapan kimsenin kestiği hayvanın yenmeyeceği konusunda Hanefî, Mâlikî ve Hanbelî fukahası görüş birliği halindedir.[1]Muhammed Takî el-Osmânî, Kadâyâ Fıkhiyye Mu’âsıra, 393. Hayvan keserken Besmele‘yi unutarak terk eden kimsenin kestiği hayvanın etinin yenebileceği konusunda ise yine mezkûr üç mezhebin ulemasının ittifakı mevcuttur. İmam eş-Şâfi’î‘nin görüşüne gelince, daha önce … Devamını Oku
Helal Et-1
Soru: Allah’ın adı anılmadan İslami usüllere göre olmadan kesilen hayvanın eti ve yağını yemenin hükmü nedir? Bu bağlamda piyasadaki et ürünlerini, restoranlarda ve davetlerde sunulan etli yemekleri yemenin hükmü nedir? Kimileri bu konuda çok rahat davranırken, kimileri çok hassas. Kimisiyse özellikle tavuk konusunda çok hassas. Bu konudaki hüküm nedir? Cevap: Yine sıkça sorulan bir soruyla karşı karşıyayız. 21. yüzyılda, AB yolundaki bir Türkiye için “hayvan kesimi” meselesinin büyütülecek/önemsenecek yanı olmadığını düşünenler olsa da, hayvan kesimi konusundaki hassasiyeti, … Devamını Oku
Modern Çağın Fetvacıları
Şimdi artık fetva verilirken delilin kuvvetine bakılmıyor. Kimse söylediklerinin Kur’an’a, Sünnet’e, İcma’a ve Kıyas’a, dolayısıyla Allah Tealâ’nın rızasına uygun olup olmadığını dikkate almıyor, araştırmıyor. Dikkate alınan tek bir husus var: Çağdaş değer yargılarıyla çelişmemek… Fetva vermek, fetva soran kişiye, sorduğu meselenin dinî hükmünü bildirmek demektir. Hüküm doğrudan doğruya dine mal edildiği için fetva verme işi son derece hassas ve risklidir. Bu itibarla fetva ile hükme bağlanan, daha doğrusu hükmü karşı tarafa bildirilen mesele sağlam delillere dayalı olmalıdır. … Devamını Oku
Müzik-3 (Karşı deliller)
Müzik meselesinde son iki yazıda dile getirdiği hususlara, müziğin hürmetine (haramlığına) delalet ettiği söylenerek bazı hadis metinleri hatırlatıldı ve meseleyi eksik ele aldığım söylendi bazı okuyucular tarafından. Kendilerine teşekkür ediyor, hassasiyetlerine saygı duyuyorum. Bu konuda ulemanın ihtilaf halinde olduğunun, cevaz görüşünü benimseyenlerin de, adem-i cevaz görüşünü benimseyenlerin de delilden hareket ettiğinin elbette farkındayım. Bu köşe bunları yeni baştan ele alıp tekrar etmeye ve tartışmaya müsait olmadığından, konu hakkındaki (Cumartesi günkü) ilk yazımda şöyle demiştim: “Gerek basılı eserlerde, … Devamını Oku