el-Cebertî, Acâibu’l-Âsâr‘da, 1188 yılı olaylarını anlattığı bölümde[1]el-Cebertî, Acâibu’l-Âsâr, I, 604 vd. babası Mısır müftüsü ve meşhur Hanefî fakihi Bedruddîn el-Hasen b. İbrâhîm ez-Zeyla’î el-Cebertî’nin biyografisini verirken birçok hocadan okuduğu kitapları ve aldığı icazetleri zikreder. Bu cümleden olarak “Bâ Alevî” diye bilinen Ömer b. Ahmed b. Akîl es-Sakkâf el-Mekkî’den aldığı icazete de yer verir. Orada el-Esmâu’l-İdrîsiyye (veya Erba’în-i İdrîsiyye)‘nin Şihâbuddîn es-Sühreverdî[2]Sühreverdiyye tarikatının kurucusu Ebû Hafs Şihâbuddîn Ömer b. Muhammed el-Kuraşî (632/1234). Avârifu’l-Ma’ârif sahibi Ebu’n-Necîb Dıyâuddîn Abdulkahir b. Abdillah … Continue … Devamını Oku
Kefen
İhsan Eliaçık tarafından gündeme getirilen iddia… CAH (Açılımı Cübbeli Ahmet Hoca oluyor herhalde) ürünleri satan bir site, “Ölünün kefenine yazdığında yahut bir kâğıda yazılıp kefenine konulduğunda. veyahut ceylan derisine yazılıp kefen içine konulduğunda meyyiti kabir azabından vesair sıkıntılardan kurtaracak” ifadeleriyle, normalinin birkaç katı fazlasına kefen satıyormuş. İster istemez bu tarz konularla ilgili sorulara muhatap oluyor; cevap vermek zorunda kalıyorum. Can sıkıcı bir durum doğrusu… Bu sitenin Cübbeli Ahmet hocayla irtibatı var mıdır, bilemiyorum. Cübbeli hoca olmadığını söylemiş. … Devamını Oku
Tasavvuf “Mesele”si
Rıhle –bir hayli gecikmeyle– inşaallah bu hafta çıkacak olan 14. sayısında Tasavvuf’u dosya konusu yaptı. Bu sayıya dercedemediğimiz yazıları, 15. sayının dosya konusunu “Tasavvuf-2” şeklinde koyup orada okuyucuya sunmuş olacağız inşaallah. Tasavvuf bu Ümmetin en temel varoluş alanlarından biridir. İslam coğrafyasını bir uçtan ötekine dolaşın, Tasavvuf’un izlerini görürsünüz. İster Endülüs’e gidin ister Orta Asya’ya, ister Afrika’ya uzanın ister Orta Doğu’ya, İslam coğrafyasının her karışında Tasavvuf’un rengini, tadını, kokusunu hissedersiniz. Sarayda da karşınıza çıkar, en ücra köyde de. … Devamını Oku
Tasavvuf ve Pasifizasyon-1
E-posta adresime gelen maillerin önemli bir bölümü, başlıkta ifade etmeye çalıştığım hususu soruyor. Tasavvuf insanları dünyadan uzaklaştırmakla hayata ve topluma ilgisiz mi kılıyor, Tasavvuf ehli olarak bilinen insanların mesela cihada iştirak ettiği vaki midir?… Bu soruya, Osmanlı‘nın kuruluşundan itibaren fetihlerin öncü kuvveti olmuş gazi dervişleri, Senûsiyye hareketini, Hindistan‘lı Rabbânî alimlerin ya da Şeyh Şamil‘in cihadı gibi harc-ı alem örnekleri zikrederek kestirmeden cevap verebilirdim. Ancak Tasavvuf hakkındaki bu iddiaların alabildiğine yaygınlık kazanmış olması, bu meselenin –bu köşenin boyutlarının … Devamını Oku