Kilise, İncil, Hristiyanlık-3

Ebubekir Sifil2005, Gazete Yazıları, Mayıs 2005

Barnabas İncili

Bugün elimizde “Barnabas İncili” adıyla mevcut bulunan metnin aslı, kim tarafından kaleme alındığı ve hangi döneme ait olduğu konusunda Müslümanlar‘la Hristiyan dünya arasında anlaşmazlık bulunmaktadır.

Barnabas, her ne kadar Pavlus Hristiyanlığı tarafından öyle addedilmemişse de, Musevî-İsevî gelenek tarafından Havariler arasında sayılmıştır. Önceleri Pavlus gibi “sıkı” bir Yahudi iken bilahare İsevîliği seçmiştir. Önceki dinlerinde iken aynı üstada talebelik etmiş bu ikili, bilahare aralarında çıkan bir anlaşmazlık sebebiyle yollarını ayırmıştır. Bu anlaşmazlığın, Barnabas‘ın yeğeni olan İncil yazarı Markos sebebiyle çıktığı söylenmişse de, asıl sebep daha farklı ve önemli olmalıdır.

Aziz Barnabas, önceleri tıpkı Pavlus gibi, Hristiyan dinini kabul edenlerin Yahudi şeriatı doğrultusunda sünnet olması gerekmediği görüşünde iken, daha sonra görüş değiştirmiş ve böyle kimselerin sünnet olmaları gerektiğini savunmaya başlamıştır. Pavlus ile aralarındaki anlaşmazlığın gerçek sebebi bu olmalıdır.

Buradan da anlaşılacağı gibi Pavlus, İsevîliği Musevî kökenlerinden koparıp müstakil ve hemen tamamen “yeni bir din” hüviyetine kavuşturma operasyonunu yürütürken önemli bir dirençle karşılaşmıştır. “Havarîler Konsili” diye adlandırılan ilk toplantının bu sebeple yapıldığı bilinmektedir. İşte Barnabas da Hz. İsa (a.s)‘ın mesajının Hristiyanlıklaştırılmasına karşı çıkanlardandır.

Bugün elimizde bulunan “Barnabas İncili“nin havari Barnabas‘a aidiyetinin sıhhati nedir?

Şu anda elde mevcut olan metin, XIV veya XVI. yüzyıla ait olup İtalyanca‘dır. Yazarı hakkında farklı görüşler vardır. Bazıları onun, Hristiyanlık‘tan (hatta önce Yahudilik‘ten Hristiyanlığa ve bilahare oradan) İslam‘a geçen Anselmo Turmeda (Müslüman olduktan sonra Abdullah et-Tercüman) olduğunu söylerken, başka bir kısım kimseler, bu nüshanın bir asıldan istinsah edilmiş olduğunu söyler.

Barnabas İncili‘nin, XVIII. yüzyıla ait olup, günümüzde kaybolmuş bir İspanyolca nüshasının daha varlığı bilinmektedir.

492 yılında Papa Gelase, Kilise tarafından sahih ve apokrif (uydurma) sayılan İnciller‘in listesini içeren genelgesinde Barnabas İncili‘ni de apokrif İnciller arasında saymıştır. Bu durum, 5. yüzyılda “Barnabas İncili” diye bir İncil‘in varlığının Hristiyan kaynaklar tarafından doğrulanması anlamına gelir.

Hristiyanlar Barnabas İncili‘nin mevsukiyetine çeşitli gerekçelerle itiraz etmektedir. Bunları şöyle özetlemek mümkündür:

  1. Bu İncil‘de tarih ve coğrafya hataları vardır.
  2. Bu İncil‘de geçen bazı kelimeler/kavramlar Hz. İsa (a.s) dönemine değil, Ortaçağ Avrupası‘na aittir.
  3. Bu İncil, bilahare Müslümanlığa geçmiş birisi tarafından kaleme alınmıştır.

Bu itirazların tamamı Müslümanlar tarafından cevaplandırılmıştır. (Bu cevapların kısa bir aktarımı için bkz. DİA, V, 79-80.)

Feydu’l-Bârî“de el-Keşmîrî de Barnabas İncili‘nin, bilahare İslam‘a geçmiş bir mühtedi tarafından kaleme alındığı görüşünü desteklemiştir. Ancak ilgili çalışmalardaki izahat (ki oldukça önemli olmasına rağmen yer kaplamaması için burada zikredemiyorum) bu konudaki şüpheleri izale edici niteliktedir.

Burada sadece şu kadarını söyleyeyim ki, Barnabas İncili‘nin bilahare Müslüman olmuş birisi tarafından taassup saikiyle kaleme alınmış bir metin olmadığını gösteren en önemli noktalardan birisi, bu metnin Kur’an’a aykırı bazı hususlar ihtiva etmesidir. Dolayısıyla Barnabas İncili‘ni Kur’an ile yüzde yüz örtüşen bir metin olarak değil, Allah Teala‘nın birliği, Hz. İsa (a.s)’ın bir “kul” ve “peygamber” olması, Hz. Peygamber (s.a.v)’in geleceğini haber vermesi… gibi “temel” noktalarda Kur’an’a uygun bir metin olarak görmek en doğrusudur.

PavlusGalatyalılar’a Mektup“ta iki tür İncil olduğunu, gerçek İncil‘i kendisinin vaz ettiğini belirtmekte ve başka bir İncil vaz edeni lanetlemektedir. (I, 6 vd.) Onun lanetlediği bu İncil, Hz. İsa (a.s)’ın kardeşi Ya’kub‘un temsil ettiği Musevî-İsevî geleneğin başat özellikleri olan Hz. Musa (a.s) şeriatını savunma, teslisi (üçlü tanrı inancını) ve tecsidi (tanrının İsa Mesih olarak bedenlendiği inancını) reddetme gibi hususları ihtiva etmekteydi.

Bugün elimizde bulunan Barnabas İncili‘nin, uzun yüzyıllar içinde birtakım müdahalelere maruz kalmış olsa da, Musevî-İsevî geleneğin temel unsurlarını muhafaza eden özelliğiyle otantik olduğunu söylemek dürüstlüğün gereğidir.

Bu İncil‘in en önemli özelliği Hz. İsa (a.s)’ın tanrı veya tanrının oğlu değil, Allah Teala‘nın İsrailoğulları‘na gönderdiği bir peygamber olduğunu tasrih etmesi, Hz. İbrahim (a.s)’ın kurban etmek istediği oğlunun –Yahudiler‘in iddia ettiği gibi Hz. İshak (a.s) değil– Hz. İsmail (a.s) olduğunu belirtmesi, Hz. İsa (a.s)’ın çarmıha gerilmediğini açıkça zikretmesi ve Efendimiz (s.a.v)’in geleceğini müjdelemesidir.

Devam edecek.

Milli Gazete – 14 Mayıs 2005