İçinden geçmekte olduğumuz sancılı süreç, İslam Dünyası’nın geleceğinde hangi unsurların “belirleyici” olacağı sorusunun cevabını her aktörün kendi hesabına göre tayin etme mücadelesini anlatıyor aynı zamanda. Denklem içinde her zaman ağırlıklı bir yer tutmaya devam eden Batı, klasik metodunu uygulamaya devam ediyor: Oyunu, “üst yapı”yı manipüle ederek kurgulamak. Buradaki “üst yapı” ifadesi, “halk” dışındaki –asker, siyaset, ekonomi, medya… gibi– bütün unsurları anlatıyor. Son örnek Mısır… Daha evvel farklı coğrafyalarda sahneye koyduğu “kadife devrim”, “turuncu devrim”… benzeri icraatları Arap … Devamını Oku
Mısır’da Olanlar
Adına “Arap Baharı” denen süreçte yaşanan, sadece sosyal-siyasal hareketlilik değil hiç şüphesiz. Hatta onlardan önce ve öte yaşanan bir “zihnî dönüşüm” bu sürece esas ivmesini veren unsur. Sürecin başından beri bu dönüşümün kendisini “özgürlük” vurgulu söylemlerle dışa vuruyor olmasını, üzerinde durulması gereken esas mesele olarak görmeye/göstermeye çalıştım. Bu, içini bizim doldurmadığımız; muhtevasının ve o muhtevadan hareketle vücut bulması beklenen pratiğin, kaynağın iradesi istikametinde oluşmasını sağlayan bir kavram. Dolayısıyla nerede, kim tarafından ve ne maksatla kullanılırsa kullanılsın, kaynağından … Devamını Oku
İsrail’i Durdurmak
Arap Baharı’yla birlikte kendini görünür kılan müthiş bir güç var: Halk. Bu süreçte halkın meydanları doldurmasıyla, sesini yükseltmesiyle, herhangi bir olay karşısında anında tepki vermesiyle kendini fark ettiren bu güç, Filistin meselesinde de etkin bir rol oynayabilir, oynamalıdır. Bugüne kadar işbaşında bulunan Arap firavunlar, keyifleri neyin nasıl olmasını istediyse onu öyle yaptılar. Sesini biraz yükseltecek olanı zindanla, işkenceyle susturdular; uslanmayanı, evini ocağını söndürerek, soyunu kurutarak hizaya getirme yolunu seçtiler… Libya’da, Tunus’da, Mısır’da, Suriye’de… bu ortak temada birleşen … Devamını Oku
Arap Baharı, Demokratikleşme, Bop Vs.
Şu an itibariyle dünyanın en hareketli bölgesini Ortadoğu coğrafyası oluşturuyor. Bu hareketlilik sadece kitlelerin zalim iktidarlara karşı sokaklara dökülmesi ile başlayıp iktidarların değişmesiyle neticelenen “siyasî karakterli” bir mahiyet taşıyor değil. Aynı zamanda adı konulmamış bir zihnî değişim ve dönüşüm de söz konusu. Şurası açık: Zalim yöneticilerin halk hareketleri sonucu iktidardan uzaklaştırılması, meselenin en fazla görünen yanı. Oysa mesele bundan ibaret değil. Kim ne derse desin, Arap Baharı diye ifade edilen sürecin ana unsuru, baş aktörü Müslümanlardır. Dolayısıyla … Devamını Oku
Rü’yet Mi, Hesap Mı? – 2
Allah Teala kâinata bir nizam koymuştur. Yıldız kümeleri, galaksiler, samanyolları gibi dünya da, ay ve güneş de o nizam doğrultusunda hareket ve deveran ederler. Bu çerçevede ayın, hangi zaman diliminde hangi menzile uğrayacağı, dünyadan görünüşünün hangi zaman diliminde ne şekil alacağı ve hilal halinin dünyanın neresinden ne zaman görülebileceği de hesapla ortaya konulabilir. Hilalin tesbitinin rü’yete (çıplak gözle görmeye) gerek olmaksızın, hesap ve astronomik gözlemle şaşmaz bir şekilde yapılabileceğini söyleyenler özetle bu argümandan hareket ediyor. Ama hemen … Devamını Oku
İmamiyye Şiası, Akaid, Ümmetin Birliği, Mezhepçilik Vesaire-2
(Bir önceki yazıya buradan ulaşabilirsiniz. Editör) Eli kanlı Esed yönetiminin Türkiye’yi debelendiği kan gölünün içine çekme girişimlerinin tavan yaptığı bu süreçte İran hakkında yazdıklarımın bu sıcak gündemin psikolojisiyle okunmaması dileğiyle kaldığımız yerden devam edelim: İran’ın İslam Dünyası’yla ilişkilerine şöyle kuşbakışı bir bakalım: Arap ülkeleri içinde sadece Suriye gibi kendisine “mezhep” noktasında yakın gördüğü yönetimlerle ilişkileri, diğer ülkelerle kıyas kabul etmeyecek bir ağırlık taşıyor. İran’la “kardeşliğimizi” önemseyerek ilişkileri bu romantizm sarhoşluğu içinde görme ısrarında olanlara sorarım: Mısır’la, Tunus’la, … Devamını Oku