İsrail’i Durdurmak

Ebubekir Sifil2012, Arap Baharı, Filistin, Gazete Yazıları, Kasım 2012, Konularına Göre

Onların sesine duyarsız kalamayacak olan yöneticiler birlikte hareket ederek İsrail'i durdurmanın yollarını bulabilirler. [ fotoğraf: aljazeerah]

Arap Baharı’yla birlikte kendini görünür kılan müthiş bir güç var: Halk. Bu süreçte halkın meydanları doldurmasıyla, sesini yükseltmesiyle, herhangi bir olay karşısında anında tepki vermesiyle kendini fark ettiren bu güç, Filistin meselesinde de etkin bir rol oynayabilir, oynamalıdır. Bugüne kadar işbaşında bulunan Arap firavunlar, keyifleri neyin nasıl olmasını istediyse onu öyle yaptılar. Sesini biraz yükseltecek olanı zindanla, işkenceyle susturdular; uslanmayanı, evini ocağını söndürerek, soyunu kurutarak hizaya getirme yolunu seçtiler… Libya’da, Tunus’da, Mısır’da, Suriye’de… bu ortak temada birleşen yüzlerce, binlerce yaşanmış trajedi var…

Arap Baharı’yla birlikte kendi gücünün farkına vararak sokaklarla tanışan insanlar, seslerini birleştirdiklerinde daha gür bağırdıklarını, güçlerini birleştirdiklerinde bükülmez bir bilek haline geldiklerini gördüler.

Kaynağı ve muharrik gücü ne olursa olsun, ortada tartışmasız bir hakikat var: Arap Baharı sürecinde sokakla, meydanla tanışan, sesini yükseltip iktidarlar deviren insanlar, hiç şüphesiz Filistin konusunda devrilen firavunlardan daha duyarlılar. Bu süreç öncesinde Arap coğrafyasında kerameti kendinden menkul etkili-yetkili zevatın yap-a-madığını bu kitleler yapabiliyor.

Geldiğimiz noktada kitleler, bu defa da yeni yöneticilerin Filistin için sonuç getirici bir şeyler yapmasını sağlamak üzere meydanları doldurmalıdır. Onların sesine duyarsız kalamayacak olan yöneticiler birlikte hareket ederek İsrail’i durdurmanın yollarını bulabilirler.

Başbakan’ın “Öleceksek adam gibi ölelim” sloganının somut tezahürünü görmek istiyoruz. Bu süreçte birlikte hareket edilebileceğini ortaya koyan ülkelerin dışişleri bakanları, İsrail Gazze’yi bombalamaya başladığında bir araya gelip Gazze’ye gitsinler mesela. İsrail’in elini ayağını bağlamanın ilk adımı olacaktır bu.

İkinci adımda, diğer mağdur ve mazlum ülkeleri yanlarına alarak Birleşmiş Milletler’in yapısının değiştirilmesi için yoğun bir kampanya başlatsınlar. Egemen güçleri buna ikna etmenin en güçlü yolu ekonomiyi kullanmaktır. Petrol gibi önemli bir silah var ellerinde bu ülkelerin. Bu gücü biraz da kendi izzetlerini korumak üzere kullanmayı öğrenmeliler.

Birleşmiş Milletler’in mevcut yapısı değiştirilemezse, alternatif bir Birleşmiş Milletler oluşumu düşünülmelidir. Her alanda son derece hızlı değişim ve dönüşümlerin yaşandığı bu süreçte bu köhne sistemin yaşatılmasının kimlerin işine yaradığını artık bütün dünya biliyor. Neden olmasın?

29 Kasım 2012 – Milli Gazete