S–33) “Özellikle dinler arası diyalog konusunda Fetullah Gülen cemaatinin yaptıkları ne kadar yararlı? Zaralı ise neden zararlı? İslam’a düşman bir ülke neden Hoca efendiye üst düzey bir koruma sağlamaktadır? Yurt dışında yapılan okullar gerçekten tv’lerde gösterildiği gibi yararlı mı? Ayrıca ekranlara çıkıp ta İslam ve peygamberi hakkında güzel açıklamalar yapan Ehl-i kitaba inanmalı mıyız?” Bu sorunun cevabıyla “Bediüzzaman ve Risale-i Nur” başlıklı faslın sonuna gelmiş oluyoruz. Farklı bağlamlarda pek çok kez ele aldığımız bu mesele hakkında bu … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-27
S–32) Nur cemaatleri siyaset konusunda şerdir deyip bu alanda nötr olmaları gerekirken neden o şerri işleyen siyasi partilerin yanında yer almaktalar? 23 numaralı soruya cevap olarak ifade etmeye çalıştığım hususlar hatırlanacak olursa Nur cemaatinin siyaseti “şer” olarak gördüğünü söylemenin doğru olmadığı kolayca anlaşılacaktır. “Şer” nitelemesini Bediüzzaman, oy verme noktasında CHP veya DP’den birini tercih bağlamında kullanmıştır. İkisini de “şer” olarak nitelendirdiği bu partilerden birinin (DP) diğerine göre “daha hafif/az şer” olduğunu ifade maksadıyla “ehven-i şerreyn” ıstılahını kullanmıştır. … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-26
S–31) “Bugün kaç çeşit nur cemaati vardır ve anlayışları hakkında bilgi verebilir misiniz?” “Nurculuk” diye ifade edilen yapı içinde gerek Risale-i Nur’a ve siyasete bakışları, gerekse “hizmet” anlayışları, etkinlik… bakımından birbirinden farklı 40 kadar grubun bulunduğu ifade edilmektedir. Bediüzzaman merhum Nurculuk olarak ifade edilen hareketin başına kendisinden sonra kimin geçeceği konusunda herhangi bir yönlendirmede bulunmadığı için onun 1960 yılındaki vefatından kısa bir süre sonra ilk bölünme yaşandı. “Yerine birisini bıraksaydı bölünme olmazdı” demenin çok kolay olmadığını da … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-25
S–28) Risalelerin yazıldığı dönem göz önünde bulundurulduğunda böyle zorlu bir ortamda örneğin cehennem nerede, cennet nerede, Hızır, İlyas ve İsa aleyhimusselamların makamları nerde gibi sorularla meşgul olması ne kadar gerekli bir durumdur? Ve gerçekten bu meseleler önemli meseleler mi ve nasıl değerlendirilmelidir? Risalelerin belli bir konjonktürde kaleme alınmış olması, soruda zikredilen türden konuların işlenmesine mani değildir. Daha önce de ifade ettiğim gibi Risale-i Nur’da İslamî ilimlerin hemen her dalına taalluk eden bahisler vardır. Yine bilindiği gibi bu … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-24
S–25) Risalelerde bariz hatalardan örnekler var mı? Örnek verebilir misiniz? Beşer elinden çıkmış her eserde hata bulunması normal, hatta kaçınılmazdır. Dört mezhep imamının bile bizzat talebeleri veya mezheplerine mensup ulema tarafından hatalı olduğu söylenmiş ictihadları vardır. Hatta –hepsine selam olsun– peygamberlerden dahi “zelle” denen küçük sürçmeler sadır olduğu Akaid kitaplarımızda kaydedilen hususlardandır. Şu kadar var ki, onların geçmiş ve gelecek bütün günahları bağışlanmıştır. Dolayısıyla tıpkı beşer elinden çıkmış diğer eserler hakkında gibi Risale-i Nur’un da hatadan tamamen … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-22
Bediüzzaman’ın siyasete bakışı konusunda geçen iki yazıda aktardıklarımdan hareketle şunu söylemek mümkün: Kendisi siyasete bizzat karışmak istemediği, hatta mesafeli durduğu gibi, talebelerinin de aynı şekilde hareket etmesini istemektedir. Ancak önemle belirtelim ki, buradaki “siyasete karışmak”tan kasıt, siyasî faaliyetlere girmek, özellikle de “seçilme” mevkiinde olmaktır. Yoksa Bediüzzaman’ın siyasetle ve siyasetçilerle hiçbir şekilde ilişki ve irtibat kurulmamasını istediği şeklinde bir sonuç çıkarmak yanlış olacaktır. Bilhassa CHP zihniyeti söz konusu olduğunda son derece tavırlı ve tepkili iken, DP iktidarında ilişkilerin … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-20
S–22) Abdülhamit ve Sait Nursi, yaşantıları göz önünde bulundurulup kıyaslandığında üstünlük bakımından hangisi daha üstün olabilir? Neden? Bunun yanlış sorulmuş bir soru olduğunu düşünüyorum. Bizler o insanların hangisinin Allah indinde daha üstün olduğunu tayin ve tesbit mevkiinde değiliz. Herhangi bir hadisede birinin haklı, diğerinin haksız olduğunu –zahir-i hale bakarak– söyleyebiliriz. Ama birinin diğerinden üstün olduğunu söylemek bize düşmez. S–23) Sait Nursinin siyaset konusundaki açıklaması doğru bir açıklama mıdır? Kastedilen nedir? Günümüzdeki siyasetten uzak durma manasında anlaşılıp uğraşılmaması … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-17
S–19) Cevşenül kebir Hadis-i Şerif midir? Kutubu sitte’de geçiyor mu? Cevşene bakış açımız nasıl olmalıdır? Cevşen hakkında daha önce sorulan bir soruya verdiğim cevapta şöyle demiştim: “(…) Cevşen’e gelince, Bediüzzaman merhumun bu duanın tevatüren nakledildiğini söylediğine rastlamadım. Evet o bu duayı bir vird gibi hem kendisi okumuş, hem de okunmasını tavsiye etmiştir. Ancak tevatür iddiasına –dediğim gibi– muttali değilim. Bu duanın özellikle Ahmed Ziyauddîn Gümüşhânevî hazretleri tarafından Mecmû’atu’l-Ahzâb isimli evrad ve ezkâr mecmuasına alınmasından sonra ülkemizde yaygınlık … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-14
Bediüzzaman merhumun, Hz. İsa (a.s)’ın nüzulüyle birlikte Hristiyanlığın “hakiki İsevîliğe” dönüşeceğini anlatan ifadelerinin, Hristiyanların Müslüman olacağı ve yeryüzünde sadece “Müslümanlar ve diğerleri” şeklinde ikili bir yapının mevcut bulunacağı anlamına geldiğini söylememizi mümkün kılan ifadelerine de bir-iki örnek zikredelim: “Âhirzamanda Hazret-i İsa Aleyhisselâm gelecek, Şeriat-ı Muhammediye (A.S.M.) ile amel edecek mealindeki hadîsin sırrı şudur ki: Âhirzamanda felsefe-i tabiiyenin verdiği cereyan-ı küfrîye ve inkâr-ı uluhiyete karşı İsevîlik dini tasaffi ederek ve hurafattan tecerrüd edip İslâmiyete inkılab edeceği bir sırada…”[1]Mektubat, … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-13
S–14) Risalelere bu kadar önem verilmesine rağmen neden İslam ilim literatüründe kaynak eser olarak belirtilmemiştir? Risale-i Nur’un, gerek dil, gerekse üslup ve tarz özellikleri bakımından herhangi bir ilmî eserden farklılık gösterdiği malumdur. Bizzat merhum ve mağfur müellifi de eserin bu özelliğine muhtelif vesilelerle dikkat çekmiştir. Elbette bu durum, mutlak olarak Risale-i Nur’un muhtevasının gayr-i ilmî olduğu anlamına gelmez. Bu eserde ele alınan –bilhassa dirayete dayalı– ilmî meselelerin herhangi birisinin ilmî açıdan yanlışlığının isbat edildiğine ve çürütüldüğüne dair … Devamını Oku