Efendimiz (sav)’in Doğumunda Meydana Gelen Olaylar – 2

Ebubekir Sifil2015, 2015 Yılı, Gazete Yazıları, Ocak 2015, Ocak Ayı 2015 OS, Okuyucu Soruları

Bir önceki yazıda Ebû Gudde merhumun, es-Süyûtî’nin el-Hasâisu’l-Kübrâ‘sından yaptığı bir nakli, Efendimiz (s.a.v)’in dünyayı teşrif ettiği gece meydana gelen olağanüstü hadiseleri anlatan rivayete güvenilemeyeceği davasına bir anlamda delil olarak serd ettiğini söylemiştim. Ebû Gudde merhumun bu nakli, okuyucuda, es-Süyûtî’nin o ifadelerinin bilhassa söz konusu hadiseleri anlatan rivayete yönelik olduğu izlenimini uyandırmaktadır. Oysa bu doğru değildir. es-Süyûtî’nin “münker” dediği rivayetlerle bahsimizin konusunu teşkil eden rivayet arasında hiçbir münasebet yoktur.

es-Süyûtî, sadedinde bulunduğumuz rivayeti naklettikten sonra bu rivayetin taz’ifine dönük herhangi bir şey söylemez. Söylediği şudur: “İbn Asâkir şöyle demiştir: “Bu, garib/ferd bir hadistir. Onun, Mahzûm’un babasından nakli dışında başka bir senedini bilmiyoruz. Bu senedin naklinde Ebû Eyyûb el-Becelî tek kalmıştır.[1] Malumdur ki bir ravinin bir rivayette tek kalmış olması –eğer o ravi zayıf değilse– hadisin zayıf/güvenilmez olmasını gerektirmez.

“İbn Asâkir, Târîh‘inde (ravi) Satîh’in biyografisini verdiği yerde böyle demiştir. Bu rivayeti yine bu senedle Abdülmesîh’in biyografisini verdiği yerde de zikretmiş ve şöyle demiştir: “Bunu Ma’rûf b. Harbûz da Bişr b. Teym el-Mekkî’den, “Resulullah (s.a.v)’in doğduğu gece gelince…” diyerek nakletmiştir.

“Ben derim ki: Bu rivayeti Abdân da Kitâbu’s-Sahâbe‘de aynı senedle rivayet etmiştir ki, İbn Hacer el-İsâbe‘de bu rivayet hakkında “Mürseldir” demiştir.”[2]es-Süyûtî, el-Hasâisu’l-Kübrâ, I, 88.

Görüldüğü gibi İmam es-Süyûtî’nin bu rivayetle ilgili –İbn Hacer’in “mürsel” olduğunu söylediğini nakletmesi dışında– en küçük bir olumsuz değerlendirmesi yoktur. Ebû Gudde merhumun “uydurma” tesbiti ile buradaki “mürsel” tesbiti arasında ise –ehlinin malumu olduğu üzere– dağlar kadar fark vardır…

Yine Ebû Gudde merhum, es-Süyûtî’den yaptığı naklin ardından İbn Hacer’in Fethu’l-Bârî‘sine bir gönderme yapar ve şunları söyler:

“Hâfız İbn Hacer              Fethu’l-Bârî‘de Efendimiz (s.a.v)’in iki omuzu arasında bulunan Nübüvvet mührü ile ilgili “Hatmu’n-Nübüvve Babı”nda (VI, 410), müelliflerin Siret-i Nebi konusunda sahih olmayan haberlere yer verdiklerinden bahsederken, söz konusu müelliflerin bu rivayetleri, sıhhat-zaaf durumlarını belirtmeden zikretmelerini kınamıştır.”[3]Ebû Gudde, el-Masnû’, 19.

Daha sonra Ebû Gudde merhum şunları söyler:

“İbn Hacer’in sözünü hafız ez-Zürkanî, Şerhu’l-Mevâhibi’l-Ledünniyye‘de (I, 156-7)[4]Bu, Ebû Gudde merhumun kullandığı nüshaya ait cilt ve sayfa numarasıdır. nakletmiştir. ez-Zürkanî,  söz konusu haberleri zikrettikten sonra şöyle demiştir: “Ancak şeyhülislam hafız İbn Hacer, Fethu’l-Bârî‘de şöyle demiştir: “Bunlardan hiç birisi sabit değildir. Aksine bu haberlerin bir kısmı batıl, bir kısmı zayıftır. Bu sebeple, bu haberleri, durumlarını belirtmeden zikretmenin bir anlamı yoktur. Hâfız Kutbuddîn, Şerhu’s-Sîrede bu haberlere genişçe yer vermiş, hafız Moğoltay da ez-Zehru’l-Bâsim‘de ona tabi olmuştur. Ancak ikisi de bu rivayetlerin durumuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmamışlardır. Hak, benim zikrettiğimdir. Sahîhu İbn Hibbân‘da bu kabil rivayetlerin yer almış olmasına aldanma! Zira o, bunları bu eserinde zikretmekle sahih olduğuna hükmetme gafletine düşmüştür .”

Daha sonra Ebû Gudde merhum, hafız el-Irâkî’nin Elfiye‘sinde, siyer kitaplarında sahih rivayetler bulunduğu gibi gayri sahih rivayetlerin de yer aldığını anlatan bir beytine yer verir.

Ebû Gudde merhumun buraya kadar zikrettiğim ifadeleri arasında münhasıran söz konusu rivayetin durumu hakkında Hadis imamları ve şarihler tarafından verilmiş herhangi bir olumsuz hüküm bulunmamaktadır. Zikrettikleri, genel olarak siyer kaynaklarında yer alan rivayetlerin durumuyla ilgilidir. Sadece İbn Hacer’den ve ez-Zürkanî’den naklettikleri bu söylediğimi nakzeder niteliktedir.

Haftaya devam edelim.

Vahdet Gazetesi – 10 Ocak 2015

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 Malumdur ki bir ravinin bir rivayette tek kalmış olması –eğer o ravi zayıf değilse– hadisin zayıf/güvenilmez olmasını gerektirmez.
2 es-Süyûtî, el-Hasâisu’l-Kübrâ, I, 88.
3 Ebû Gudde, el-Masnû’, 19.
4 Bu, Ebû Gudde merhumun kullandığı nüshaya ait cilt ve sayfa numarasıdır.