Kabir Meselesinde İtiraza Cevap-3

Ebubekir Sifil2012, 2012 Yılı, Fıkıh, Gazete Yazıları, Hanefî, Haziran 2012, Haziran 2012 OS, Konularına Göre, Okuyucu Soruları, Vehhabilik

Vehhabilere bakarsanız, mezarların "belki" en fazla yerden bir karış yükseklikte olmasına göz yumulabilir, o kadar. Oysa mezarda yatanın kim olduğunu belirten..

Bu meseleyi hak ettiğinden fazla uzatmak istemediğim için son bir mülahazayla kapatacağım. “Allahu Teala’nın huzurunda, Resulü’nün s.a.s. hadislerini olduğu gibi alıp uygulayan, veya en azından, uygulayamasa bile, onlara aykırı uygulamaları haram veya mekruh olarak görmeye devam edenler mi kendilerini daha rahat savunabilirler, yoksa, “Hadisler böyleydi ama sonradan bunlar yapıldı, biz de onayladık, bize bu uygulama faydalı göründü” diyenler mi?” Okuyucu mesajı bu sözlerle sona eriyordu. Evet aslında mesele bu noktada düğümleniyor. Herkesçe malumdur ki bu algı sadece … Devamını Oku

Kabirler Üzerine Türbe Yapmak-4

Ebubekir Sifil2012, 2012 Yılı, Fıkıh, Gazete Yazıları, Konularına Göre, Mayıs 2012, Mayıs 2012 OS, Okuyucu Soruları

Kabirler üzerine yazı yazmanın, bina yapmanın hükmü konusunda ulema arasında ittifak bulunmadığını, hükmün maksada göre değiştiğini önceki yazılarda görmüş olduk. Son bir mülahazayla konu hakkında söyleyeceklerimi sonlandırayım: Kabirler üzerine bina yapma meselesini, günümüzde iki noktada geçmişten farklı olarak değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum: Kişinin bu hayattaki ekonomik durumu, sosyal statüsü, makam-mevkii… öldükten sonra da kabrine yansısın, bu “arızî” vasıflarıyla elde ettiği sun’î/geçici imaj ve saygınlık kabrinde de görülsün, kabri de bu hayattaki şanına layık görkemde olsun… gibi düşüncelerle kabrin … Devamını Oku

Kabirler Üzerine Türbe Yapmak-3

Ebubekir Sifil2012, 2012 Yılı, Fıkıh, Gazete Yazıları, Konularına Göre, Mayıs 2012, Mayıs 2012 OS, Okuyucu Soruları

Bir önceki yazıyı, “ez-Zehebî, el-Hâkim’in bu ta’liline itiraz etmiştir. Onun itirazını ve meselenin diğer boyutlarını bir sonraki yazıda görelim” diyerek bitirmiştik. Kaldığımız yerden devam edelim: el-Müstedrek’i telhis eden (notlar ekleyerek özetleyen) ez-Zehebî, el-Hâkim’in bir önceki yazıda İbn Âbidîn’den naklen geçen ifadesi üzerine şöyle der: “Bu sözün bir faydası yoktur. Herhangi bir sahabînin böyle yaptığını bilmiyoruz. Bu ancak Tabiun’dan ve onlardan sonra gelenlerden bazısının ihdas ettiği bir uygulamadır. (Anlaşılan) bu konudaki nehiy onlara ulaşmamıştır.”[1]ez-Zehebî, Telhîsu’l-Müstedrek (el-Müstedrek ile birlikte), … Devamını Oku

Kabirler Üzerine Türbe Yapmak-2

Ebubekir Sifil2012, 2012 Yılı, Fıkıh, Gazete Yazıları, Konularına Göre, Nisan 2012 OS, Okuyucu Soruları

Okuyucu, sorusuna İbn Âbidîn’den nakille başladığı için önce oradaki durumu görelim: ed-Dürrü’l-Muhtâr’da şöyle denir: “… Nehyedildiği için kabrin üzeri dört köşe yapılmaz. Kabrin üzerini deve hörgücü gibi bir karış miktarı yükseltmek menduptur. ez-Zahîriyye’de bunun vacip olduğu söylenmiştir. Kabir kireçlenmez. Çünkü bu nehyedilmiştir. Kabrin üzeri çamurla sıvanmaz. Kabir üzerine bina yapılmaz. Bunda bir beis olmadığı da söylenmiştir. es-Sirâciyye’nin “Kerahet” bahsinde de yer aldığı gibi, muhtar olan da budur. Mezkûr eserin “Cenâiz” bahsinde şöyle denir: “Eğer ihtiyaç varsa, kabrin … Devamını Oku

Kabirler Üzerine Türbe Yapmak-1

Ebubekir Sifil2012, 2012 Yılı, Fıkıh, Gazete Yazıları, Konularına Göre, Nisan 2012, Nisan 2012 OS, Okuyucu Soruları

Vehhabilere bakarsanız, mezarların "belki" en fazla yerden bir karış yükseklikte olmasına göz yumulabilir, o kadar. Oysa mezarda yatanın kim olduğunu belirten..

Soru Okuduğumuza göre Hanefi Mezhebindeki mutemed görüş, kabirlerin üstüne türbe gibi şeyler yapmanın ḥarām olduğudur. “Kabrin üzerine bina yapılmaz…” “Yani kabrin üzerine bina yapmak süsleme maksadıyla olursa haramdır. Definden sonra kabri sağlamlaştırmak için yapılırsa mekruhtur. Definden önce ise orası zaten kabir değildir. İmdâd. el-İhkâm’da Câmi’u’l-Fetâvâ’dan şöyle nakledilir: “Denildi ki, meyyit, meşayıhtan, ulemadan ve sadattan olursa mekruh değildir.” Ancak bu hüküm, meyyitin umuma açık kabristandan başka bir yere gömülmesi durumu için geçerlidir. Nitekim bu husus açıktır.”[1]Okuyucu sorusunda İbn … Devamını Oku

Darb Ve Recm-5

Ebubekir Sifil2012, 2012 Yılı, Fıkıh, Gazete Yazıları, Konularına Göre, Nisan 2012, Nisan 2012 OS, Okuyucu Soruları

Okuyucunun recmle ilgili ikinci sorusu şöyleydi “İslam’da suç misliyle cezalandırılırken -cinayette kısas örneğinde olduğu gibi- zinada ise recm ile ölüm cezası verilebiliyor. Bunu da anlamış değilim bu çelişki değil mi?” Doğrusu recmin zina suçu için “ağır” bir ceza olduğunu hangi kritere dayanarak söylediğimiz hayli önemli. Önemli, zira hukuk felsefesinin önemli alanlarından birini, belki birincisini oluşturan “suç-ceza dengesi” meselesi suça ve cezaya hangi açılardan bakıldığıyla doğrudan ilişkilidir. Herşeyden önce bir noktanın altını çizelim: Seküler bir bakış açısıyla yapılacak … Devamını Oku

Darb Ve Recm-4

Ebubekir Sifil2012, 2012 Yılı, Fıkıh, Gazete Yazıları, İslam Tarihi, Konularına Göre, Mart 2012, Mart 2012 OS, Okuyucu Soruları

Okuyucu sorusunun recmle ilgili kısmına gelince Genellikle recm bağlamında ileri sürülen bir argüman soru metninde de yer almış: “Kur’an’da Yüce Allah zinadan bu kadar söz ederken recmden niye söz etmiyor? Sonuçta 100 sopa cezası da varken bu durumda Kur’an’da olmayan birşey sünnette nasıl var olabiliyor? Allah’ın Kelamı eksik olamayacağına göre bunun mantığı nedir? “ İlk bakışta “mantıklı” gibi duran bu soru, Usul açısından Kur’an-Sünnet ilişkisi bağlamında çok anlamlı değil. Zira neyin Kur’an’da yer alacağına ve neyin Sünnet’e … Devamını Oku

Muhtelefun Fih-2

Ebubekir Sifil2012, 2012 Yılı, Akaid, Gazete Yazıları, Konularına Göre, Mart 2012, Mart 2012 OS, Okuyucu Soruları, Tasavvuf

İtikadî konularda “muhtelefun fih”lerden bahsetmenin son derece tehlikeli, yerine göre ucu küfre kadar varabilecek yanlış tutumlara kapı aralamak anlamına geldiğini, buna mukabil fıkhiyyat alanında ihtilafın bu ümmet için rahmet olduğunu bir önceki yazıda izah etmeye çalışmıştım. Ağırlıklı olarak IV ve V./X ve XI. asırlardan sonra görülmeye başlayan bir olgu, zaman zaman Ehl-i Sünnet kesimler arasında bir ayrışma ve fırkalaşma konusu olarak öne çıkartılıyor: Hadislerin, sened sistemi dışında keşif, rüya vb. gibi vasıtalarla tashih/taz’ifi meselesi. Hadislerin sened kritiğine … Devamını Oku

Darb Ve Recm-3

Ebubekir Sifil2012, 2012 Yılı, Fıkıh, Gazete Yazıları, Konularına Göre, Mart 2012, Mart 2012 OS, Okuyucu Soruları

“Darabe” fiilinin hakiki ve mecazi anlamlarına bağıl kullanımları bağlamında lugatlerin dikkatimizi çektiği bir husus var: Bu kelimenin hakiki anlamı “vurmak”tır. Mecazi kullanımlarının tamamında “vurmak”la mutlaka bir biçimde ilişkili bir durum vardır.[1]Mesela bkz. Mütercim Âsım, Kamus Tercemesi Okyanus, I, 186. Bir önceki yazıda zikrettiğim örneklerden bir kaçı üzerinden bu durumu tahkik edebiliriz: Söz gelimi “Darabe bi nefsihi’l-ard” tabiri “bir yerde ikamet etti, kaldı” anlamındadır. Bu tabirin birebir kelime anlamı: “Kendisini yere vurdu”dur. Kişi herhangi bir mekânda kendisini yere … Devamını Oku

Darb Ve Recm-2

Ebubekir Sifil2012, 2012 Yılı, Fıkıh, Gazete Yazıları, Konularına Göre, Mart 2012, Mart 2012 OS, Okuyucu Soruları

“Darabe” fiilinin “çok anlamlı” bir fiil olduğu doğrudur. Kur’an’da muhtelif kipleriyle 59 yerde geçen bu kelimenin, geçtiği yerlerde bağlama göre farklı anlamlar ifade ettiği de doğrudur. Ancak bu, mezkûr kelimenin geçtiği her bir yerde ifade ettiği anlamın “kafamıza göre” tayin edilebileceği anlamına gelmez. Soru metninde Prof. Dr. Mehmet Dağ’a atfen yer verilen tesbit gerçeği ifade etmektedir. Sadece “darabe” fiili değil, Arapça’daki kelimelerin hemen tamamı, farklı edatlara veya mef’ullere/tümleçlere göre farklı anlamlar ifade eder. Bunların kimi hakikat, kimi … Devamını Oku