İlk duyduğumda inanmadım. Çünkü, “Bu kadarı olmaz” dedirten bir iddiaydı duyduğum. Sonra arkadaşlar internetteki bir ses kaydını dinlettiler. Evet; duyduğum doğruymuş: Abdülaziz Bayındır, kendisine telefonda, “Allah benim kiminle evleneceğimi bilmez mi? Sizin böyle bir şey söylediğinizi duyduk” diye soran kişiye, “Ben demiyorum; Allah diyor” diye mukabele ediyor ve devam ediyor: “Allah Teala önceden kararlaştırmışsa sana emreder mi, şununla evlen, bununla evlenme diye?” Sonra telefondaki ses, “Biz imamlarımızın bunun aksini söylediğini biliyorduk” gibi bir şey söyleyince şöyle mukabele … Devamını Oku
İki hadis–3
Okuyucu sorusunda, “Vatan sevgisi imandandır” sözünün Mevlana’nın Mesnevi’sinde de geçtiğine değinilmişti. Bundan önceki yazıda, Mesnevi üzerinde hızlıca yaptığım taramada bu sözün “hadis” olarak nakledildiğine rastlamadığımı yazmıştım. Mesnevi’yi biraz daha titiz bir şekilde inceleme imkânı bulduğum bugünlerde şunu tespit edebildim: Mevlana bu eserinde bir yerde “vatan sevgisi” ifadesini kullanıyor. Orijinal ifade şöyle: “Hemçonîn hubbu’l-vatan bâşed dorost / To vatan beşnâs ey hâce nohost” (Böylece vatan sevgisi doğrudur / Ama efendi, sen önce vatanı bir tanı) Tâhiru’l-Mevlevî merhum bu … Devamını Oku
Nübüvvet ve Mucize
Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi merhum, modernistlerin, M. Abduh’la başlayan, Mustafa el-Merâğî ve Reşid Rıdâ ile devam eden “mucize inkârı” furyası üzerinde dururken bir noktaya dikkatinizi çeker: Mucizenin inkârı Nübüvet’in inkârına, o da Allah’ı inkâra götürür. Mucizeyi inkâr hastalığına yakalananlar hakkında kullandığı şu ifade meselenin ciddiyetini çarpıcı biçimde dikkatimize sunmaktadır: “Allah’a imanla birlikte mucizeyi inkâr hamakat; Nübüvvet’e imanla birlikte mucizeyi inkâr ise katmerli hamakattır.” Modenistlerin, Kur’an’ın “mu’cizu’l-beyan” olduğu hakikatini inkârını, Kur’an ayetlerinin bir benzerinin getirilemeyeceği hakikatinin –bunun bizzat … Devamını Oku
Şam’ın Önemi
Ahir zaman ile ilgili rivayetlere ıttılaı olanlar, bu zaman diliminde meydana gelen/gelecek olaylarda Şam’ın merkezî bir yere sahip olduğu/olacağı konusunda da bilgi sahibidir. “Ebdal”ın beldesi, modern zamanlarda maruz kaldığı imtihanı, öyle anlaşılıyor ki daha uzun süre yaşamaya devam edecek. Bu yazının konusu ahir zaman rivayetleri değil. Şam’ın İslam Dünyası’nın kendisini bulma yolunda geçirdiği bu sancılı süreçte ifade ettiği önem, en az yukarıda işaret ettiğim rivayetlerdeki kadar dikkat çekici. Bölgede sömürgen Batılı devletler eliyle kurulan kukla yönetimlerden biri … Devamını Oku
İki Hadis – 2
Bir önceki yazıda sorulan iki hadis üzerinde durmaya devam ediyoruz. Okuyucu sorusunda “Vatan sevgisi imandandır” hadisinin İmam-ı Rabbânî hz.nin Mektûbât’ında ve Mevlana’nın Mesnevi’sinde geçtiğine işaret ediliyor ve durumun hakikati soruluyordu. Evet, bu söz İmam-ı Rabbânî’nin Mektubat’ında geçmektedir. Adı geçen eserde 78 ve 155 numarayla yer alan mektuplarda bu sözün zikredildiğini görüyoruz. Ancak burada şunu belirtelim ki, İmam-ı Rabbânî bu sözü “hadis” diye zikretmemektedir. Numarasını zikrettiğim ilk mektupta (I, 133) bu sözü sadece zikredip geçmektedir. (Mektûbât’ın Türkçe çevirilerinden … Devamını Oku
İslamî İlimler ve Müslümanlığımız
İçinde bulunduğumuz süreçte İslamî ilimlerle aramızdaki ilişkinin hayatiyetinin fark edilmeye başladığını bir genel tesbit olarak dillendirebiliriz. İslamî ilimler tedrisi amacıyla açılan ilim müesseseleri var; belli bir ilgi oluşmuş durumda elhamdülillah. Bununla birlikte İslamî ilimlere zemin teşkil eden Asleyn (Usulüddîn ve Usul-i Fıkıh) konusunda kayda değer bir faaliyetin, bu ilimlerin tedrisi noktasında ciddi bir çalışmanın yapıldığını söylemek zor. Oysa bu iki ilim hakkı verilerek tedris edilmedikçe İslamî ilimler adına üretilen her bilgi temel bir eksiklikle malul olacaktır. Usul-i … Devamını Oku
Sorumluluğumuz
Osmanlı’dan devraldıklarımızı layıkı veçhile muhafaza ve temsil edip edemediğimiz meselesi bu yazının hacmini çok aşacak devasa bir mesele. Burada sadece bu konuyla ilgili sorumluluklarımıza başlıklar halinde değinebilmemiz bile başlı başına bir çalışma gerektirir. Bu yazıyı, “Mirasımız” başlıklı yazı üzerine gönderilen bir okuyucu mesajına hasredeceğim. Şöyle demiş Metin Zorlu kardeşim: “Selamun Aleyküm. Hocam “Mirasımız” başlıklı makalenizde mühim tahlil ve teşhislerde bulunmuşsunuz. Yazınızın öncelikli hedef kitlesi kimlerdir veya var mıdır bilmem ama “ihmal” ve “gaflet” teşhislerinde bulunuyorsunuz. Sonuç bölümünde … Devamını Oku
Cevap
Bir önceki yazıda Celaleddin Alioğlu’nun ileri sürdüğü hususları, aynı sıralama içinde cevaplandıracağım: 1-2. Alioğlu’nun, Benû Zühre’nin de tıpkı Benû Hâşim, Benû Ümeyye, Benû Mahzum, Benû Esed… gibi Kureyş kabilesinin kollarından biri –dolayısıyla Sa’d b. Mâlik b. Üheyb (veya Vüheyb)’in de Benû Zühre’den olmakla Kuraşî– olduğu gerçeğinden habersiz olduğunu ifşa eden sözleri, kendisi adına tam bir talihsizliktir. Benû Zühre Kureyş’in bir kolu olduğu ve Hz. Ömer (r.a), bu kabileye mensup olan Sa’d (r.a)’ı (hatta aynı kabileden olan … Devamını Oku
İki Hadis – 1
Soru “(…) Serdar Demirel Hocanın Darulhikme sitesindeki bir yazısında “Vatan sevgisi imandandır” sözünün hadis değil, uydurma olduğu yazılmıştı. (http://darulhikme.org.tr/darulhikme/tr/2012/01/14/vatan-sevgisi-imandandir/#more-343) “Bu sözün İmam-ı Rabbani ve Mevlana’nın eserlerinde de yer aldığı (ama hadis olarak mı yer alıyor bilmiyorum) söyleniyor. Bu söz ve “Sen olmasaydın alemleri yaratmazdım” sözü hadis midir veya değilse bile kullanılması Ehl-i Sünnet’e uygun mudur?.. Cevap Önce Serdar Demirel kardeşime buradan selam gönderelim. “Vatan sevgisi imandandır” sözünün hadis olarak sabit olmadığı, ilgili kaynakların ittifakla kaydettiği bir husustur.[1]Bkz. … Devamını Oku
Mirasımız
Üzerinde yaşadığımız coğrafya da dahil olmak üzere yaklaşık 20 milyon kilometrekareye hükmetmiş, hem de yetmişikibuçuk milleti yüzyıllarca bir arada yaşatmasını bilmiş bir geçmişimiz var. Osmanlı, 6 asır boyunca büyük bir dirayet ve muvaffakiyetle son derece önemli bir tecrübenin altına imza attı. Dost-düşman herkesin teslim ve itiraf ettiği bir hakikat bu. Bunu mümkün kılan neydi? Bu sorunun bizce tereddütsüz cevabı “İslamî ilimler”dir. Talebe-i ulum içinden çıkacak 10 alim için 90 kişiyi beslemeyi zaruri gören ilim politikasıdır ki Molla … Devamını Oku