Rıhle –bir hayli gecikmeyle– inşaallah bu hafta çıkacak olan 14. sayısında Tasavvuf’u dosya konusu yaptı. Bu sayıya dercedemediğimiz yazıları, 15. sayının dosya konusunu “Tasavvuf-2” şeklinde koyup orada okuyucuya sunmuş olacağız inşaallah. Tasavvuf bu Ümmetin en temel varoluş alanlarından biridir. İslam coğrafyasını bir uçtan ötekine dolaşın, Tasavvuf’un izlerini görürsünüz. İster Endülüs’e gidin ister Orta Asya’ya, ister Afrika’ya uzanın ister Orta Doğu’ya, İslam coğrafyasının her karışında Tasavvuf’un rengini, tadını, kokusunu hissedersiniz. Sarayda da karşınıza çıkar, en ücra köyde de. … Devamını Oku
Muhtelefun Fih-2
İtikadî konularda “muhtelefun fih”lerden bahsetmenin son derece tehlikeli, yerine göre ucu küfre kadar varabilecek yanlış tutumlara kapı aralamak anlamına geldiğini, buna mukabil fıkhiyyat alanında ihtilafın bu ümmet için rahmet olduğunu bir önceki yazıda izah etmeye çalışmıştım. Ağırlıklı olarak IV ve V./X ve XI. asırlardan sonra görülmeye başlayan bir olgu, zaman zaman Ehl-i Sünnet kesimler arasında bir ayrışma ve fırkalaşma konusu olarak öne çıkartılıyor: Hadislerin, sened sistemi dışında keşif, rüya vb. gibi vasıtalarla tashih/taz’ifi meselesi. Hadislerin sened kritiğine … Devamını Oku
Muhtelefun Fih
Bir Müslüman için, fikirler, olgular, durumlar ve hükümler üç kategoride toplanır: “Doğrular”, “Yanlışlar ve “Muhtelefun fih” olanlar. Eğer itikadî bir mesele söz konusu ise bu üçlü kategori şöyle bir mahiyet arz eder Delaleti ve sübutu kesin nasslara dayanan meselelerin kabulü şarttır. Bu türlü nassların kabul edilmesini istediği hususları kabul, reddedilmesini istediği hususları reddetmek temel ve tabii bir mü’min tavrı olarak ortaya çıkar. Aksi istikametteki inanış ve tutumlar kişinin iman iddiasını boşa çıkartır. Bu türlü nasslarla sabit hususlara … Devamını Oku
Nakşbendilik
Bir önceki yazıda sözü kitaplardan açmışken bu yazıda da devam edelim istedim. İnsan Yayınları editörü muhterem Ahmet Murat Özel’in uzun sayılabilecek bir zaman önce lütfedip gönderdiği Bahâeddîn Nakşbend, Tasavvuf sahasındaki çalışmalarıyla tanıdığımız genç ve gayretli araştırmacı Dr. Necdet Tosun’a ait. Nakşbendîlik, sonradan ayrıldığı pek çok kol vasıtasıyla İslam dünyasının çok büyük bir kesiminde varlık ve etkinliğini sürdüren bir tarikat olmakla birlikte –kitaba yazdığı takrizde Hamit Algar’ın da belirttiği gibi–, tarihsel gelişiminin sistematik araştırması bugüne kadar yapılmış değildi. … Devamını Oku
Usul-i Hadis Mülahazaları-1
Bundan tam 2 ay önce (31 Ağustos) bu köşede Tasavvuf konusunda bir yazı yazmıştım. Son kısmında Tasavvufun Temel Öğretilerinin Hadislerdeki Dayanakları adlı çalışmasına kısaca değindiğim Yard. Doç. Dr. Ahmet Yıldırım, bir süre önce mail kutuma şöyle bir not gönderdi: “Muhterem E. Sifil, “31 Ağustos 2002 tarihli (Milli Gazete) “Netameli bir konu: Tasavvuf” yazınızı okudum ve çalışmamla ilgili genel mülahazalarınızı gِördüm. Teşekkür ederim. Mülahazalarınızı şöyle değerlendirebiliriz: Takdir edersiniz ki Tevessül konusu spesifik bir konu, biz ise çalışmamızda onun … Devamını Oku
Netameli Bir Konu: Tasavvuf
Sıklıkla karşılaşılan bir sorudur: “Tasavvuf’a karşı mısın, değil misin?” Sorunun cevabı Tasavvuf’a karşı olmadığınızı ifade eder tarzda ise –dile getirilsin, getirilmesin– “Demek ki Vahdet-i Vücut’çu, şathiyyeci” ya da “Tevessül ve Rabıta şirkini onaylıyor”… gibi ithamlara muhatap oluyorsunuz. Tasavvuf’a karşı olduğunuz sonucu çıkarılabilecek bir cevap vermişseniz, bu sefer de “Vehhabîlik etkisinde, İbn Teymiyyeci” gibi kanaatlerin merkezine oturtuluyorsunuz. Yüzyıllardır mesele böyle bir gerilim atmosferinde ele alındığı için, karşıtlık bir türlü aşılamıyor. Oysa Tasavvuf’u bir ruh disiplini, amelde, yaşayışta ve … Devamını Oku