İsrailoğulları Hz. Musa önderliğinde Mısır’dan çıkıp Firavun’un zulmünden uzaklaşmışlardı. Ancak Firavun onları takip etti. Onun, ordusuyla arkalarından geldiğini gören İsrailoğulları’nın, kendilerini esaretten ve zulümden kurtaran Hz. Musa’ya tepkileri şu oldu: “Ve Firavun yaklaştı, ve İsrailoğulları gözlerini kaldırdılar, ve işte, Mısırlılar arkalarından yürüyorlardı; ve çok korktular ve İsrailoğulları Rabb’e feryat ettiler. Ve Musa’ya dediler: Mısır’da kabirler bulunmadığı için mi çölde ölmek üzere bizi getirdin? Bizi Mısır’dan çıkarmakla bize ettiğin bu nedir? Mısır’da sana: Bırak bizi, Mısırlılar’a kulluk edelim … Devamını Oku
Ehl-i Kitap ve Tahrif – V (Muharef Tevrat’tan Tahrif Örnekleri)
“… Ve Yakub yalnız başına kaldı; ve seher sökünceye kadar bir adam onunla güreşti. Ve onu yenmediğini görünce, uyluğunun başına dokundu, ve onunla güreşirken Yakub’un uyluk başı incidi. Ve dedi: Bırak gideyim, çünkü seher vakti oluyor. Ve dedi: Beni mübarek kılmadıkça seni bırakmam. Ve ona dedi: Adın nedir? Ve o dedi: Yakub. Ve dedi: Artık sana Yakub değil, ancak İsrail (“Allah ile uğraşan” yahut “Allah’ın uğraştığı”) denilecek çünkü Allah ile ve insanlarla uğraşıp yendin. Ve Yakub sorup … Devamını Oku
Ehl-i Kitap ve Tahrif – IV (Muharef Tevrat’tan Tahrif Örnekleri)
“Allah gökleri ve yeri yarattı. Ve yer ıssız ve boştu; ve enginin yüzü üzerinde karanlık vardı; ve Allah’ın ruhu suların yüzü üzerinde hareket ediyordu.” (Tekvin, 1/1-2) “Ve Allah dedi: Suretimizde, benzeyişimize göre insan yapalım. (…) Ve Allah insanı kendi suretinde yarattı, onu, Allah’ın suretinde yarattı.” (1/26-27) “Allah adamı yarattığı günde onu Allah benzeyişinde yaptı.” (5/1) “Ve Allah yaptığı işi yedinci günde bitirdi; ve yaptığı bütün işten yedinci günde istirahat etti. (…) çünkü Allah yaratıp yaptığı bütün işten … Devamını Oku
Ehl-i Kitap ve Tahrif – III
Baki Adam’ın çalışması ekseninde sürdürdüğüm bu serinin Yahudiler’le ilgili bölümünü, yine aynı çalışmadan önemli gördüğüm birkaç hususla bitireceğim. (Adam’ın Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat‘ının mutlaka okuması gereken bir çalışma olduğunu tekrar söylemeden geçemeyeceğim. Ciddi emek mahsulü olduğu anlaşılan bu çalışma için yazarını tebrik ediyorum.) Rabbani anlayışa göre Tevrat, “yazılı” ve “sözlü” olmak üzere iki kısımdan oluşur. Yazılı Tevrat’dan kasıt Eski Ahit, Sözlü Tevrat’tan kasıt ise Tevrat’ın yorumlarından oluşan Mişna, hatta daha geniş çerçevede Talmud’dur. (İnanışa göre Sözlü Tevrat … Devamını Oku
Ehl-i Kitap ve Tahrif – II
Yahudi Ortodoksluğu olarak ifade edebileceğimiz Rabbani Yahudilik, Tevrat’ın dünya yaratılmadan önce yaratıldığına ve Allah’ın, dünyayı nasıl yaratacağını tesbit etmek için Tevrat’a bir “el kitabı” ya da “proje” olarak başvurduğuna inanır. Dünyadan önce yaratıldığı için Hz. Musa’dan önce Hz. Adem, Hz. Nuh, Hz. İbrahim… gibi peygamberler de Tevrat’a muhatap olmuşlardır. Allah, İsrailoğulları’ndan önce Tevrat’ı muhtelif kavimlere teklif etmişse de onlar çeşitli itirazlar ileri sürerek onu kabul etmemişlerdir. Sonunda onu İsrailoğulları itirazsız olarak kabul etmiş ve böylece “seçkin” ve … Devamını Oku
Ehl-i Kitap ve Tahrif – I
Kur’an’ın pek çok ayette Ehl-i Kitab’a “ilahî kitapları tahrif” suçlaması yönelttiğini biliyoruz. “Karşı taraftan” ve “kuşbakışı” bakıldığında bunun bir “itham”dan ibaret olduğunu söylemek yanlış değilmiş gibi görünse ve “karşı taraf” bunu her vesileyle dile getirse de, Yahudiler’in ve Hristiyanlar’ın Tevrat ve İncil metinleri üzerindeki tasarruflarını konu alan ilmî araştırmalar meselenin öyle basit bir şekilde kapatılamayacağını ortaya koymaktadır. Hristiyanlar’ın kendi aralarındaki çelişkiler üzerinde nasıl olup da mutabakat sağladıklarına şaşıp durduğunu söyleyen İbn Hazm, aynı durumu Yahudiler’de de müşahede … Devamını Oku
Gündem
Bazı okuyucular bu köşede “sıcak gündem” konularının işlenmeyişini garip karşıladıklarını belirtiyor ve bunun sebebini soruyor. Bu köşenin takipçileri için cevabının sorun olmadığını düşündüğüm bir soru bu; ama yine de bir açıklama yapmaya ihtiyaç bulunduğu anlaşılıyor. Gazete okuyucusunun gündemi izleme ve okuduğu gazetenin gündem maddesi/maddeleri hakkındaki yaklaşımını öğrenme arzusu, yazarlardan birisinin “kendi gündemi” ile sınırlı yazıları sebebiyle hayata geçirilme şansını kaybetmez. Elbette sıcak gündemi yansıtmak günlük bir gazete için mevcudiyetinin gereği olduğundan, o gazetenin bütün yazarlarının müştereken bu … Devamını Oku
Caferîler Nereye? – III
el-Kâfî adlı eseri Şia tarafından 4 temel kaynaktan biri olarak kabul edilen el-Kuleynî, Cebrail (a.s)’ın Hz. Peygamber (s.a.v)’e getirdiği Kur’an ayetlerinin sayısının 17.000 (onyedibin) olduğu iddiasındadır. (el-Kâfî, II, 643.) Bu eserde zikredilen dudak uçuklatıcı garabetler hakkında müstakil bir kitap yazılsa yeridir.) Bu cümleden olarak Şia, Kur’an’da, Ehl-i Beyt hakkında nazil olmuş “Velâyet suresi” adlı müstakil bir sure bulunduğunu iddia etmektedir. Ünlü müsteşrik Nöldeke, Tarihu’l-Mesâhif‘te (II, 102) bu sureyi neşretmiştir ki, Abdülazîz ed-Dihlevî’nin et-Tuhfetu’l-İsnâ Aşeriyye adlı eserinde, söz … Devamını Oku
Sünni-Şii Kardeşliğine Tarihsel Bir Zemin
Ehl-i Beyt imamlarına yardım ettiği ve destek verdiği için gerek Emevîler, gerekse Abbasîler döneminde pek çok sıkıntıya maruz kalmış olan İmam Ebû Hanîfe, Ehl-i Beyt ulularından İmam Zeyd b. Ali ve kardeşi İmam Muhammed el-Bâkır’dan ilim ahzeylemiş, keza İmam Muhammed el-Bâkır’ın oğlu İmam Ca’fer es-Sâdık ile de sürekli bir ilmî münasebet içinde bulunmuştur. Hatta ulema, yaşıt olmalarına rağmen –İmam Ca’fer es-Sâdık’a hürmeten– onu da İmam Ebû Hanîfe’nin hocaları arasında zikretmiştir. Bilindiği gibi İmam Ebû Hanîfe, adının ilk … Devamını Oku
Caferîler Nereye? – I
80’li yılların başında Ankara’da üniversite öğrencisi iken bir keresinde İran büyükelçiliğine bağlı bir birimin öğrencilere verdiği bir iftar yemeğine katılmıştık. İran devriminin –yanılmıyorsam– henüz üçüncü yılı idi. Yemekten sonra –Ayetullah payesine sahip olup olmadığını bilmediğim ama– üzerinde İran ulemasına mahsus kıyafet bulunan bir zat “doğal olarak” devrimin faziletlerinden ve Humeynî’nin üstün vasıflarından bahsederken, hiç unutmuyorum, sözlerinin bir yerinde şöyle bir ifade kullanmıştı: “Şayet Ebu Hanîfe bugün yaşasaydı, hiç şüpheniz olmasın, İmam Humeynî’ye biat ederdi.” Evet İmam Ebû … Devamını Oku