Geçen hafta Salı günkü yazımda Doç. Dr. Cem Zorlu’nun Yediveren yayınları arasında neşredilen İslam’da İlk İktidar Mücadelesi adlı çalışması üzerinde dururken Hilafetin Kureyşîliği ile ilgili hadise değinmiş ve aksi iddia edilmiş olsa da –Zorlu’nun da ortaya koyduğu gibi– Sakife günü bu hadis ile ihticac edildiğini söylemiştim.. Bana oldukça sık mail atan (ve garip Türkçesine bir türlü alışamadığım) Celaleddin Alioğlu böyle bir hadisin gerçekte var olmadığını belirterek başladığı mailinde, devamla şunları söylüyor: “Saqife günü hz ömer ebu bekr … Devamını Oku
Nakşbendilik
Bir önceki yazıda sözü kitaplardan açmışken bu yazıda da devam edelim istedim. İnsan Yayınları editörü muhterem Ahmet Murat Özel’in uzun sayılabilecek bir zaman önce lütfedip gönderdiği Bahâeddîn Nakşbend, Tasavvuf sahasındaki çalışmalarıyla tanıdığımız genç ve gayretli araştırmacı Dr. Necdet Tosun’a ait. Nakşbendîlik, sonradan ayrıldığı pek çok kol vasıtasıyla İslam dünyasının çok büyük bir kesiminde varlık ve etkinliğini sürdüren bir tarikat olmakla birlikte –kitaba yazdığı takrizde Hamit Algar’ın da belirttiği gibi–, tarihsel gelişiminin sistematik araştırması bugüne kadar yapılmış değildi. … Devamını Oku
Yediveren Göz Dolduruyor
Doktora görüşmesi için Ramazan’dan önce Konya’daydım. Değerli dostum Fikret Karapınar, faaliyetlerine 1 yıl önce başlamış olan Yediveren yayınevinin 4 kitabını hediye etme inceliğini gösterdi. Kendisine.bir kere de buradan teşekkür ediyorum. O gece otelde kitapları şöyle bir karıştırdım. Ankara’ya döndükten sonra Ramazan boyunca fırsat buldukça bu kitaplara kapandım. Gerçekten de her biri, sahasında önemli boşlukları dolduran bu ciddi çalışmalar için yazarlarını da gönülden tebrik ediyorum. Yediveren, çok yerinde bir girişimle İlahiyat Fakültesi’nde yapılan tezleri veya akademik formasyonlar etrafında … Devamını Oku
Hanefi Mezhebi ve Hadis
Çoğu kimse içim “malumun ilamı” olsa da, Hanefi mezhebi-Hadis ilişkisi konusunda bazı okuyucuların kanaat netliğine kavuşma ihtiyacını karşılamak için bu meseleyi –kısaca da olsa– bir daha ele almadan edemedim. İbn Hazm, İbn Teymiyye, İbnu’l-Kayyım, İbn Hacer gibi farklı mezheplere mensup alimlerin başta İmam-ı Azam olmak üzere Hanefi mezhebi imamlarının –değil sahih hadisi–, zayıf hadisi bile kıyastan önde tuttuğunu tasrih eden ifadeleri ortadayken, bu mezhebin Hadis’i ihmal ettiği ya da Hadis müktesebatının “yetersiz” olduğu yolundaki iddialar havada kalmaya … Devamını Oku
Ehl-i Hadis ve Mezhep
Hadislerle amel iddiasıyla mezhep vakıasına karşı çıkanların gözden kaçırdığı önemli bir husus var. Fıkıh tarihinden biraz haberdar olanların çok iyi bildiği gibi İmam Ahmed b. Hanbel’in mezhebi “Fıkhî” bir mezhep olarak tebarüz edene kadar Hadis sahasının otoritelerinin her biri bir Fıkıh ekolünün tavrını iltizam ediyordu. Abdülmecîd Mahmûd Abdülmecîd’in el-İtticâhâtu’l-Fıkhiyye inde Ashâbi’l-Hadîs‘te tahkik ettiği gibi Ehl-i Re’y-Ehl-i Hadis ayrımının ikinci hicrî asrın ikinci yarısından itibaren ortaya çıktığı görülmektedir. Bu döneme kadar Muhaddisler’in fakih olanları Hicaz veya Kûfe ekolünün … Devamını Oku
Mezhepler ve Şirk
Emin olun, başımıza ne geliyorsa çoğunlukla “tek kanallı” beslenmeyi tercih edişimizden geliyor. Sünnet’i/Hadis’i tanımayıp “sadece Kur’an” diyenler, Sünnet’i/Hadis’i kabul edip mezhepleri reddedenler, bunların hepsini kabul edip Tasavvuf’u topa tutanlar, Tasavvuf’tan yana tavır koyup –türlü şekillerde/gerekçelerle– “zahir uleması”na itiraz edenler… Bölünmeye o kadar müsait bir yapımız var ki, çoğu zaman aynı grup içinde yer alanlar bile, en küçük bir ihtilaf sebebiyle kendi aralarında amip gibi bölünerek çoğalıyor. Aslını sorarsanız bu, “çoğalmak” değil, tam tersine “bölünerek azalmak!” Çünkü biz … Devamını Oku
Hala Orada Mısınız?
Modern zamanlarda Müslümanlar’a “bir” hal olmadı, “birkaç” hal oldu. Papalık tarafından başlatılan diyalog sürecinin, sadece Hristiyanlar ile diğer dinlerin mensupları arasında değil, bizzat Hristiyan mezheplerinin kendi aralarında da yürütüldüğünü biliyoruz. Gerek bu husus, gerekse kendi tarihsel tecrübemiz ve hal-i hazırımız, mezhepler/gruplar arası diyaloğun önemini yeterince açık bir şekilde ortaya koymaya yetmiyor mu? Herhalde yetmiyor olacak ki, 1000 yılı aşkın bir zaman öncesine gömülmüş bulunan kadim tefrikalar hortlatılıyor ve Müslümanlar, yığınla hayatî problem yanında, bir de “müzelik” sıkıntılarla … Devamını Oku
Hadis Araştırmaları ve Sorumluluk
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yıldırım‘ın Tasavvufun Temel Öğretilerinin Hadislerdeki Dayanakları isimli hacimli çalışması, üzerinde daha fazla durmayı gerektiren bir muhtevaya sahip olmakla birlikte, bu köşenin böyle detaylı bir “review” çalışması için uygun olmadığını biliyorum. Bunun için bugünkü yazıyla mezkûr kitap hakkındaki değerlendirmeler son bulacak. Keşke daha fazla vaktim olsaydı da, Yıldırım’ın gerçekten önemsediğim bu çalışması hakkında sadece aleyhte değil, lehte de söylenmesi gerekenleri aktarabilseydim. Ama bu seri yazıların ilkinde yer alan genel değerlendirmenin bu maksatla yapıldığının gerek … Devamını Oku
Hz. Peygamber ve Gayb
Gaybdan haber veren hadislerin –Hz. Peygamber (s.a.v)’in gaybı bilemeyeceği gerekçesiyle– ihtiyatla karşılanması gerektiği söylemine yabancı değiliz. Nitekim Yard. Doç. Dr. Ahmet Yıldırım da çalışmasının Tevhid bahsinin –Cuma gününün özelliklerinden bahseden– 11. hadisi hakkında, “Hadisi Ebu Hureyre’den Muslim rivayet etmiştir. Kıyametin ne gün kopacağı gaybdır. Kur’an ise gaybın yalnız Allah tarafından bilinebileceğini söylemektedir” demek suretiyle ilgili hadisin güvenilirliği hakkında –zımnen– olumsuz kanaat beyan etmektedir. Yine meseleyi tekil olarak bu hadise indirgemeden, ilke planında konuşacak olursak, öncelikle Kur’an’ın, gaybın … Devamını Oku
Çürük Yumurta Mı, Halat Mı?
Hadis konusuna daha baştan önyargılı bakanların sıkça dile getirdiği bir argümana değineceğim bugün. Nebevî emaneti zayi etmemek ve gerçekten ağır bir vebali yüklenmeyi göze alma çılgınlığına düşmemek için kılı kırk yarma hassasiyetini sindiremeyişi anlamam mümkün değil. (Yard. Doç. Dr. Ahmet Yıldırım’ın bu cümlelerin muhatabı olmadığını peşinen belirteyim.) Meseleye iki açıdan bakmak mümkün: 1) Hadis külliyatı arasına uydurma karıştığı vakıasını öne çıkartarak hadislere negatif önyargıyla “hangileri uydurma olmayabilir?” sorusuyla yaklaşmak. 2) Mezkûr vakıayı da dikkatte tutmakla birlikte, Müslüman … Devamını Oku