Kur’an ve Sünnet’in getirdiği “inanan-inanmayan” ayrımı, yeryüzünde tarih boyunca olduğu gibi, kıyamete kadar geçerliliğini sürdürecek olan “en temel” kategorizasyondur. “İnananlar” kategorisine girenler, yani “Mü’minler”, varlığı ve olayları vahye dayalı bilgi ile anlamlandıranlardır. Vahiy, Mü’min’e sadece epistemolojik anlamda “bilgi” sunmakla kalmaz, aynı zamanda onun kişiliğini inşa eder ve dahi hayatın pratiklerine ilişkin yönlendirmelerde bulunur. Dolayısıyla “inananlar” kategorisine girebilmek için bu üç boyutun “hak” olduğuna inanmak şarttır.. Vahyin epistemolojik gerçekliğini kabul etmeyenler yanında, onun, hayatın pratiklerine ilişkin belirlemelerinin “hak” … Devamını Oku
Tarihsellik ve Hermenötik
Geçen yazıda hermenötik ve tarihselciliğin Kur’an bağlamında kaçınılmaz olarak şu iki sonuçtan birine varacağını söylemiştim: 1) Kişi kendisini Allah Teala’nın yerine koyabilir, 2) Kur’an Allah kelamı değildir. Bu hususlardan ilki, Kur’an’ın Allah kelamı olduğunun kabul edilmesi halinde söz konusu olacaktır. Böyle bir kabul ise, kişinin vahye “iman” ettiğinin ifadesi olacağından, hermenötik ile temel bir çatışma oluşturur. Zira vahye inanan insan, Kur’an’ın –haşa– her türlü müdahaleye açık ve maruz bir “kadavra” değil, varlığın tümü için bir “hidayet” kaynağı, … Devamını Oku
Kur’an ve Tarihsellik
Kur’an “vahiy” midir, insan ürünü müdür? Böyle bir sorunun bir Müslüman için “saçma” olmaktan öte, “hakaret” olarak algılanmasının doğal olduğunu belirtmeye gerek yoktur. Çünkü mesele temelde bir “iman” meselesidir ve vahiy kaynaklı olduğuna iman eden bir kimse için Kur’an ile herhangi beşerî bir metin arasındaki fark –teşbihte hata görülmesin–, insan ile Allah Teala arasındaki fark gibidir. Burada ikinci bir soru daha sorarak, başlığın yazı ile tektabukunu biraz daha açık hale getirelim: Kur’an’ın vahiy olduğuna iman eden bir … Devamını Oku
Sahabe
Sahabe’nin “sahih İslam” çizgisinin tayin ve muhafazasında “ikamesiz” kilit bir rolü vardır. Bu husus, tırnak içine aldığım iki noktanın açılımı ile şöylece netleştirilebilir: Sahih İslam çizgisi tabiri, ilahî mesajın, Hz. Peygamber (s.a.v)’in tebliğ ve pratize ettiği şekliyle anlaşılıp yaşanmasına işaret etmektedir. Bir diğer deyişle Hz. Peygamber (s.a.v)’in neyi nasıl anlayıp yaşadığını öğrenmek isteyen kimse için başvurulacak temel merci Sahabe’dir. Son Peygamber’in oluşturup şekillendirdiği bireylerden teşekkül eden toplum, işin doğası gereği O’nun arzu ettiği kıvamda olmak durumundadır. Hadis, … Devamını Oku
Vahiy
Kur’an, Yüce Allah’ın, peygamberler dışındaki bazı insanlara, hatta insan dışındaki bazı varlıklara da bir kısım şeyler vahyetteğini haber vermektedir. Ezcümle arzın (99/ez-Zilzâl, 5), arının (16/en-Nahl, 68), Hz. Musa (a.s)’nın annesinin (28/el-Kasas, 7) ve Hz. İsa (a.s)’nın havarilerinin (5/el-Mâide, 111) vahye muhatap olduğu kesindir. Peygamberler dışındaki insanlara iletilen vahiyle insan olmayan varlıklara iletilen vahiy arasında –tıpkı peygamberlerle bunların tümüne gönderilenlerde olduğu gibi– fark bulunması tabiidir. Peygamberlere gönderilen vahiyler genel olarak başta itikadî ilkeler olmak üzere ibadât/ahkâm ve dünya … Devamını Oku