Bizim büyük yürüyüşümüz aslında Hz. Adem (a.s) ile başladı. Peygamberlerin tamamı Müslüman olduğu, ilk insan da bir peygamber olduğu için, insanlığın tarihi, aynı zamanda İslamlığın tarihidir. Dolayısıyla umumî anlamda İslam tarihinin inişli-çıkışlı seyri, tıpkı varlığımızı kuşatmış bulunan oluş-bozuluş yasasının tezahürleri gibi düşe kalka Efendimiz (s.a.v) zamanına kadar geldi. Hususi anlamda İslam tarihi O’nunla birlikte başladı. Tıpkı umumi anlamdaki tarihimizde olduğu gibi, hususi anlamdaki tarihimizde de inişler-çıkışlar oldu. Mekke döneminin çileli yılları, demire şekil vermek için ısıtılıp dövülmesi … Devamını Oku
Darb Ve Recm-4
Okuyucu sorusunun recmle ilgili kısmına gelince Genellikle recm bağlamında ileri sürülen bir argüman soru metninde de yer almış: “Kur’an’da Yüce Allah zinadan bu kadar söz ederken recmden niye söz etmiyor? Sonuçta 100 sopa cezası da varken bu durumda Kur’an’da olmayan birşey sünnette nasıl var olabiliyor? Allah’ın Kelamı eksik olamayacağına göre bunun mantığı nedir? “ İlk bakışta “mantıklı” gibi duran bu soru, Usul açısından Kur’an-Sünnet ilişkisi bağlamında çok anlamlı değil. Zira neyin Kur’an’da yer alacağına ve neyin Sünnet’e … Devamını Oku
“Osmancık”tan Sonra
Bizimki gibi son derece zengin ve bir o kadar önemli bir tarihe sahip olup da ona bizim kadar ilgisiz kalan, hoyratça davranan, hakaret eden, hatta “ihanet” eden bir başka toplum var mıdır acaba? Osmanlı, tarihte eşine az rastlanan bir cihan devleti olarak İslamlığımıza ve insanlığımıza unutulmaz hizmetler yaptı. Gerek kendi döneminin, gerekse modern zamanların kalbur üstü devletleriyle kıyaslandığında hemen anlaşılıyor ki Osmanlı, agılarımızı zorlayan, ufuklarımızı çok çok aşan bir azamete, derinliği ve ufka sahip bir devlet. Böyle … Devamını Oku
“Yılan Hikâyesi”
Muhammed Hamidullah ile ilgili yazılardan birisinde onun, hicret esnasında Sevr dağındaki mağaraya önce Hz. Ebu Bekr (r.a)’in girdiği ve içerideki delikleri elbisesini yırtarak tıkadığı, geriye kalan son deliği de ayağıyla kapattığı ve orada bulunan bir yılanın Hz. Ebu Bekr (r.a)’in ayağını soktuğu hadisesine yer verdiğini zikretmiştim. Bu yazı üzerine bir okuyucum, Mustafa İslamoğlu’nun bu olayla ilgili değerlendirmesine dikkat çeken bir mesaj göndermiş. İslamoğlu, Üç Muhammed isimli çalışmasında (17-9) bu “hikâye”yi Hadis CD’lerinde bulamadığını söylüyor ve düştüğü dipnotta … Devamını Oku
Hamidullah ve İsra
Muhammed Hamidullah ile ilgili son birkaç yazım üzerine hemen hemen aynı muhtevada mesajlar gelmeye devam ediyor. Hepsinde de doğrudan Hamidullah’ın eserleri yerine, ona reddiye olarak kaleme alınmış birkaç kitap referans gösteriliyor. Kitaplardaki itirazlardan kimi yerinde iken, kimi de yanlış/eksik anlamaya dayanıyor. Ancak onun tekfir edilmesi gerektiği tezinin güçlü bir dayanağa sahip olmadığı ortada. En önemli delillerden birisi olan Miraç konusuna bugün de devam edeceğim. Onun, Mekke’den doğrudan semaya “urûc” edildiği, Beyt-i Makdis’e ise Miraç dönüşü gidildiği görüşünü … Devamını Oku
Hamidullah ve Miraç
“Mr. Hamidullah, “Uzaktaki mescidin (Mescid-i Aksa, E.S.) Kudüs’te olduğu düsünülemez. Zira Kur’an-ı Kerim’in inzal edildiği devirde Kudüs’te mescid yoktu” diye zırvalıyor. Buna Buharî’deki bir hadis-i şerifle cevap veriliyor. Mescid-i Aksa’nın Mescid-i Haram’dan 40 yıl sonra yapıldığı belgeleniyor. “Hamidullah, çelişkili konuşuyor: “Peygamberimiz Mirac’tan inerken yerdeki Mescid-i Aksa’ya uğramıştır ve soranlara da burayı tarif etmiştir” diyor. Sonra “Peygamberimiz, orada şöyle bir mescid var idi ve şöyle bir binadır demedi” diyor. Bir hadis-i şerifle Mösyöye cevap veriliyor: (Mescidi Aksa’ya gittiğimi … Devamını Oku
Örnek Bir Davranış
Cumartesi günkü yazım üzerine muhterem Alioğlu’ndan gelen “farklı bakış açılarını telif” deneme ve önerisi dolayısıyla Hilafet-Kureyş ilişkisi üzerine dile getirmeyi düşündüğüm birkaç husustan şimdilik vazgeçiyorum. Alioğlu özetle şunu söylüyor: “Biz, işin başında ve Arap içinde Kureyş-mülk bağlantısına değil, hilafetin hep Kureyş’de kalacağı tezine itiraz ediyoruz. Çünkü hilafet belli bir dönemden sonra Osmanlılar’a geçmiştir. 4/en-Nisâ, 54’de “mülk-i azim”, zürreyit-i İbrahim (a.s)’dan olan Salihlere tahsis edilmiştir. İşin başında hilafet, Arap kabileleri içinde Kureyş’tedir. Çünkü hadisler onu zürriyet-i İbrahimin Araplar … Devamını Oku
Cevaba Cevap
Son iki yazıda bu köşenin konuğu olarak görüşlerini değerlendirmeye aldığım muhterem Celaleddin Alioğlu, cevabî yazısında bu başlığı kullanmış. Bana yazdıklarını ve benim söyleyeceklerimi birkaç yazı halinde okuyacaksınız. Burada bir noktayı vurgulama gereği duyuyorum. Benim gösterdiğim hassasiyet, bu Yüce Din’in iki temel kaynağı olan Kur’an ve Sünnet’e yönelik en küçük bir tahrip, tahrif ve zedeleme girişiminin karşılıksız bırakılmasının dünya ve ahiretimizin mahvına müncer olacağı dehşetli gerçeğinden kaynaklanıyor. Alioğlu’nun böyle bir girişimde bulunduğunu söylemiyorum; ama kimi zaman iyi niyetle … Devamını Oku
Hilafetin Kureyşîliği ve Bir İtiraz
Geçen hafta Salı günkü yazımda Doç. Dr. Cem Zorlu’nun Yediveren yayınları arasında neşredilen İslam’da İlk İktidar Mücadelesi adlı çalışması üzerinde dururken Hilafetin Kureyşîliği ile ilgili hadise değinmiş ve aksi iddia edilmiş olsa da –Zorlu’nun da ortaya koyduğu gibi– Sakife günü bu hadis ile ihticac edildiğini söylemiştim.. Bana oldukça sık mail atan (ve garip Türkçesine bir türlü alışamadığım) Celaleddin Alioğlu böyle bir hadisin gerçekte var olmadığını belirterek başladığı mailinde, devamla şunları söylüyor: “Saqife günü hz ömer ebu bekr … Devamını Oku
İsimler ve Bilinçaltı Atraksiyonları
Türk filmlerindeki “imam” tiplemesini bilirsiniz. Eciş-bücüş, şehvet düşkünü, biraz şizofren, dünyaperest, kesinlikle güvenilmez… İdeolojik “dürtü”lerle ısrarlı bir şekilde sürdürülen imajinatif beyin yıkama faaliyetinin beş para etmez malzemelerinden biridir o. İslam coğrafyasından başka herhangi bir kültür havzasında (komünist ve faşist uygulamalar hariç) öz kimlik kodlarıyla bu derece hoyratça “oynandığını” göremezsiniz. Filmlerdeki bu tiplemenin, topluma, dine ve din adamına nasıl bakması gerektiğini dikte etme çabasının ürünü olduğunu kim inkâr edebilir?.. İşin “görünen” yanını teşkil etmesi sebebiyle madalyonun bu yanı, … Devamını Oku
- Page 1 of 2
- 1
- 2