“Kutsal” kavramını hayatın dışına itmeye azmetmiş olan Modernistler’in, “feslefî aklı” kutsamak suretiyle merkeze yerleştirmesi başlı başına bir garabet…Bu garabetin doğal bir uzantısı da –hadislerin sıhhati ve bağlayıcılığı konusunda ortaya atılan şüphelerle de bağlantılı olarak– Hz. Peygamber (s.a.v)’in mucizelerinin inkârı. Bu yaklaşımı, diğer konularda yaptıkları gibi Kur’an’dan refere etmeye çabalamaları da alışık olduğumuz bir tavır. Önce başvurdukları ayetlerden bazılarını görelim: “Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse, yapabilirsen yerin içine inebileceğin bir tünel ya da göğe çıkabileceğin bir … Devamını Oku
Madalyonun Öbür Yüzü – I
Şimdi sıra madalyonun öbür yüzünde. İbnu’l-Kayyım, “Hâdi’l-Ervâh”da (380 vd.) 25 dereden su getirerek cehennem hayatının ebedi olmadığını, kâfir ve müşrikler burada bir süre azap gördükten sonra cehennemin yok olacağını söylerken Ehl-i Sünnet’in dışına kaymaktadır. Bu böyledir de, ebedî olarak cehennemde kalacakları Kur’an ve Sünnet tarafından haber verilenlerin, bir süre sonra bu azaptan lezzet alacaklarını ve hatta cennet hayatının onlar için bir azap mesabesinde olacağını söyleyen Muhyiddin İbn Arabî’nin (mesela bkz. “el-Futûhâtu’l-Mekkiyye”, 410. bab) bu yaklaşımı hakkında nasıl … Devamını Oku
Gayri Metlüvv Vahiy-Nübüvvet İlişkisi
Bilindiği gibi nübüvvet-risalet ayırımı İlm-i Kelam’ın ilgilendiği temel meselelerden birisidir. Kur’an’ın bazı peygamberler hakkında sadece “nebi” sıfatını, bazıları hakkında sadece “resul” sıfatını ve bazıları hakkında da her iki sıfatı bir arada kullanması bu iki kavram arasında önemli bir farklılık olduğunu gösteren temel bir işarettir. Keza Hz. Peygamber (s.a.v)’in bu iki kavram arasında muhteva farkı bulunduğunu gösteren hadisleri de bu bağlamda yerleşik anlayışın oluşmasına kaynaklık etmiştir. Buna göre “nebi”, Yüce Allah’tan kendine mahsus vahiy (vahy-i metlüvv) almayan, ve … Devamını Oku
“Kur’ansız İslam”ı Kim İstiyor?
Okuyucu sorularına cevaplardan oluşan yazılara kısa bir süre “zorunlu olarak” ara vermek durumundayız. Bu zorunluluk, bir yazar arkadaşın, e-posta adresime geçtiği bir mesajdan kaynaklandı. Konuyu kısaca arz edeyim: Kendisi, köşe yazısı yazdığı gazetede, benim Modern İslam Düşüncesinin Tenkidi isimli çalışmamın ilk cildinden bir seri alıntı yaparak Kur’an-Sünnet ilişkisi üzerinde duruyor. Bu seri devam ederken, adı geçen çalışmanın konusunu teşkil eden zat-ı muhterem hayli alınıyor ve o da kendi köşesinde “Kur’ansız İslam Arayışları” başlıklı bir yazı yazıyor. Beni … Devamını Oku