Sahabe

Ebubekir Sifil2002, Akaid, Gazete Yazıları, Haziran 2002, Konularına Göre, Kur'an-ı Kerim

Sahabe’nin “sahih İslam” çizgisinin tayin ve muhafazasında “ikamesiz” kilit bir rolü vardır. Bu husus, tırnak içine aldığım iki noktanın açılımı ile  şöylece netleştirilebilir: Sahih İslam çizgisi tabiri, ilahî mesajın, Hz. Peygamber (s.a.v)’in tebliğ ve pratize ettiği şekliyle anlaşılıp yaşanmasına işaret etmektedir. Bir diğer deyişle Hz. Peygamber (s.a.v)’in neyi nasıl anlayıp yaşadığını öğrenmek isteyen kimse için başvurulacak temel merci Sahabe’dir. Son Peygamber’in oluşturup şekillendirdiği bireylerden teşekkül eden toplum, işin doğası gereği O’nun arzu ettiği kıvamda olmak durumundadır. Hadis, … Devamını Oku

Akıl ve Din Eksikliği

Ebubekir Sifil2002, Akaid, Gazete Yazıları, Haziran 2002, Konularına Göre, Modernizm

Bir önceki yazıda Efendimiz (s.a.v)’in kadınlar hakkında “akıl ve din eksikliği” tabirini kullanmaktan kastının ne olduğunu  kısaca izah etmiş ve bu durumun ontolojik ve genel bir hükmü değil, Efendimiz (s.a.v)’in, bizzat kendi tabirinin açıklamasını yansıttığını ifade etmeye çalışmıştım. Esasen söz konusu hadis siyak-sibak bütünlüğü içinde değerlendirildiğinde bu durum açıkça ortaya çıkmaktadır. Zira hadisin başında Efendimiz (s.a.v) kadınları sadaka vermeye ve çokça istiğfar etmeye teşvik buyurmaktadır. Burada Efendimiz (s.a.v)’in esas maksadının, kadınların ontolojik durumlarıyla ilgili bilgi vermek değil, … Devamını Oku

Hadis’i Feda Ederek “Din’i Kurtarmak”

Ebubekir Sifil2002, Akaid, Gazete Yazıları, Gündem, Haziran 2002, Konularına Göre, Modernizm, Usul

Temel Hadis kaynaklarının hemen tamamında nakledilen bir rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.v) bir bayram namazında  kadınlar  cemaatine özel olarak hitap etmiş ve şöyle buyurmuştur: “Aklı ve dini noksan olanlar içinde sizin kadar akıl sahiplerine galebe çalanını görmedim.” Orada bulunan kadınlardan dirayet sahibi birisi, buradaki “akıl ve din noksanlığı”ndan maksadın ne olduğunu sorunca Efendimiz (s.a.v) şöyle bir açıklama yapmıştır: “Akıl noksanlığı, iki kadının şahadetinin bir erkeğin şahadetine denk tutulmasıdır. Din noksanlığı ise (ay hali sebebiyle) Ramazan’da oruç tutmamanız … Devamını Oku

Fetva ve Bilinç

Ebubekir Sifil2002, Akaid, Fıkıh, Gazete Yazıları, Haziran 2002, Konularına Göre

İmam Ebî Hanîfe bugün yaşıyor olsaydı, kişinin, Arapça telaffuz ile herhangi bir problemi olmasa bile eğer isterse namazda Kur’an’ın başka dillerdeki meali ile namaz kılmasını tecviz eden fetvayı yine verir miydi? (Her ne kadar kaynaklar onun bu fetvadan döndüğünü ve bu konudaki son kavilinin diğer imamlarınkiyle aynı olduğunu yazıyor ise de, burada bizim için önemli olan bu değil.) Yahut ezanın neticede bir “duyuru” olduğunu, dolayısıyla duyanların ezan olduğunu anlamaları şartıyla Arapça dışında herhangi bir dille de okunabileceğini … Devamını Oku

Vahiy

Ebubekir Sifil2002, Akaid, Gazete Yazıları, Konularına Göre, Kur'an-ı Kerim, Nisan 2002

Kur’an, Yüce Allah’ın, peygamberler dışındaki bazı insanlara, hatta insan dışındaki bazı varlıklara da bir kısım şeyler vahyetteğini haber vermektedir. Ezcümle arzın (99/ez-Zilzâl, 5), arının (16/en-Nahl, 68), Hz. Musa (a.s)’nın annesinin (28/el-Kasas, 7) ve Hz. İsa (a.s)’nın havarilerinin (5/el-Mâide, 111) vahye muhatap olduğu kesindir. Peygamberler dışındaki insanlara iletilen vahiyle insan olmayan varlıklara iletilen vahiy arasında –tıpkı peygamberlerle bunların tümüne gönderilenlerde olduğu gibi– fark bulunması tabiidir. Peygamberlere gönderilen vahiyler genel olarak başta itikadî ilkeler olmak üzere ibadât/ahkâm ve dünya … Devamını Oku

Madalyonun Öbür Yüzü – II

Ebubekir Sifil2002, Akaid, Ehl-i Sünnet, Gazete Yazıları, Konularına Göre, Mart 2002, Usul

Tasavvuf’un klasik kaynaklarından “Kûtu’l-Kulûb”da Ebû Tâlib el-Mekkî şöyle der: “Bilinmelidir ki, Kur’an’ın müşahede, keşif ve melekûtun zuhuru ile olan fehmini, kendisinde şu hasletlerden birisi bulunan bir kul bulamaz: O hasletler şunlardır: “En azıyla bile olsa bid’at amel yapmak, günah işlemekte ısrar etmek, kalbinde kibir bulunmak. Hevasının kalbine yerleşmesi ve ona meyilli olması. Dünya muhabbeti içinde bulunması. İmanında hakka ermeyen bir kul olması. Yakîninin zayıf olması veya okuduğuna vakıf olan bir kimse olmaması. Onun sadece harflerine ve kendi … Devamını Oku

Usul-i Fıkıh Tüketildi Mi? – II

Ebubekir Sifil2002, Akaid, Gazete Yazıları, Kelam, Konularına Göre, Mart 2002, Usul

Usul-i Fıkh’ın yetersizliği konusundaki iddiaların bir yönüyle teolojik yaklaşım farklılığı ile sıkı bir irtibat içerdiğini gözden uzak tutmamak gerekir. “İyi” ve “kötü”nün nasıl tayin edileceği konusundaki teolojik tartışmalarda Ehl-i Sünnet, sem’î delili belirleyici kılmıştır. (Her ne kadar bu bağlamda Mâturîdiyye, ilk bakışta “iyi ve kötünün aklîliği” noktasında Mu’tezile ile yakınlaşma eğiliminde görünürse de, son tahlilde vahye dayalı emir ve yasakların tümünün akıl tarafından bütün yönleriyle ihata edilemeyeceğini ve vahyî emir/yasakların “zorunlu” olarak değil de “Allah’ın rahmetinin” bir … Devamını Oku

Din, Mucize ve Rasyonel Düşünce

Ebubekir Sifil2002, Akaid, Gazete Yazıları, Konularına Göre, Mart 2002, Modernizm, Usul

Mucize konusundaki yazıların ilkinin ardından e-posta adresime şöyle bir mesaj aldım: “İnsanlığın uzaya gittiği bir zamanda yaşıyoruz ve siz mucize “rivayetleri” ile iştigal ediyorsunuz. Kendinizi “rasyonel düşünme keyfinden” niçin mahrum ediyorsunuz?..” Buraya aktardığımdan biraz daha uzun olan ifadeler içinde aklımda kalan bunlar oldu. Mesaj sahibi ile kişisel polemiğe girerek meseleyi “kapalı devre” işlemek istemediğimden, kendisine  cevap yazmaktansa buraya taşımayı tercih ettim. Ancak dilerse yine de yazışabiliriz. Hemen söyleyeyim ki, doğrusunu isterseniz “rasyonel düşünme keyfi” ifadesini kullanmakla rasyonalitenin … Devamını Oku

Modernistler ve Mucize – III

Ebubekir Sifil2002, Akaid, Gazete Yazıları, Konularına Göre, Mart 2002, Modernizm, Usul

Hz. Peygamber (s.a.v)’e Kur’an dışında mucize verilmediğini söyleyenlerin ileri sürdüğü 29/el-Ankebût, 48-51. ayetlerinde, geçen yazıda söylenenlere temel oluşturan bir husus mevcuttur. Zira bu ayetlerde Hz. Peygamber (s.a.v)’e, “mucizelerin ancak Allah katında” olduğunu söylemesi emir buyurulmaktadır. Bunun anlamı, mucizenin ancak Allah Teala murad ettiğinde vuku bulabileceğidir. Gerek bu ayetlerden, gerekse bahse konu iddiaya dayanak olarak ileri sürülen diğer Kur’an beyanlarından hareketle Efendimiz (s.a.v)’e kevnî mucize verilmediğini söylemek doğru olsaydı, aynı şeyi pekala diğer peygamberler hakkında da ileri sürmek … Devamını Oku

Modernistler ve Mucize – II

Ebubekir Sifil2002, Akaid, Gazete Yazıları, Konularına Göre, Modernizm, Şubat 2002, Usul

Şimdi  bu ayetlerin konuya delaletleri üzerinde kısaca duralım: İlk ayet (6/el-En’âm, 35), Hz. Peygamber (s.a.v)’in, her istediği zaman mucize gösterme kudretine sahip olmadığını, ancak Allah Teala dilediği zaman mucize  gösterebileceğini anlatmaktadır. Zaten İslam alimleri de gerek Hz. Peygamber (s.a.v)’in, gerekse diğer peygamberlerin mucizeleri üzerinde dururken bu noktayı vurgulamış ve onların, ancak Allah Teala dilediği zaman mucize izhar edebileceklerini belirtmiştir. (Bkz. Nûreddîn es-Sâbûnî, Mâturîdiyye Akaidi, 111.) İkinci ayette (21/el-Enbiyâ, 5-6) Hz. Peygamber (s.a.v)’e Kur’an dışında bir mucize verilip verilmediğine ilişkin herhangi bir … Devamını Oku