DİA’daki “Kevserî” Maddesi

Ebubekir Sifil2015, Gazete Yazıları, Muhammed Zahid el-Kevserî, Şahıslar, Şubat 2015

Türkiye Diyanet Vakfı’nın neşrettiği İslam Ansiklopedisi, Müslümanları kendi dillerinden anlatan müstesna kaynaklardan biri. Bugüne kadar gerek Doğu, gerekse Batı, İslam’ı ve Müslümanları ansiklopedik zeminde büyük ölçüde gayrimüslimlerin kaleminden çıkmış eserlerden okumak durumunda kaldı. Türkiye Diyanet Vakfı’nın uzun yıllara baliğ olan ve gerçekten büyük emek, malî külfet, organizasyon… gerektiren böyle büyük bir hizmetin altına imza atmış olması takdir edilecek bir hizmet.

44 ciltte tamamlanan bu muazzam esere ben de 15-20 civarında madde yazarak katkı verdim. En son kaleme aldığım madde 44. ciltte yer alan “Zâhid el-Kevserî” maddesi oldu. Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir hocamın arzu ve teklifi üzerine seve seve yazmayı kabul ettiğim bu madde, benim İmam el-Kevserî adına, onun bu ümmete yaptığı muazzam hizmetlerin dile getirilmesi yolunda küçük bir “teşekkür” anlamı da taşıdığı için benim açımdan gerçekten önemli idi.

Maddeyi yazıp gönderdim. Bir süre sonra 44. cildi almış olan birtakım dostlar ard arda beni ayarak ağır sitemlerde bulundular. “Sen bu ülkeye Muhammed Zâhid el-Kevserî adının duyulması, yayılması, eserlerinin ve misyonunun/çizgisinin tanıtılması adına hizmetlerini takdirle takip ettiğimiz bir isim olarak nasıl oldu da böyle bir maddenin altına imza attın?” tarzındaki bu sitemleri önce anlamlandıramadım. Sonra 44. cildi alıp da altında adımın bulunduğu ilgili maddeyi okuyunca ben de şaşırdım. Orada yer alan öyle cümleler vardı ki, benim kalemimden çıkmış olması mümkün değildi.

İlgili ciltte neşredilen madde metnine göre[1]DİA, XLIV, 81. İmam el-Kevserî hakkında şöyle demişim: “Hanefî mezhebine taassup derecesinde bağlılığı, bid’at ehli kabul ettiği mezheplere ve özellikle Şia’ya karşı sert bir tutum sergilediği bilinen…”

Ansiklopedi’ye gönderilen maddelerin redaksiyondan geçirildiğini biliyordum; ama redaktörün, kendisini müellifin yerine koyarak maddeyi yeniden yazabileceğini bilmiyordum!

Burada açıkça ilan ediyorum ki, yukarıdaki satırlar kesinlikle bana ait değil. İlmî çizgi, akidevî hassasiyet ve izzetli duruş adına kendisinden gerçekten çok şey öğrendiğimiz, kendisine çok şey borçlu olduğumuz İmam el-Kevserî hakkında böyle bir ifade kullanmış olmak için benim, kendimi inkâr edecek kadar anormalleşmiş olmam gerekir. Ben bu ifadelerden kesinlikle teberri ediyorum.

Benim söylediğim ve Ansiklopedi’ye gönderdiğim satırlar aynen şöyle: “Muhalifleri tarafından Hanefî mezhebi konusunda mutaassıp olduğu yaygın olarak söylense ve bid’at mezheplere ve bu cümleden olarak Şia’ya karşı keskin tavırlı olsa da…”

İki ifade arasındaki fark oldukça açık. Benim, muhaliflerinin safına geçerek İmam el-Kevserî’ye “taassup” isnadında bulunmam mümkün değil. Muhtemelen yazdığım maddeyi “redakte” eden eleman kendisini o ifadelerin muhatabı yerine koyup alınmış olmalıydı ki, yazdıklarımı o şekilde “düzeltme” ihtiyacı hissetmiş!..
Avukatım aracılığıyla Türkiye Diyanet Vakfı’na bir yazı gönderdim. Bu vahim hatanın gerek müteakip baskılarda., gerekse Ansiklopedi’nin başka dillere tercüme edilmesi durumunda tercümelerde benim gönderdiğim cümlenin esas alınmasını talep ettim.

Gelen cevabî yazıda bunun sehven ortaya çıkmış bir yanlışlık olduğu ifade ediliyordu. Beyanı esas aldım ve işin üzerine daha fazla gitmedim.

Bu yazıyı kaleme almamın sebebi, ilgili maddeyi okuyanların bu durumdan haberdar olmasını ve o ifadelerin bana ait olduğunu düşünmemesini sağlamak. Bu yazıyı okuyanlardan ricam, mümkün olduğunca yaymaları ve o maddedeki ilgili ifadelerin bana ait sanılmasının mümkün olduğunca önüne geçilmesi…

 24 Şubat 2015 – Vahdet Gazetesi

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 DİA, XLIV, 81.