Suriye’de yaşananlar konusunda ne düşündüğümü daha önce muhtelif yazılarda ifade etmeye çalıştım. Genetik katil İsrail’in Gazze’ye düzenlemekte olduğu son saldırılar dolayımında mesele bir kere daha ve farklı bir veçhesiyle gündeme geldi. İddia şu: Bir kere şunu hatırlatalım: İsrail 1967 savaşında sınırlarını hayli genişletti ve bu cümleden olarak Golan tepelerini de işgal etti. 1970’ten bugüne kadar 40 küsür yıldır Suriye’yi yöneten Esed ailesi bu işgali sona erdirmek ve kaybettikleri vatan toprağını geri almak için hiçbir şey yapmamıştır. İkinci … Devamını Oku
Dayanışma Sandığı Uygulaması Ve Eminevim Örneği
Eminevim tecrübesinin, ekonomik pek çok aktüel problemin çözümüne ilham kaynağı olmaktan öte, fiilî bir örneklik teşkil edebileceğini, ettiğini söylemek gerçeğin ifadesi olacaktır. Bu yazıyı yazmadan önce kendilerinden istediğim dokümanı esas alarak bu son derece önemli tecrübe hakkında, konuya duyarlı kamuoyunun bilmesinde fayda mülahaza ettiğim hususları maddeler halinde ifade edeyim: “Elbirliği” adını verdikleri sistemi 1991 yılında hayata geçirmişler. Öncelikli faaliyet alanını, Eminotomotiv iştirakçilerinin araba ihtiyacını karşılamak oluşturmuş. 2005 yılına kadar bu çalışmayı örnek bir titizlikle sürdürmüşler. 2005 yılında … Devamını Oku
Hicret 1434
Bizim büyük yürüyüşümüz aslında Hz. Adem (a.s) ile başladı. Peygamberlerin tamamı Müslüman olduğu, ilk insan da bir peygamber olduğu için, insanlığın tarihi, aynı zamanda İslamlığın tarihidir. Dolayısıyla umumî anlamda İslam tarihinin inişli-çıkışlı seyri, tıpkı varlığımızı kuşatmış bulunan oluş-bozuluş yasasının tezahürleri gibi düşe kalka Efendimiz (s.a.v) zamanına kadar geldi. Hususi anlamda İslam tarihi O’nunla birlikte başladı. Tıpkı umumi anlamdaki tarihimizde olduğu gibi, hususi anlamdaki tarihimizde de inişler-çıkışlar oldu. Mekke döneminin çileli yılları, demire şekil vermek için ısıtılıp dövülmesi … Devamını Oku
Dayanışma Sandığı Uygulaması Ve Eminevim Örneği
Ramazan’la birlikte ara verdiğimiz Okuyucu Soruları faslına kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bu arada hayli birikmiş bulunan soruların cevaplarının 2013 yılına sarkacağını da haber vermiş olayım. Soru “Hocam ben evli, iki çocuk babası bir kardeşinizim. Yıllardır babamlarla aynı evde oturuyoruz. Tabi haliyle birtakım sıkıntılar yaşadığımız oluyor maddi manevi bakımdan. Evimi ayırıp herkesi rahat ettirmek istiyorum. Bir yandan da yağmurdan kaçarken doluya tutulma durumu var. Yani ev alalım derken hiçbir şekilde içime faiz şüphesi gelmesini istemiyorum. Sizce ne yapmalıyım? … Devamını Oku
Rü’yet Mi, Hesap Mı? – 2
Allah Teala kâinata bir nizam koymuştur. Yıldız kümeleri, galaksiler, samanyolları gibi dünya da, ay ve güneş de o nizam doğrultusunda hareket ve deveran ederler. Bu çerçevede ayın, hangi zaman diliminde hangi menzile uğrayacağı, dünyadan görünüşünün hangi zaman diliminde ne şekil alacağı ve hilal halinin dünyanın neresinden ne zaman görülebileceği de hesapla ortaya konulabilir. Hilalin tesbitinin rü’yete (çıplak gözle görmeye) gerek olmaksızın, hesap ve astronomik gözlemle şaşmaz bir şekilde yapılabileceğini söyleyenler özetle bu argümandan hareket ediyor. Ama hemen … Devamını Oku
İran’la Derdim Ne?
“Arap Baharı” denilen süreç başladığında, İslam Dünyası’na nizamat verme hedefinden vazgeçmeyen ABD ve Batı’nın metot değiştirip postmodern bir “ikna süreci” başlattığı ve bundan sonra daha “yumuşak” manipülasyınlarla karşılaşmaya hazır olmamız gerektiği doğrultusunda yazılar yazdığımı okuyanlar hatırlayacaktır. Hatta İslam Dünyası’nın “kendi zaliminden kurtulma” iradesini bile gösteremediğini, bizi bizim zalimlerimizden Batılıların kurtarması gibi bir zilletin hiçbir izahının olamayacağını yazmıştım. Geldiğimiz noktada samimi kanaatim şudur: Libya’da ve Tunus’ta neler olduğu ve gidişatın nereyi gösterdiği konusunda hala mutmain değilim. Yeni yönetimlerin … Devamını Oku
Rü’yet Mi, Hesap Mı?
Bu sene de İslam Dünyası bu tartışmayı tekrar yamamak durumunda kaldı ne yazık ki. Bildiğim kadarıyla Türkiye ve birkaç Balkan ülkesi 25 Ekim Perşembe gününü Kurban bayramı olarak ilan ederken, 22 civarında ülke 26 Ekim Cuma’yı, yine birkaç ülke de 27 Ekim Cumartesi’yi Kurban Bayramının birinci günü olarak ilan etti. İhtilafın 1 gün olması artık alıştığımız bir durumdu. Hilalin tesbininin 2 günlük bir fark gösterebildiğine!! bu sene muttali olduk! Meseleye geçmeden önce bir noktanın altını kalın bir … Devamını Oku
İmamiyye Şiası, Akaid, Ümmetin Birliği, Mezhepçilik Vesaire-3
Sorular İran’ın İslam Dünyası’yla ilişkisinin “mezhebe dayalı devrim ihracı” politikası üzerine oturduğu gün gibi aşikâr iken, bu gerçeği görmeyenlerin kendilerine şu soruları sorup cevabını “hakikati rencide etmemeye özen göstererek vermeleri gerekir: Devrim sonrası İran’da Sünnî kesim ne durumdadır? Devrimin ölüm cezasına çarptırıp infaz ettiği sünnî alimlerin suçu neydi, sayıları kaçtı? Şu andaki ahvalleri nedir? İran Şiiliğinin Sünnîliğe bakışında devrim öncesiyle devrim sonrası arasında herhangi bir farklılık var mıdır, varsa nedir? Bu sorunun “söylemden öte”, somut hadise ve … Devamını Oku
İmamiyye Şiası, Akaid, Ümmetin Birliği, Mezhepçilik Vesaire-2
(Bir önceki yazıya buradan ulaşabilirsiniz. Editör) Eli kanlı Esed yönetiminin Türkiye’yi debelendiği kan gölünün içine çekme girişimlerinin tavan yaptığı bu süreçte İran hakkında yazdıklarımın bu sıcak gündemin psikolojisiyle okunmaması dileğiyle kaldığımız yerden devam edelim: İran’ın İslam Dünyası’yla ilişkilerine şöyle kuşbakışı bir bakalım: Arap ülkeleri içinde sadece Suriye gibi kendisine “mezhep” noktasında yakın gördüğü yönetimlerle ilişkileri, diğer ülkelerle kıyas kabul etmeyecek bir ağırlık taşıyor. İran’la “kardeşliğimizi” önemseyerek ilişkileri bu romantizm sarhoşluğu içinde görme ısrarında olanlara sorarım: Mısır’la, Tunus’la, … Devamını Oku
İmamiyye Şiası, Akaid, Ümmetin Birliği, Mezhepçilik Vesaire-1
İslam bir “ideoloji” değil, “Din”dir. “Din günü”nde kişi, “hangi dinden” olduğuna bakılarak muamele görecek. Allahu a’lem, kıyamet gününün Kur’an’da “din günü” olarak zikredilmesinin sebeplerinden birisi bu. Din’in temeli “akaid”dir. Akaid’in sıhhati, din ile tedeyyünün sıhhatini, akidenin fesadı, tedeyyünün fesadını müstelzimdir. Bir başka ifadeyle söylersek, akaidini kendi hevasına göre tanzim eden kişi, herhangi bir dinin müntesibi olduğunu iddia edemez. Etse de ciddiye alınmaz. İtikadî ayrışmalar mahiyet olarak ictihadî ihtilaflar gibi değildir. İctihadî ihtilaflarda kişi, detayları ilgili kitaplarda bulunan … Devamını Oku