Mavi Marmara’nın Dönüşü

Ebubekir Sifil2010, Aralık 2010, Gazete Yazıları

31 Mayıs’ta Gazze’ye doğru yola çıkan Mavi Marmara ve beraberindeki gemiler sadece “insanî yardım” taşımıyordu. Onlar tüm yeryüzü mazlumları için, özellikle de siyonist barbarlığın açık hapishaneye çevirdiği Gazze ve Gazzeliler için yeni bir dönemin başladığını işaret eden “irade”yi taşıyordu. Siyonist ideoloji, zulüm üzerine kurulu küresel düzenin devletler ve kurumlar için öngördüğü dengenin sivil bir irade tarafından delinmesinin, o çok iyi bildiği ve yürüttüğü “ekonomik/diplomatik desise dili” ile bertaraf edilemeyeceğinin elbette farkındaydı. Dünya kamuoyu tarafından asla kabul edilmeyeceğini … Devamını Oku

Bediüzzaman ve Risale-i Nur-18

Ebubekir Sifil[dosya], 2010, 2010 Yılı, Aralık 2010, Aralık 2010, Bediüzzaman ve Risale-i Nur, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

S–21) 2. Abdülhamit Sait Nursi’yi deli diye tutuklatmış mıdır? Böyle bir olay varsa nedeni nedir? Bediüzzaman bu hadiseye şöyle değinir: “Bitlis vilayetine tâbi Nurs köyünde doğan ben; talebe hayatımda rastgelen âlimlerle mücadele ederek, ilmî münakaşalarla karşıma çıkanları inayet-i İlahiye ile mağlub ede ede İstanbul’a kadar geldim. İstanbul’da bu âfetli şöhret içinde mücadele ederek nihayet rakiblerimin ifsadatıyla merhum Sultan Abdülhamid’in emriyle tımarhaneye kadar sürüklendim. “[1]Şualar, 495 (Ondördüncü Şua, Gençlik Rehberi’nin küçük bir haşiyesi). Divan-ı Harb-i Örfi’nin eski baskılarından … Devamını Oku

Muharrem Ayı Ve Aşure

Ebubekir Sifil2010, Aralık 2010, Gazete Yazıları

İnancın kültüre kaynaklık ettiğini, inancın kültürle iç içe geçtiğini gözlediğimiz en yalın tezahür alanlarından birisidir Muharrem ayı. Elbette bu ayı özellikli kılan 10 Muharrem tarihidir. Zira “Âşûrâ/Aşure” olarak anılan bu gün, sadece bazı Peygamberlerin yaşadığı önemli hadiselerle ilgili bir hatırlatma içermekle kalmaz, “Kerbela”yı da bilincimize ve gündemimize çiviler… Sık tekrar edilen şeylerin zaman içinde ruhunu yitirmeye ve mekanikleşmeye başlaması eşyanın tabiatındandır. 10 Muharrem tarihinin anlam ve ifadesi için de aynı şey söz konusu. Zaman içinde ona ilişkin … Devamını Oku

Bediüzzaman ve Risale-i Nur-17

Ebubekir Sifil[dosya], 2010, 2010 Yılı, Aralık 2010, Aralık 2010, Bediüzzaman ve Risale-i Nur, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları, Şahıslar, Said Nursi

S–19) Cevşenül kebir Hadis-i Şerif midir? Kutubu sitte’de geçiyor mu? Cevşene bakış açımız nasıl olmalıdır? Cevşen hakkında daha önce sorulan bir soruya verdiğim cevapta şöyle demiştim: “(…) Cevşen’e gelince, Bediüzzaman merhumun bu duanın tevatüren nakledildiğini söylediğine rastlamadım. Evet o bu duayı bir vird gibi hem kendisi okumuş, hem de okunmasını tavsiye etmiştir. Ancak tevatür iddiasına –dediğim gibi– muttali değilim. Bu duanın özellikle Ahmed Ziyauddîn Gümüşhânevî hazretleri tarafından Mecmû’atu’l-Ahzâb isimli evrad ve ezkâr mecmuasına alınmasından sonra ülkemizde yaygınlık … Devamını Oku

Rıhle-10

Ebubekir Sifil2010, Aralık 2010, Gazete Yazıları

Dünyevîleşme, daha önce hiç yaşamadığımız bir vakıa, bir “ahir zaman illeti” olarak hayatımızda hüküm-ferma durumda. Bugünlerde 1432. yılını idrak etmekte olduğumuz uzun İslam tarihi boyunca “dünya”yla bağlantımız bu boyut ve derinlikte olmadı hiçbir zaman. Zira hiçbir zaman “dünyaya bağımlı” yaşamadık biz. Arada bir paçalarımıza bulaştığı olduysa da, onunla aramızdaki mesafeyi korumayı hep bildik. Arada bir gaflete daldığımız, Yaratan’ı ve dünyaya geliş gayemizi unuttuğumuz oldu elbette; ama hiçbir zaman hayata ve ölüme “ötekiler” gibi bakmadık. Tam da yaşadığımız … Devamını Oku

Usul Zemininde Hareket Etmek-3

Ebubekir Sifil2010, Aralık 2010, Gazete Yazıları

Konuyla ilgili cevabî yazısında Karaman hoca, recm cezası hakkında, biri modern zamanlara gelene kadar üzerinde –bildiğimiz kadarıyla Haricîler dışında– bütün Ümmet ulemasının ittifak ettiği, (ya da en azından muhalifi bilinmeyen), diğerleri ise modern zamanların mahsulü 3 görüş zikretti. Ardından da, recmin ta’zir olduğu doğrultusundaki istidlalini desteklemek amacıyla “Bizim istidlalimizi destekleyen usul ve füru kitaplarından bazı nakiller” yapacağını ifade ederek birtakım iktibaslarda bulundu. Bu ifade üzerine okuyucuda, hocanın, daha evvel recmin “ta’zir” olduğunu gösterdiğini söylediği hususların davaya delalet … Devamını Oku

Usul Zemininde Hareket Etmek-2

Ebubekir Sifil2010, Aralık 2010, Gazete Yazıları

Bir önceki yazıda Karaman hocanın “recmin hadd değil ta’zir olduğunu gösterdiğini” ileri sürdüğü argümanları özetlemiştim. Bunların hiç birisinin hocanın davasına delalet etmediği gün gibi aşikâr. Hoca bu argümanların her birinde mevcut olan ve her biri ayrı bir hususa delalet eden özelliklerin birbirine eklenmesinden ortaya bir “zaaf” çıkacağının zan ve bunun da recmle ilgili delillerin delalet gücünü zayıflattığının tahayyül edilmesini istiyor ya da kendisi öyle düşünüyor olabilir. Ancak bunun “Usul zemininde hareket etmek”le bir ilgisi yoktur. Bu, olsa … Devamını Oku

Bediüzzaman ve Risale-i Nur-16

Ebubekir Sifil[dosya], 2010 Yılı, Aralık 2010, Aralık 2010, Bediüzzaman ve Risale-i Nur, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

S–17) Risaleler Türkçeye çevrildiğinde dini hikayeler gibi bir kitap seviyesine dönüşüyor. Arapça, Osmanlıca ve Farsça yazılması onun gerçekten ilmi bir eser olduğunun kanıtı mıdır? İlk olarak risalelerin kaleme alındığı dil Türkçedir. Risale-i Nur içinde Arapça kaleme alınanların oranı diğerlerine kıyasla hayli düşüktür. Dolayısıyla soruda bir tesbit hatası bulunduğunu söylememiz lazım. İkinci olarak Bediüzzaman Kürt asıllı, ilim dili de Arapça olduğu için Türkçesinin akıcı olmasını beklemek doğru değil. Kendisi de bunu birçok yerde ifade etmektedir zaten. Ama bu … Devamını Oku

Usul Zemininde Hareket Etmek

Ebubekir Sifil2010, Aralık 2010, Gazete Yazıları

Prof. Dr. Hayreddin Karaman hoca, “İslam’da Ne Var, Ne Yok” başlığı altında ileri sürdüğü görüşlere aldığı tepkilerin ardından kaleme aldığı yazılarına, tenkitçisinin niyet okuduğunu, mezmum duyguların etkisi altında kaldığını, ilim ve ahlak ölçülerinin dışına çıktığını… ima, hatta tasrih eden satırlarla giriş yaptı. Kendi maksadını ise, “İslam’ın temiz, güzel, nurlu yüzünü kirli, kara, çatık göstermek isteyenlerin ellerinden bazı fırsatları almak” olarak ifade etti. Benim yaptığım, istisnasız tamamı aynı gerekçeden hareket ederek benzer sonuçlara ulaşan modernistlerle hocanın tutumu arasında … Devamını Oku