Aziz dostum Mehmet Emin Akın hocanın eş-Şevkânî müdafaası meyanında el-Kevserî’ye yönelttiği tenkitleri tartışmaya inşaallah devam edeceğim. Yılın belli bir döneminde açıp devam ettirdiğimiz “Okuyucu Soruları” faslının uzaması, neredeyse bütün yazıları soruların cevabına hasretmemizi gerekli kılıyor. Özellikle geçen yıl bunun sıkıntısını birlikte yaşadık. Bu sakıncayı ortadan kaldırmak maksadıyla bu yıl, Pazar günlerini okuyucu sorularına tahsis etmeye çalışıyorum. Bugüne kadar –birkaç istisna dışında– böyle götürdük. İnşaallah bu şekilde devam edecek. İstanbul’dan telefonla arayan bir kardeşim, bir internet sitesinde[1]http://www.mustafaislamoglu.com./haber_detay.php?haber_id=131. “kabir azabı” … Devamını Oku
Şevkâniyyat-5
Mehmet Emin Akın hocanın el-Kevserî’ye yönelik bir diğer ithamı da, onun, kabir ziyareti ve tevessülle ilgili bid’atler konusunda sessiz kalmayı tercih ettiği şeklindedir. Şöyle diyor hoca: “Allah Azze ve Celle kitabında birçok kez “sakın kâfir olanlar gibi olmayın” diye mü’minleri uyarmıştır. (…) küfre götüren ve insanı küfr ve şirk ehline (dinlerin alametini taşımakta) benzeten her şey de haram kılınmıştır. Güneş doğarken, güneş göğün tam ortasındayken ve güneş batarken namaz kılmayı Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) nehyetmesinin sebebi, … Devamını Oku
Şevkâniyyat-4
Hocanın, bir önceki yazıda naklettiğim, “eş-Şevkânî bu sözünde ictihada ittiba edeni değil, Kur’an ve Sünnet’te olana muhalif davrananı kasdetmektedir” tarzındaki tevili başlı başına bir “problem.” Hoca’dan, eş-Şevkânî’nin terminolojisinde “içtihada ittiba” gibi bir tabir bulunup bulunmadığını, bu tabirin tam olarak ne anlama geldiğini, müçtehidi mi yoksa mukallidi mi anlattığını, müçtehidi anlatıyorsa, bizzat kendisinin, “eş-Şevkânî hiçbir zaman bir müctehid imamın, Kitab’ın ve Sünnet’in sarihini terk ettiğini söylememiştir. Zaten hiçbir müctehid, kendisine ulaştığı kadarıyla ne Kur’an’ın ve ne de Sünnet’in … Devamını Oku
Şevkâniyyat-3
“eş-Şevkânî hakkındaki tenkitleri ilim ehlinin edebiyle bağdaşmayan çirkin sözler ve yersiz hakaretler içermektedir.”[1]A.g.e., a.y. Bu tesbitin doğruyu ne ölçüde yansıttığını görmek için aşağıdaki maddeden itibaren gelecek olan bahislere iyice dikkat etmek gerekiyor. eş-Şevkânî nerede ne söylemiş ve karşılığında el-Kevserî ne demiş! Şu kadarını söyleyeyim, el-Kevserî kalemini nasıl kullanacağını, kime ne söyleyeceğini ve bu arada neyin “edep”, neyin “edepsizlik” olduğunu gayet iyi bilen bir alimdir. Bu noktada sözü daha fazla uzatmayı gereksiz görüyor ve kimin kim hakkında edep … Devamını Oku
Şevkâniyyat-2
Mehmet Emin Akın hocanın, el-Fevâidu’l-Mecmû’a çevirisine eş-Şevkânî’ ile ilgili kitap hacminde bir “Takdim” yazısı yazdığı halde neden sadece el-Kevserî’nin tenkitlerini ele almakla yetindiği merak konusudur. Öyle görünüyor ki hoca, eş-Şevkânî’yi her ne pahasına olursa olsun tebrie etmek ve bu arada “haddini aşan” el-Kevserî’ye de haddini bildirmekle sorumluluğunu ifa ettiğine inanmaktadır! Oysa ülkemizde hemen sadece Neylu’l-Evtâr ve İrşâdu’l-Fuhûl adlı eserleriyle tanınan eş-Şevkânî’nin, Veblu’l-Ğamâm’da, Talâk konusundaki risalesinde ve daha başka eserlerinde tartışma konusu olmuş birçok görüş ve yaklaşımı mevcuttur. … Devamını Oku
Şevkâniyyat-1
Muhterem dostum Mehmet Emin Akın hoca, eş-Şevkânî’nin el-Fevâidu’l-Mecmû’a’sını tercüme etmiş; başına da kitap hacminde bir Takdim bölümü ekleyerek Mevzu Hadisler adıyla yayımlamış. Yoğun emek mahsulü olduğu anlaşılan bu çalışma için kendisini tebrik ediyorum. Takdim kısmında eş-Şevkânî’nin hayatını, düşünce ve akidesini, eserlerini ve hakkında yapılmış çalışmaları zikrettikten sonra “eş-Şevkânî’ye Yöneltilen Bazı Tenkitler” diye bir başlık atmış ve el-Kevserî’nin eş-Şevkânî’ye yönelttiği tenkitleri ele almış. Daha sonra da mevzu (uydurma) hadis ile ilgili bahislere yer vermiş. el-Kevserî ile ilgili tenkitleri … Devamını Oku
Nüzul-i İsa (as)’a Dair
Konuyla ilgili sorulardan ilki bir okuyucudan geliyor ve özetle şöyle: “Hz İsa ile ilgili olarak Maide suresinin 75. ayetinde (Me’lmesih ibnu Meryem illa rasul gad halet min gablihirrusul…) yani Meryem oğlu Mesîh ancak bir resûldür. Ondan önce de resûller gelip geçmiştir… buyuruluyor. Sizin de yazılarınızda belirttiğiniz bir çok hadis kitabında sahih olarak geçen rivayetlerde Hz. İsa’nın yeniden Peygamber Efendimize (sav) ümmet olarak yeryüzüne inmesi ayette ifade edilen “ancak resuldur” ifadesiyle çelişmez mi? Eğer ayete uygun olarak ümmet … Devamını Oku
Tıkılmışların Hayatına Dair
Ormandaki tabii ortamından alınarak hayvanat bahçesine getirilip birkaç metrekare yere tıkılmış bir kaplanın hissiyatını tahlil etmek veteriner hekimlerin uzmanlık sahasında mıdır! Yaşanan “değişim süreci” o ve onun gibi düşünen bazı maceradaşları için “her bakımdan” iyi bir durumu ifade ediyor. Yaşamak denen şeyin dayanılmaz hazzını “biz de” hissetmeye başladık diyorlar. Artık bizim için yeni ve bambaşka bir dünyada yaşamak var. O vahşi ortamda daha güçlü hayvanlardan, insandan ve tabiattan gelebilecek her türlü tehlikeye karşı 24 saat müteyakkız olmak … Devamını Oku
Modern Çağda Tebliğ ve Davet-2
Abdullah b. Mes’ûd (r.a)’ın, “Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yol üzere iseniz, sapmış kimse size zarar veremez” mealindeki 5/el-Mâide, 105 ayetinin tefsiri sadedinde ifadeye koyduğu son derece calib-i dikkat tesbiti nakletmeyi bugüne bırakarak bir önceki yazıyı noktalamıştım. Mezkûr sözünün devamında şöyle diyor büyük sahabî: “Sizin kalpleriniz bir, arzu ve hedefleriniz aynı olduğu sürece, parça parça bölünüp de, bir kısmınız diğerinin başına gelen bela ve sıkıntıdan zevk alır hale gelmedikçe birbirinize emr-i ma’ruf ve nehy-i … Devamını Oku
Modern Çağda Tebliğ ve Davet
Siz bu satırları okurken, Anadolu Gençlik Derneği İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen 3. Uluslararası Asr-ı Saadet Sempozyumu’nun ilk gün oturumları ya yapıldı, ya da yapılıyor. Bu yıl isabetli bir konu seçilmiş bulunuyor: Tebliğ ve Davet. Bir müslüman için, tebliğ ve davet temel bir görevdir. Zira “emr-i bi’l-ma’ruf nehy-i ani’l-münker” müslümanın temel vasfıdır ve tebliğ ve davet de –tıpkı cihad gibi, eğitim gibi, terbiye ve irşad gibi– “emr-i bi’l-ma’ruf nehy-i ani’l-münker”in ayrılmaz bir parçası, boyutu ve yansımasıdır. Ne var … Devamını Oku